Geçmişte İngilizler vardı şimdi ise ABD var ve strateji devam ediyor
ABD öncülüğündeki koalisyonun başlattığı Musul operasyonu hakkında değerlendirmelerde bulunan Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, operasyonun ana hedefinin İslam dünyası olduğunu söyledi.
2014 yılından bu yana IŞİD’in kontrolünde olan Musul’a uzun zamandır hazırlığı yapılan operasyon başladı. Gerçekleştirilen operasyon hakkında İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, operasyonla hedeflenenin İslam dünyası olduğunu belirtti.
Türkiye’nin Musul ile olan tarihi bağına değinen Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, oynanan oyuna karşı Müslümanların birlik olması gerektiğini vurguladı.
Musul operasyonun gerçekte İslam dünyasını hedef aldığını belirten Şeyhanlıoğlu, “Musul operasyonu; Suriye’deki olayları unutturmak, Şii-Sünni çatışmasını arttırmak, Türkiye’nin Ortadoğu’dan uzaklaştırılmasını sağlamak amacıyla şu anda yapıldı. Bakın Musul 2 yıldır DAİŞ’in elinde ama şu ana kadar bir şey yapılmadı. Şu anda Halep kuşatma altındayken, bu derece facialar yaşanırken bu operasyonun başlatılması çok anlamlıdır. Türkiye’ye her türlü terör örgütü saldırıyor, YPG’sinden PKK’sine, DAİŞ’ine kadar hepsi saldırırken şu anda Musul operasyonuna başlanılması çok anlamlı.”
Musul’un, Ortadoğu’daki 3 büyük halkın kesiştiği bir nokta olduğunu söyleyen Şeyhanlıoğlu, bir milyon 700 bin kişinin yaşadığı Musul nüfusunun yarı yarıya düştüğünü belirtti.
“O zaman İngilizler vardı, şimdi ise ABD var”
Şeyhanlıoğlu, “Musul’un Saddam zamanındaki Araplaştırma politikasına paralel olarak, yine aynı şekilde strateji DAİŞ tarafından bilinçli olarak devam ettirildi. Bakın şuna dikkat edelim; Musul, petrolün Ortadoğu’daki ilk yerdir. Osmanlı zamanında İngilizler almasın diye Sultan Abdülhamit Musul’u kendi özel mülküne katmıştır. Şu anda da aynı durumdayız, Musul yine petrol bakımından stratejik açıdan, yani Kürt, Türk, Arap noktası bakımından yine aynı coğrafi konumu işgal ediyor ve tarih tekrar ediyor. O zaman İngilizler vardı, şimdi ise ABD var ve strateji devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
“DAİŞ Musul barajını patlatırsa su 4 saat sonra Musul’da, 42 saat sonra Bağdat’tadır”
Operasyonla beraber üç riskin bulunduğunu belirten Şeyhanlıoğlu, özellikle Musul’dan Türkiye’ye çok ciddi bir göç yaşanabileceğine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“DAİŞ hem Erbil' için hem de Ankara için kimyasal silah kullanabilir. İkincisi YNK ve Goran üzerinden Barzani, bir mağlubiyetle perişan edilebilir. Üçüncüsü Musul’dan çok ciddi bir göç olma ihtimali kuvvetlidir. 100 bini Türkiye’ye gelebilir. Birleşmiş Milletler rakamlarını söylüyorum. Bu Haşdi Şabi örgütü Kürtlere saldırtılarak Kürtler üzerinden Şii-Sünni çatışmasını da arttırılabilir. İntihar saldırıları bize gelebilir, boru hattına saldırı olabilir, PKK saldırıları artabilir. Dolayısıyla kritik bir aşamadayız ama en kritiğini söyleyeyim size; DAİŞ Musul barajını patlatırsa su 4 saat sonra Musul’da, 42 saat sonra Bağdat’tadır. En az 3 milyon insan doğrudan helak oluyor. Bu kıyametten başka bir anlama gelmiyor.” dedi.
Misak-ı milli, Lozan ve Sevr’in bu toprakların tabiatına uygun olmadığını söyleyen Şeyhanlıoğlu, Türkiye’nin son yıllarda Ortadoğu’da boy göstermesinin batı açısından tehlike çanlarının çalması anlamına geldiğini dile getirdi.
“Batı dünyasının stratejik hedefi İslam dünyasını kontrol altında tutmak istemesidir”
Şeyhanlıoğlu, “Ne misak-ı milli sınırları ne Lozan ne de Sevr hiç birisi bu coğrafyanın tabiatına uygun değil. Osmanlı İmparatorluğu çöktükten sonra bölgedeki oluşumlardan Arapların 38’e Kürtlerin 4’e parçalanması tamamen batının çıkarlarına uygun olarak yapıldı. Batı dünyasının bu stratejik hedefindeki ana gaye İslam dünyasının kontrol altında tutmak istemesidir. Musul burada; Halep gibi Bağdat gibi Şam gibi kilit noktalardan birisidir. Batı dünyası bunu bilinçli olarak yapıyor. Buna karşı olarak Türkiye’nin son yıllarda AK Parti iktidarında, Ana Vatan döneminde, Demokrat Parti döneminde biz Ortadoğu’da varız biz Ortadoğu’ya geri dönüyoruz söylemleri Batı için tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.
“Mesele petrol olduğu için Musul’a dönme meselesi değil”
Türkiye’nin Ortadoğu’dan vazgeçip Avrupa Birliğinin bir parçası olmayı istemesi halinde bile Batı dünyasının bunu kabul etmeyeceğini vurgulayan Şeyhanlıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Dolayısıyla Türkiye olarak mecbursunuz. Musul; Ortadoğu’ya ister Irak Kürdistan’ı üzerinden, ister Sünni dünyası üzerinden deyin, Türkiye’nin inmesi gereken birleşmesi gereken kavşak noktalarından birisidir. Sadece petrol açısından değil, sadece Misak-ı milli sınırları açısından değil bütün açılardan böyledir. Musul’da Türkmen de var, Kürt de var Sünni Arap da var. Yani bugün bir Nuceyfilerin, bir Ubeydilerin mesela geçmişte Osmanlıya çok büyük faydaları olmuştur. Siz bunları unutamazsınız. Yani mesele petrol olduğu için Musul’a dönme meselesi değil. Mesele bir medeniyet havzası vardır ve Türkiye bu medeniyetin bir parçasıdır. Sizin ayağınızın altında Musul can çekişirken, Halep can çekişirken sizin susmanız akla hizmet değildir.”
“Kürtleri kavşak noktasına alacak gevşek bir federasyon, bir yakınlaşma mutlak manada kullanılmalıdır”
Batı dünyasının İslam ümmetini Şii ve Sünni olarak ikiye ayırıp, bölüp birbirine düşürmek istediğini ifade eden Şeyhanlıoğlu; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin sınırlarının değiştirilmek istendiğini belirterek, “Bir defa iki ana hatttı, Şii ve Sünni olarak ikiye ayırıp, bölüp birbirine düşürmek istiyorlar. Kürtleri 100 yıl önce aşağı bırakıp Arapları yükseltmişlerdi, şimdi Arapları alçaltıp Kürtleri yükseltmek istiyorlar. Bununla 4 devletin sınırlarını patlatmak istiyorlar. Bu devletler Türkiye, Irak, İran ve Suriye. Buna karşı biz kendimiz Ortadoğu’da bir birlik kurabiliriz. Yani Müslüman halklar arasında, Ortadoğu halkları arasında ‘Kürt, Türk, Arap, Acem’ Kürtleri kavşak noktasına alacak gevşek bir federasyon, bir yakınlaşma mutlak manada kullanılmalıdır.” dedi.
Bin yıl önceki tarihin tekrar yaşandığını ve haçlıların geri geldiğini söyleyen Şeyhanlıoğlu, Müslümanlar arası işbirliğinin arttırılması gerektiğini vurgu yaptı.
“Batı Truva atı Türkiye’de CHP, Irakta Baas”
Şeyhanlıoğlu, “Batı dünyası zaten bizi kuklalar üzerinden yönetti. Geçmişte kurdukları Truva atlarından biride CHP idi. Irakta Baas’ı kurdu, daha önce Jön Türk’leri kurdu. Yani bugün diyebilir misiniz ben Ortadoğu’dan vazgeçiyorum, ben İslam dünyasının bir parçası değilim, ben sınırlarımı artık saymıyorum, diyemezsin. Nüfusunun bir kısmı Kürt’tür nüfusun yüzde doksan dokuzu Sünni’dir. Sizin tarihiniz budur, petrol ve ekonomik kaynakların hepsi buradadır, ihracatınızın yarısından fazlası bu bölgeye yapılıyor. Madem burası kötüyse batı dünyası niye geliyor.” şeklinde konuştu.
Musul Operasyonunun Irak Kürdistan Bölgesine olacak yansımalarını değerlendiren Şeyhanlıoğlu, Barzani ile Türkiye’nin bu durumda müttefik konumunda olduğunu söyledi.
“Kerkük gibi Musul’unda Kürdistan Bölgesine katılması bence hem Türkiye’nin hem Kürtlerin lehinedir”
Şeyhanlıoğlu, “Şu anda Barzani’nin çok ciddi siyasi sıkıntıları var. O da şudur; Goran ve YNK Süleymaniye’de Barzani’ye karşı cephe almış durumda ve açıkçası İran da bunları destekliyor. Barzani ile Türkiye şu anda burada müttefik konumundadırlar. Irak Kürdistan Bölgesi için 3,5 tehdit noktası var; DAİŞ’ in kimyasal silah kullanması, YNK ve Goran üzerinden Barzani’nin daha da sıkıştırılması, mezhep çatışması… Haşdi Şabi’nin Kürtleri sıkıştırması hakikaten Barzani için tehdit noktalarıdır. Biliyorsunuz 2003 yılından sonra da önce de Musul Kürtlerin mi değil mi diye sert tartışmalar vardı Bağdat ile Erbil arasında. Kerkük gibi Musul’unda Irak Kürdistan Bölgesine tabiri caizse katılması bence hem Türkiye’nin hem Kürtlerin lehine olan bir şeydir.” ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.