Fizan’a Varmak İsteyenlerin Yolu: LİBYA
Bu yazımızda size ‘Fizan’a kadar yolun var’ deyiminde geçen Fizan şehrinin bulunduğu ve adına filmler çekilen Ömer Muhtar’ın toprakları Libya’yı tanıtacağız.
Bu yazımızda size ‘Fizan’a kadar yolun var’ deyiminde geçen Fizan şehrinin bulunduğu ve adına filmler çekilen Ömer Muhtar’ın toprakları Libya’yı tanıtacağız.
Libya; Tunus, Cezayir ve Fas’ın da içinde bulunduğu Mağrip ülkeleri olarak bilinen bölgede yer almaktadır. Afrika’nın en kuzeyinde yer alan ülkenin Tunus, Cezayir, Mısır ve Sudan’la sınırı vardır. Ayrıca ülkenin kuzeyi Akdeniz sahillerine açılmaktadır. Libya yüzölçümü olarak Afrika’nın en büyük 4. büyük ülkesidir.
Ülkenin geniş bir yüz ölçümü olmasına karşın Libya’nın büyük bir bölümü çöldür. Kıyı şeritlerinde Akdeniz iklimi, iç kısımlarında ise çöl iklimi hakimdir. Ülkenin iklimiyle ilgili çarpıcı bir bilgi ise yeryüzünde ölçülmüş en yüksek sıcaklığın 58 derece ile Trablus’ta ölçülmesidir.
Resmî dili Arapça olan ülke nüfusunun % 97’si Müslümandır. Bununla birlikte ülke nüfusunun yüzde 90’ı kıyı kesimindeki şehirlerde bulunur. Libya, dünyanın en çok petrol rezervine sahip 10’uncu ülkesidir.
Libya, İslam orduları tarafından ilk olarak Hz. Ömer döneminde fethedilmiştir. Müslümanların Libya’daki hakimiyeti, İspanyol istilasına kadar sürmüştür. Endülüs’teki Müslüman şehirlerini birer birer ele geçiren İspanyollar, 1510 yılında Kuzey Afrika’ya yönelerek halkı kılıçtan geçirmiş ve Trablusgarp’ı işgal etmiştir.
Osmanlı Devleti ilk olarak Barbaros Hayreddin Paşa komutasında 1533 yıllında Libya topraklarına girmiş ancak hâkimiyeti 1551 yılında tam olarak sağlanmıştır. Fizan şehri ise 1577 Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı’nın Libya’daki hâkimiyetiyse 3 buçuk asır sürmüştür.
1911 yılında İtalyan uçakları Libya limanlarını bombalayarak işgal hareketini başlatmış, Osmanlı Devleti’nin o dönem zorlu koşullarda bulunması nedeniyle İtalyan işgali karşısında gerekli reaksiyonu gösterememiş ve 18 Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması ile Libya’daki Osmanlı hâkimiyeti fiilen sona ermiştir.
Ancak Ömer Muhtar önderliğinde Libya’da İtalyan işgaline karşı yerli bir direniş hareketi başlamış ve 20 yıl devam eden direniş neticesinde büyük başarılar elde edilmiştir. 1931 yılında Ömer Muhtar’ın Sirte’de esir alınması ve ardından şehit edilmesiyle direniş sona ermiş, böylece Libya tamamen İtalya’nın hâkimiyeti altına girmiştir.
Kasım 1949’da BM’de alınan kararla Libya’da; Trablus, Bingazi ve Fizan’ı içine alan bağımsız bir devlet kurulmasına ve bunun 1952 yılı başına gerçekleşmesine karar verilmiştir. İtalyan işgali sonrası Berka’da geçici bir yönetim kurmuş olan İdris es-Senusî, 24 Aralık 1951’de yeni devletin kurulduğunu ilan etmiş ve kral olarak göreve başlamıştır. 1959 yılına gelindiğindeyse keşfedilen zengin petrol yatakları ülkedeki durumu hızla değiştirmiş yeni nesillerle birlikte Arap milliyetçiliği de rağbet görmeye başlamıştır. Senusi’ye darbe yapan Albay Muammer Kaddafi önce başbakan, ardından devlet başkanı, 1979’dan itibarense “rehber” ünvanı ile ülkeyi 42 yıl yönetmiştir. Ancak Arap Baharı sürecinin Libya’ya sıçraması üzerine 2011 yılında Libya’da çıkan isyan ve çatışmalar Kaddafi’nin devrilmesi ile sonuçlanmış, Kaddafi rejimi gerekçe gösterilerek gerçekleştirilen NATO operasyonlarında 50 bin civarında masum sivil yaşamını kaybetmiştir. Ağustos ayında rejim düşmüş, Muammer Kaddafi de 20 Ekim 2011’de yakalanmış ve linç edilerek öldürülmüştür.
Kaddafi sonrası süreçte kurulan geçici hükümet ve yönetimler ülke genelinde etkinlik sağlayamamış, yaşanan siyasî kargaşa çatışmaları da beraberinde getirmiş ve ülke giderek bir iç savaşa sürüklenmiştir. 2015’te Fas’ta imzalanan Libya Siyasi Antlaşması ile Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi kurulmuş, bu konsey uluslararası camiada Libya’nın meşru temsilcisi kabul edilmiştir. Başarısız bir darbe girişiminde bulunan Eski General Hafter ise Tobruk’ta başka bir hükümet kurmuştur. Meşru olmayan Tobruk hükümeti ile meşru Trablus yönetimi arasında çatışmalar yaşanmış ve 2018 yılından itibaren şiddetlenen çatışmalara bölge ülkeleri de dâhil olmuştur. Türkiye ve Katar Trablus hükümetini desteklerken Rusya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve işgalci İsrail ise isyancı Hafter’i destelemektedir.
Türkiye’nin Libya ile Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması imzalaması ise bölgede dengeleri değiştirmiş ve uluslararası güçlerin planlarını bozmuştur. Libya’daki gerginlik ise halen sürmektedir.
Yıllarca süren işgal ve iç karışıklıklara rağmen Libya’nın tarihi ve doğal güzellikleri de bulunmaktadır. Başkent Trablus’ta birçok kütüphane ve müze bulunmaktadır. Bunlardan en meşhuru UNESCO desteğiyle kurulan ‘Kızıl Kale Müzesi’dir. Ayrıca At ve filler gibi hayvan figürlerinin bulunduğu kaya çizimlerinin de yer aldığı Acacus Dağları, ülkenin en meşhur tarihi yerlerindendir. Milattan Önce 500’lü yıllarda kurulduğu bilinen Sabratha bölgesinde de birçok tarihi güzelliği görmek mümkündür.
Türkiye’de çok kullanılan Fizan’a kadar yolun var’ deyimindeki Fizan şehri de Libya’da bulunmaktadır. Şehrin isminin ülkemizde yaygın olarak kullanılmasında ise Sultan 2. Abdülhamid Han’ın etkisi vardır. Abdülhamid Han, o dönemki başkent İstanbul’a en uzak topraklar olan Fizan’a Jön Türkler olarak bilinen muhaliflerini sürgüne yollamıştır. Mağrip ülkesi Libya’yı aktarmaya çalıştım. Bir başka yazımda bambaşka diyarlarda görüşmek dileğiyle.
Yazıyı videolu haliyle izlemek isteyenler için: https://www.youtube.com/watch?v=ew7kK1i0Bho&t=2s
Muhsin Şenol
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.