Gazze Yanıyor, Satılmış Arap Liderler Sadece Seyrediyor

Gazze Yanıyor, Satılmış Arap Liderler Sadece Seyrediyor

Gazze’de (güney Filistin’de ) silahlı bir direniş var. Bu direniş dünyanın en barbar, en modern ve en acımasız ordusuna karşı ölüm kalım savaşını verirken, bu mazluma elini uzatacak gerçek bir yardımcı bulunmazken, karşısında Filistin’in kuzeyinde yer ala

Dünyadaki devrimci güçler genelde verdikleri bedeller, gösterdikleri kahramanlıklar ve düşmana karşı ortaya koydukları direnişle dünya kamuoyunda büyük bir kabul görür ve dünya halklarının kendisiyle dayanışma içine girmesini, kendisine sempati duymasını sağlarlar. Bunun açık örneğini Vietnam’da, dünyanın en büyük gücüne karşı Asya halkının gösterdiği direnişte gördük. Bu konuda güneyle kuzeyin savaşta nasıl bütünleştiğine ve nasıl kahramanlıklar gösterdiklerine bütün dünya şahit oldu.

Filistin’de ise durum farklıdır. Gazze’de (güney Filistin’de ) silahlı bir direniş var. Bu direniş dünyanın en barbar, en modern ve en acımasız ordusuna karşı ölüm kalım savaşını verirken, bu mazluma elini uzatacak gerçek bir yardımcı bulunmazken, karşısında Filistin’in kuzeyinde yer alan Ramallah şehrindeki Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas duruyor. Bu adamın ve başında bulunduğu yönetimin Gazze direnişine yardım etmesi, düşmana karşı kardeşlerini desteklemesi gerekirken, sağda solda kıymeti olmayan açıklama ve kınamalarda bulunuyor. Geçen Salı günü işgal rejimi Gazze’ye saldırıda bulunduğunda Mahmud Abbas Tel Aviv’de barış konferansında konuşuyordu. Konuşmasında Gazze’ye yapılan saldırıdan bir tek kelimeyle de olsa bahsetmedi.

Hâlbuki Ramallah ile Gazze arasında uzlaşı sağlanınca ve uzlaşı hükümeti kurulunca fazlasıyla sevinmiş ve umutlanmıştık. İç bölünmenin son bulduğunu duyurduk. Kurulan hükümetin ve atanan bakanlıkların Gazze veya Batı Yaka’ya yapılacak saldırılarına karşı koyacağını, kuşatmayı kaldırmak için var gücüyle çalışacağını düşünmüştük. Ancak olup bitenler karşısında Ramallah’taki ulusal hükümetin sürdürdüğü suskunluğu gerçekten garipsiyoruz.

İşgal rejimi gayet rahat bir şekilde Gazze’ye saldırmaktadır. israil, Sisi’nin hükmettiği Mısır’ın Gazze’de direniş ruhunu taşıyan herkesi yok etmesine ve ebediyen susturmasına karşı durmayacağını gayet iyi biliyor. Çünkü Sisi’nin cumhuriyetine göre Gazze, Sisi yargısının terörist olarak nitelendirdiği ve tanıttığı Müslüman Kardeşler’in merkezidir.

israil, Ramallah’taki Filistin Yönetimi’nin kendisinin Hamas’ı felç etmesini içtenlikle istediğini çok iyi biliyor. Onun için Gazze’ye karşı kapsamlı bir savaşın bahanesini arıyor. Batı Yaka’da kaybolan ve ardından ölü olarak bulunan üç Siyonist’ten Hamas’ı sorumlu tutan işgal rejimi Gazze’ye karşı savaş başlattı. İşin üzücü tarafı, Gazze’ye yapılan saldırılar karşısında Ramalah’taki Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye destek çıkmamasıdır. Yönetimdekiler, işgalciyi kınayacaklarına direnişi kötülemeye ve eleştirmeye başladılar. Gazze’ye destek için yapılacak hiçbir gösteri ve yürüyüşe de izin vermeyeceklerini duyurdular. Bu tamamıyla işgal rejimi israil lehine olan bir tutumdur.

Arap liderlerin çoğu şu anda halk iradesine rağmen iktidarda kalmanın kanlı hesaplarını yapıyorlar. Bu savaşlar Şam’dan Bağdat’a, Beyrut’tan Kahire’ye, Trablus’tan teslimiyetçi Filistin Yönetimi’ne kadar her yerde böyledir. Bunların projeleri arasında işgalciye karşı durmak, onu kovmak ve onunla savaşmak yoktur. İpin ucunu buradan yakalayan israil Gazze’ye karşı savaş başlattı.

Enteresan bir dünyada yaşıyoruz. Amerika Netanyahu’ya ateşkes için israil ile Gazze arasında arabuluculuk teklifinde bulunuyor. Bunu belki bir Arap ülkesi aracılığıyla yaptı. Çünkü Amerika’nın Hamas ile resmi düzlemde bir ilişkisi ve diyaloğu yok. Amerika işgal rejiminin Gazze’ye yönelik saldırılarının engellenmesini istemiyor. Amerika Dışişleri Bakanı israil’in kendini savunma hakkının olduğunu söylerken, Fransa Cumhurbaşkanı Filistinlilere karşı israil’in yanında olduklarını söylüyor. BM Genel Sekreteri taraflardan kendilerine hakim olmalarını istedi.

Bütün bunlar bazı soruları beraberinde getiriyor:

Mahmud Abbas, israil’in güvenliğini sağlamak için kurulan Filistin Yönetimi’ni feshettiğini söylerse ne olur? Ya da Batı Yaka’nın işgal altında olduğunu ilan eder ve buraların tek bir parça halinde işgal altında bir yönetim olduğunu söylerse ne olur?

Ürdün, Vadi Araba Anlaşmasını askıya alırsa ne olur? Gazze halkı ile dayanışmak için Lübnan Hizbullah’ı israil’e ikinci bir cephe açarsa ne olur? Mısır Gazze üzerindeki kuşatmayı kaldırırsa ne olur?

Bu ve bunlara benzer sorulara verilecek cevap hiç kuşkusuz “durum kesinlikle değişir” olacaktır. Böyle bir durumda Doğu ve Batı, artık işgalci israil’in Filistin halkına karşı işlediği cinayetlerin karşılıksız kalmayacağını görecektir. Bu tavır karşısında söz konusu ülkelerin Dışişleri Bakanları şimdiki tavrın aksine, Arap başkentlerine mekik dokuyup onların gönlünü alma gayreti içinde olacaklardır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.