Gebe kadınlar kanser riskinden uzak
Çocuk doğurmayan kadınların meme kanseri, rahim kanseri ve yumurtalık kanserine yakalanma riskinin yüksek olduğuna dikkat çeken uzmanlar, batının ortaya attığı "doğuran kadının vücudu bozulur" gibi endişelerin de bir kenara atılması gerektiği kaydetti.
VAN - Toplumda “doğuran kadının vücudu bozulur” gibi gülünç nedenlerden dolayı evli kadınların çocuk doğurmaktan çekindiği bilinmekte. Bu gibi yersiz endişelere itibar edilmemesi gerektiğini söyleyen uzmanlar ise, gebeliğin birçok kanser riskini azalttığını ifade ederek gebeliğin korkulacak bir tablo olmadığını, gebeliğin başlı başına annenin biyolojik ve psikolojik olarak inanılmaz bir dönemi olduğuna dikkat çekti.
Van Kadın Doğum Ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi doktorlarından Opr. Dr fatih Gündoğdu, çocuk doğuran bir kadının her şeyden önce psikolojik olarak bir anne güdüsüyle rahatladığını söyleyerek bunun yanında çocuk doğuran kadının topluma karşı üreyebilme özelliğini gösterdiğini belirtti.
“Doğumda anne, psikolojik ve biyolojik hastalıklardan korunur”
Doğurmamış kadınlarda rahim kanseri oranının arttığına dikkat çeken Dr. Gündoğdu, “Doğurmamış kadınlarda yumurtalık kanseri riski de artıyor. Doğurmamış bir kadının vücudu gergindir; ama 60 yaşına gelmiş ve doğurmamış bir kadının vücudu yaşlanmaya bağlı deforme olacak. Yaratanın bizi yaratılış şeklinde hiç kimse 20-30’lu yaşlardaki gibi kalmayacak. Bunu hepimiz biliyoruz. O zaman bunu doğuma bahane bulmayalım. Doğum annenin hem psikolojik olarak hem de biyolojik olarak birçok hastalıklardan korunduğu bir olaydır. Artı, yaratılıştan itibaren insan neslini devam ettiren bir olaydır. Gebelik korkulacak bir tablo değildir. Gebelik başlı başına annenin biyolojik ve psikolojik olarak inanılmaz bir dönemidir. Onlar için, batının birazcık gazına gelmiş “vücudunuz bozulur” gibi yersiz endişelerini bir kenara atsınlar. Bizleri annelerimiz doğurdu ki “cennet annelerin ayakları altındadır.” Gebelik meşakkatli, uzun ama bir o kadar da keyifli bir süreçtir. Sonucunda dünyaya bir canlı getirmenin onuru, gururu ve mutluluğunu taşır. Ve bunun ilk anı bebeğin ilk tekmesinin hissedildiği 4,5- 5. ayıdır. O bebeği kucağına aldıklarında o heyecanı annelerin gözünde görebiliyoruz.” dedi.
Bir kadının sağlığını bozmaması ve maddi imkânları elverişli olduğu takdirde birkaç çocuk doğurmasında bir sakıncanın olmadığını ifade eden Dr. Gündoğdu, tek çocuk sahibi ailelerde bazı sorunların yaşandığını dile getirdi.
“Tek çocuklu ailelerde çocuklar daha problemli oluyor”
Dr. Gündoğdu, “Tek çocuk sahiplerinde şöyle bir problem var: Çocuklar, paylaşmayı öğrenmiyorlar. Paylaşmayı öğrenmeyen çocuk sosyal ortamlarda her zaman daha problemli çocuklar, daha sorunlu çocuklar olarak yetişiyor. Paylaşmayı öğrenmeyen çocuğun iş hayatı, öğrenim hayatı her zaman daha sıkıntılı oluyor. O yüzden biz bakabilecekleri sayıda; ama kardeşlik ve paylaşmayı öğrenebileceği bir çocuk sayısını tavsiye ederiz. 5 çocuk öneriyoruz 3 çocuk öneriyoruz, biz buna karışmayız kadın doğumcular olarak. Ama doğum sayısı özellikle 6 ve 7 olduğunda bizim doğum sonrası komplikasyonlar dediğimiz şeylerin görülme sıklığı katidir. 5 çocuk ve üzerinde çocuk doğuran kadınların doğum sonrasında rahim kasının kasılmaması diğer az doğuranlara oranla daha fazladır” diye konuştu.
Çocuğa teşvik projesi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3. çocuk doğurana 5 bin TL’lik teşvik projesine de değinen Dr. Fatih Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın başbakanımız bu konudaki düşüncesi genç nüfus, dinamik nüfus aynı zamanda üretkense çok çok hızlı kalkınan Türkiye demektir. Başbakanını bu düşüncesinde kanaatime göre bu neden yatmaktadır. Peki başbakan bu niye söyledi? Türkiye’yi Adana Sinop hattında hayali bir hat olarak iki kısım düşünelim. Doğu kısmı ve batı kısmı. Batı kısmındaki insanların hayatları sabah 05.00- 05.30'da başlayan; akşam mesaileri bitmesine rağmen ve 19.00-20.00'de gelen karı-koca çalışmak zorunda kalan insanlar. Ve bu insanların hayata bakış açıları; “bu çocuğu hayata en iyi şekilde yetiştirmem lazım” düşüncesi olduğundan ve bunun maddi yükünü karşılamadıkları için aileler ikinci çocuktan feragat ediyor. Çocuklara teşvik verilmesinin temel amacı bu korkuları insanlarda kısmen azaltmaktır.” (Fırat Arslan - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.