Fıtır Sadakası

Fıtır Sadakası

Fıtrın ıstılahtaki manası; Ramazan’da, beden için çıkarılan belli bir miktar mala denmektedir. Buna, ‘zekat-ül Fıtır’, ‘zekat-üs Sevm’ veya ‘Fıtır sadakası’ denilir. Fıkıhta bu terimlerin hepsi de kullanılmıştır.

“Fıtır”, lügatte; yaratılış, fıtrat ve ilk defa icat etmek manalarına gelir. Nitekim ayet-i kerimede  ilk yaratılış manasında şöyle kullanmıştır: “O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum: 30)

Fıtrın ıstılahtaki manası; Ramazan’da, beden için çıkarılan belli bir miktar mala denmektedir. Buna, ‘zekat-ül Fıtır’, ‘zekat-üs Sevm’ veya ‘Fıtır sadakası’ denilir. Fıkıhta bu terimlerin hepsi de kullanılmıştır.

Fıtır Sadakası, nefsi tezkiye eder ve ameli bereketlendirir. Vaki İbn-i Cerrah adlı zat, Fıtır sadakası ile ilgili; “Fıtır Zekatı, Ramazan ayı için, namazdaki sehiv secdesi gibidir. Nasıl ki sehiv secdesi namazın eksikliklerini tamamlıyorsa, aynı şekilde Fıtır zekatı da orucun eksikliklerini giderip orucu tamamlamaktadır” demektedir.

Fıtır sadakası vermek Hz. Resulullah (as)’ın ümmetinin özelliklerindendir.

Fıtır sadakası, Ramazan’ın son günü güneş battıktan sonra vacib olur. Güneş battıktan sonra ölen kimsenin fitresinin verilmesi vaciptir. Ancak güneş battıktan sonra doğan kimsenin fitresi vacib olmaz. Güneş batmadan önce ölen kimsenin fitresi verilmez. Güneş batmadan önce doğan çocuğun fitresi verilir.

Fitreyi bayram namazından önce vermek sünnettir. Ancak bayram gününden sonraya bırakmak ise haramdır.

Meşhur görüşe göre; Hz. Resulullah (as), Ramazan’ın farz kılındığı hicretin ikinci senesinde Fıtır sadakası verilmesini emretmiştir. Fıtır sadakasının vacib olduğunun delili, İbn-i Ömer’in rivayet ettiği şu Hadis-i Şerif’tir: “Hz. Resulullah (as), Ramazan’da Fıtır zekatını hür, köle, erkek, kadın her müslümana hurmadan yahut arpadan bir sa’ olarak farz kıldı” (Buhari-Müslim)

Ebu Said el-Hudri de; “Hz. Resulullah (as) içimizde olduğu zaman Fıtır zekatını, bir sa’ (Bu da dört avuç yapar) taamdan veya bir sa’ hurmadan veya bir sa’ kuru üzümden yahut da bir sa’ kavuttan çıkarırdık. Ben o zaman çıkarırdım. Yaşadığım müddetçe de çıkaracağım” (Buhari, Müslim)

İbn-ül Münzir’in nakline göre, alimler, Fıtır sadakasının vacibiyeti konusunda icma etmişlerdir. Hz. Resulullah (as) şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki Ramazan orucu yer ve göklerin arasında asılıdır. Ancak Fıtır zekatını vermekle yükselir.”

Fıtır sadakasının vacib olmasının şartları üç tanedir

1-Müslüman olmak. Fıtır sadakası, kafire vacib değildir.

2-Ramazan’ın son gününde güneşin batması.

3-Kişinin hem kendisine, hem de çoluk-çocuğuna bayram günü ve gecesinde yetecek miktarda yiyeceğin bulunması.

Kişinin Fıtır sadakasını vermekle yükümlü olduğu şahıslar

Yukarıda zikrettiğimiz üç şartı kendisinde barındıran herkese, kendisi ve kendisine nafakalarını vermesi vacib olan babası, annesi, dedeleri, nineleri, çocukları, eşleri için Fıtır sadakasını vermek vaciptir. Fakat kişinin baliğ olup çalışmaya gücü olan çocuğu için Fıtır sadakası vermesi vacib değildir. Nafakasını karşılamakla mükellef olmadığı akrabası için de Fıtır sadakasını vermesi vacib değildir.

Kişinin malı, nafakası kendisine vacib olan kişilerin sadakasını verecek miktarda değilse, önce kendisinin, sonra zevcesinin, sonra küçük çocuklarının, sonra anne ve babasının ve daha sonra da büyük çocuklarının fitresini vermesi lazım gelir. Bir kişi zengin çocuğunun fitresini onun malından verebilir. Aynı şekilde kendisine ait olan maldan kendisinin adına fitre çıkarmak için başkasına izin verebilir. Baliğ çocuğun izni olmadan onun fitresi verilemez.

Fıtır sadakasının cinsi ve miktarı

İman Şafii (ra)’ye göre fitre, yaşam için gerekli olan gıda maddelerinden verilir. Fitreyi o beldenin kullandığı gıda maddelerinden vermek vaciptir. Değeri az olan gıda maddesinin yerine daha değerli olanını vermek caizdir. Ancak değerli olanın yerine değeri daha düşük olanı vermek caiz değildir. Bir kişi, kendi fitresini kendi kullandığı gıdadan, yakınlarının fitresini ise daha iyi olanından verebilir. Yalnız fitrenin bir kısmını bir cinsten, diğer kısmımı da başka cinsten vermesi caiz olmaz. Eğer bir yerde, genelde birçok gıda maddesi kullanılıyorsa, istediğinden verebilir. Üstün olanı vermesi daha iyidir.

Eğer birisinin bir çocuğu başka memlekette ise onun fitresinin ikamet ettiği memleketin gıdasından vermek lazımdır.

Bu konuda İmam Ebu Hanife’nin görüşü ise kısaca şöyledir: Fıtır sadakası farz değil vaciptir. (Şafiilere göre farz ve vacip aynı şeydir. Ama Hanefilere göre farz ayrı, vacip ayrı şeylerdir. Vacip farzdan aşağı, sünnetten yukarıdır.) Ayrıca sadece bu günde nafakasının fazlalığına bağlı olmayıp şöyledir: Sene içerisinde muhtaç olduğu nafakasından ve yine sene içerisinde ödenmesi gereken borçlarından fazla olan 200 dirhem (1 dirhem= 3 gram) veya 20 miskal (1 miskal= 4,5 gram) altına veya bunların karşılığındaki bir değere malik olanın vermesi lazımdır.

Evde bulunan fazla eşya, oda, sığır, bağ ve bahçeden; muhtaç olmadığı halı, kilim, kap-kacak ve diğer ev eşyalarından, üç kattan fazla elbisesinden ve diğer mal ve eşyalarından hesaplanır. Eğer söz konusu miktara ulaşıyorsa fitreyi verir.

Fitre sadakasının verilmesi konusunda (şartlarından değil) Şafiilerin, Hanefilere uymasında bir sakıncanın olmadığını alimler belirtmişlerdir. İmam Şafii mezhebine göre öğütülmemiş gıdadan verilmesi şart koşulmaktadır. Oysa İmam Ebu Hanife’ye göre bunun bedeli olan para da verilebilir.

Bu zamanda para vermek hem daha kolay, hem de bedeli almak fakirler açısından daha faydalıdır. Böylece ek bir masrafa katlanmalarına gerek kalmadan istediklerini elde etmiş olurlar.

Fitrenin miktarı bir sa’dır. (Bu da dört avuç yapar) Şafiilere göre yaklaşık olarak iki kilo iki yüz elli beş gram tutmaktadır.

FITIR ZEKATINI DAĞITMA İLE İLGİLİ HUSUSLAR

Şartlar gerçekleştikten sonra Fıtır sadakasını vermeyen kişi günahkâr olur. Ancak Ramazan ayı içerisinde verebilir.

Fıtır sadakasını verecek olan mal sahibi verme esnasında niyet etmelidir. Yani fitre miktarını vermeye niyet eder ve alan da kabul etmelidir. Allah Resulü (as); “Ameller ancak niyetlere göredir” (Buhari- Müslim) diye buyurmuştur.

Bir kişi kendine veli tayin edebilir. Eğer isterse kendisi dağıtır. Şayet idareci ondan isterse, idareciye vermesi gerekir. Çünkü idareci hak sahiplerini ondan daha iyi bilir ve taksimatı daha iyi yapar. Ayrıca idarecinin kendisi verirse, başa kakma ve üstünlük taslama gibi kötü hareket etme ihtimali ortadan kalkmış olur. Hatta zekat konusunda eğer idareci istemiş ise zekat sahibinin zekatını idareciye vermesi vaciptir. Çünkü Yüce Allah (cc), “Onların mallarından bir sadaka al ki, o sadaka ile onları temizleyip tezkiye edesin” diye buyurmaktadır. İdarecinin durumu ile zekat verilmesi gerekenin durumu, baba ile çocuklarının durumu gibidir. Minnet, başa kakma, üstünlük taslama gibi vasıflar taşımaz.

ZEKATIN SARF EDİLECEĞİ YERLER

Yüce Allah (cc), zekatın (aynı zamanda fitrenin) sarf edileceği yerleri şu ayette zikretmiştir:

“Zekâtlar sadece fakirlere, düşkünlere, zekât toplayan görevlilere, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlara, esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyenlere, borçlulara, Allah yoluna ve bir de muhtaç kalmış yolcu ve gariplere mahsustur. Allah tarafından kesin olarak böyle farz buyruldu. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).” (Tevbe 60)

İşte zekat ve Fıtır sadakası bunlara verilir. Eğer bu sınıflardan biri fitreyi verenin nafakalarından sorumlu olmadığı akrabası ise ona vermek daha efdaldir. Çünkü bu durumda hem kendisine farz olanı yerine getirmiş olur, hem de sıla-i rahim (Akrabalara iyiliği) bir arada yapmış olur.

İmam Malik, Ebu Hanife, İmam Ahmed ve İbn-i Münzir bir kişiye verilmesini caiz görmüşler ve şöyle demişlerdir: “Bir cemaatin fitresini bir miskine vermek caizdir.”

İnzar Dergisi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.