Ahmet MÜNİR
Fıtrata yerleştirilen ilahi emirler
Allah Teâlâ’nın, kitabı ve Resulü vasıtasıyla insanlara bildirdiği emir ve yasakları dışında, insan hayatının idamesi ve neslinin devamı için, insanın yerine getirmesi gereken başka bazı vazifeler de vardır. Bu vazifelerin yerine getirilmesini ise Allah Teâlâ, insana emretmemiş bunun yerine onları ifa meylini ve sevgisini insanın fıtratına yerleştirmiştir.
Sevgisi fıtrata yerleştirilen hususlar ayet-i kerimede şöyle geçmektedir:
“İnsanlara; kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, cins atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin sevgisi, çekici hale getirildi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici nimetleridir. Oysa Allah, akıbet güzelliği, O’nun yanındadır.” (Ali İmran 14)
Dikkat edilirse bu hususlar; ihmali halinde hayatın devamının sıkıntıya gireceği hususlardır. Kadın ve çocuk sevgisi neslin devamı için, diğerleri de giyinme, barınma gibi zaruri ihtiyaçlarla beslenme için zorunludur.
Bunların fıtrata yerleştirilme sebebi, bunların hayatın idamesi için zorunlu olmalarıdır. Çünkü sözlü emirler insan tarafından ihmal edilebilir ama fıtri emirler, fıtratını bozan nadir insanlar dışında, ihmal edilmez.
Allah Teâlâ’nın fıtri emirlerinin, sözlü emirlerine göre daha etkili olduğuna en güzel örnek, insanın çocuğuna ve anne babasına yaklaşımıdır. Allah Teâlâ, çocuk sevgisini fıtrata yerleştirmiş ve fitnesine karşı uyarıda bulunmuştur. Anne baba hakkı ve bakımı konusunda ise fıtri meyil yerine yoğun emir ve tavsiyelerde bulunmuştur. Birçok ayet-i kerimede anne babaya gösterilmesi gereken sevgi, ilgi ve şefkatten söz edilmiş, onlara ‘of’ bile denilmemesi istenmiş, hatta Allah-u Teâlâ kendisine gösterilmesi gereken şükre, onları da ortak etmiştir. (İsra 23-24; Lokman 14) Ama sonuçta çok az istisnalar dışında herkes çocuğunu sevgi ve ilgiyle büyütmekteyken, anne babasının hakkına gereği gibi riayetkâr olan, bakıma muhtaç anne babasına çocuğuna gösterdiği gibi sevgi ve şefkatle muamele eden insanların sayısı az olmasa da çok da değildir.
Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Allah Teâlâ, anne baba hakkı gibi önemli bir hakkı da fıtrata yerleştirseydi ve herkes bunu fıtri bir meyille yerine getirseydi daha iyi olmaz mıydı?
İnsan büyüdükten sonra ayakları üzerinde durarak bağımsız bir hayat kurmaya muhtaçtır. Şayet insan, büyüdükten sonra da anne babasına büyük bir bağlılıkla bağımlı olsaydı, kimse anne babasından ayrılmak istemeyecek ve dolayısıyla hayatın gelişimi sekteye uğrayacaktı.
Diğer taraftan insan, çocuğunu fıtri bir sevgiyle severken çocuğu günden güne gelişmekte, büyümekte ve serpilmektedir. Şüphesiz bu da insanı mutlu kılmaktadır. İnsan, aynı sevgi ile anne babasına bağımlı olsaydı ve anne babasının günden güne yaşlanmaları, kuvvetten düşmeleri ve nihayet ölümlerine şahit olsaydı bu ona tarifsiz bir acı verirdi.
Bu hikmetlerden ve bilemediğimiz başka hikmetlerden dolayı Allah Teâlâ, çocuk için fıtri sevgi oluşturmuş, anne baba hakkı için de emir ve tavsiyelerde bulunmuştur.
Fıtri sevgilerle ilgili Allah Teâlâ, ek olarak sözlü bir emirde bulunmamıştır. Ancak fıtri meyil çok güçlü bir sevgi ve bağlılık oluşturduğundan; kendini bütünüyle bu ihtiyaçların ifasına adayan kişi, meşru bir dairede durmayacağı gibi diğer sorumluluklarını da ihmal eder. Bunun önüne geçmek için de Allah Teâlâ, bu hususların saptırıcılığına dikkat çekmiş ve insanı bunların fitnesine karşı uyarmıştır. (Bkz: Teğabün 14; Hadid 20)
Bu nassların zahirine bakan kişi, Allah Teâlâ’nın bunları tümüyle ihmal etmemizi istediğini düşünebilir. Hatta daha Resulullah (sav) döneminde bazı sahabeler bu nasslara bakarak hiç evlenmeden, çalışmadan sadece vakitlerini ibadetle geçirmek istemişler, ancak Resulullah (sav) onları bundan men etmiştir. Oysa Allah Teâlâ, evliliği, çocuk sahibi olmayı, geçinmek ve beslenmek için para, hayvan ve ekin sahibi olmayı hoş görmeseydi, bunları insan fıtratına yerleştirmezdi. İnsandan istenen bunlara bütünüyle sırtını dönmesi değil, bunlara duyduğu sevgiyi Allah Teâlâ’nın istediği meşru sınırlar içinde tutmasıdır.
Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz ki, Allah Teâlâ’nın bazı konuların fitnesine karşı uyarıda bulunması, bizden o hususları bütünüyle ihmal etmemizi istediği anlamına gelmez. Bilakis Allahu Teâlâ’nın hayatın devamı için zorunlu olan bu hususları, sözlü emirlerden daha güçlü bir etkiye sahip olan fıtrata yerleştirmesi, bunların ifasını istediği anlamına gelir. Uyarıların sebebi ise fıtri emirlerin oluşturduğu güçlü bağlılığın aşırıya gitmesini engellemek ve insanı helal dairede sınırlamaktır. Allah’u A’lem.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.