Filistin'de Direnişin Zaferi
Siyonist İsrail devleti 1967 yılında, altı gün savaşında işgal ettiği Gazze'den şu an çekilmek (kaçmak) zorunda kaldı. B
Siyonist İsrail devleti 1967 yılında, altı gün savaşında işgal ettiği Gazze'den şu an çekilmek (kaçmak) zorunda kaldı. Bu çekilme ve beraberinde getireceği sonuçları herkes kendisine göre yorumlama ve şekillendirme yoluna gitti, gidiyor.
Siyonizm'in etkisinde ki basın-medya kuruluşları bu çekilmeyi, doğal göstermeye, İsrail'in kendi isteğiyle çekildiğini Şaron ve devletinin ne kadar masum barışçıl olduğunu göstermek için ellerinden geleni yaptılar. Filistinlilerin kanları, kemikleri üzerine inşa ettikleri evlerden çıkmamak için direnen ve kendi Siyonist askerleriyle çatışan Yahudileri, dramatik sahnelerle masum ve acınacak hale getirmek için günlerce ilk haberden televizyon ekranlarına taşıdılar. Aynı medya; Refah mülteci kampında ve yıllardır Filistin'in dört bir tarafında evleri buldozerlerle başlarına yıkılan, değil eşyalarını çıkarmalarına canlarını dahi kurtarmalarına fırsat verilmeden evleriyle havaya uçurulan Filistinlileri görmediler görmek istemediler. Bush'un avenesinden Condoleezza Rice, basına demeç verirken "dramatik bir an" diye nitelendirdiği çekilmeyi, "Gazze şeridindeki evlerinden tahliye edilen İsrailli yerleşimcilere sempati duyuyorum. Herkes kendisini bu insanlarla özdeşleştirmiştir" sözleriyle gerçek yüzünü ortaya koyuyordu. Mısır şefi Mübarek ise katil Şaron'u: 'Tam bir lider, yiğit ve cesur' kelimeleriyle tanımlıyordu.
Kimi yazar, analizci, uzman adıyla geçinen zavallılar ise; Gazze'yi, İsrail için anlamsız, stratejik ve ekonomik değeri olmayan, İsrail'in sırtında kambur olduğunu belirterek Filistinlilere devredilerek İsrail'in rahatlayacağını, Filistinlilerin zor durumda kalacağını söylemektedirler.
Bu açıklamaların hepsi kocaman bir yalandan ibarettir. İsrail'in yenilgisini örtbas etmeye, İsrail'in devasa güçlü olduğunu, İstediği her şeyi yapmaya muktedir olduğunu dünya kamuoyuna ve bilhassa Müslümanlara yutturma çabalarından başka bir şey değildir.
Gerçek ve hakikat şu ki: Siyonistler Gazze'den kaçtılar.
Gazze yenilgisi; Siyonist İsrail'in tattığı ilk yenilgi değildir. Dünyanın en gelişmiş silah ve donanımına sahip ordusuyla, her türlü zulüm ve katliamları yaparak işgal ettiği Güney Lübnan'dan, kameralar karşısında tankını topunu bırakarak arkasına bile bakmadan kaçmıştı. Bu korku ve kaçışı; Hizbullah lideri Hasan Nasrullah, "İsrail, tavşanlar gibi önümüzden kaçtı" sözleriyle ifade ediyordu.
Elbette ki Siyonistlerin Gazze'den çekilmesiyle nihai bir zafer kazanılmış, Siyonistler bir daha Gazze'ye ve diğer bölgelere saldırmayacak uslu uslu yerinde oturacak demiyoruz. Gazze'nin hava ve karasularını kontrol edecek, kendince tehlikeli gördüğü an her türlü hukuk ve yasayı çiğneyerek zulüm ve katliamları gerçekleştirmek isteyecektir. Kaldı ki bunu zaten yıllardan beri yapmaktadır. Gazzeden çektiği askeri gücünü ve kuvvetini diğer bölgelere kaydıracak batı Şeria'yı tahkim edecektir. Gazze'den çekilmekle dünya kamuoyu önünde imajını düzeltmek isteyecek, kendini barış taraftarı, direnen Filistinlileri de terörist göstererek her türlü hile ve entrikalarına eskisi gibi devam edecektir.
Burada esas önemli olan; mazlum, sahipsiz, silahsız olan Müslüman Filistin halkının, hiçbir güce dayanmadan sadece Allah−u Teala'ya dayanarak Çağımızın Calutuna "Davut misali" taşlarla direnerek onu aciz bırakması, diz çöktürerek geri adım attırmasıdır. Tarihte ve günümüzde bir daha şu gerçek ispatlandı ki "imandan daha güçlü bir silah yoktur." Yahudiler iman silahını çok ama çok iyi tanımaktadırlar. Bu silahın nelere kadir olduğunu tarihte ve günümüzde yaşayarak tecrübe etmişlerdir. Onları Medine'den sürgün ettiren, askeri güç ve teçhizatlarına rağmen kale ve surların arkasında bile korkup Müslümanlara boyunlarını uzattıran güç ne ise, onları Gazze'den çekmeye zorlayan güç ve ruh da aynısıdır.
Beni Nadir ve Kaynuka'ları evlerini kendi elleriyle yıkmaya iten güç ne ise, Gazze'de ki evlerini ve yerleşim birimlerini buldozerlerle yıkmaya iten güç, bugünküyle aynı güçtür. Batı Şeria'dan ve Kudüs’ten de çıkaracak güç ve ruh aynısı olacaktır inşallah. Bakın Rabbimiz Allah−u Teala nasıl buyuruyorlar:
"Kitap ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Siz, onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Neticede, Allah(ın azabı) onlara hiç hesap etmedikleri bir yerden geliverdi. Yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki evlerini hem kendi elleri, hem de mü'minlerin elleri ile harap ediyorlardı. İbret alın ey (akıl ve ) basiret sahipleri ." (Haşr Sûresi 59/2)
Yeter ki Müslümanlar Allah'a dayansın gereken fedakârlık ve sebatı göstersinler. Ümit varız ki Filistinli kardeşlerimiz, bu sebat ve kararlılıklarını devam ettireceklerdir. Nitekim Hamas lideri Halid Meş'al ve Hamas’tan yapılan açıklamalarda: "Özgürlüğe kavuşmuş topraklarımıza karadan denizden ya da havadan düzenlenecek her türlü saldırıya güçle karşılık vereceğiz. Gazze kurtuldu, sıra batı Şeria'da" denilerek, direniş ve mücadeleye tam gaz devam denildi.
Bunu teyid ve İsrail'in korkusunu gözler önüne seren bir açıklama da katliamlara imza atan Siyonist devletin eski başbakanlarından Benyamin Netenyahu'dan geldi. Netanyahu: "Biz Gazzeden kaçtık. Hamas Füzelerini geliştiriyor. Altı ay sonra Hamas'ın füzeleri İsrail'i vurmaya başlayacak" dedi. Siyonist devlet, kendisini güvene almak amacıyla dünyanın en uzun ve en iyi tahkim edilmiş duvarını inşa etmeye devam etmektedir. Hâlbuki Hayber'in kale ve surları onlara hiçbir fayda sağlamamıştı.
İbret alın ey akıl sahipleri!
Allah−u Teala, bizleri nefsimizden, tüm İslam topraklarını da kâfir ve emperyalistlerin tasallut ve işgalinden azadeylesin...
İnzar Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.