İbrahim DAĞILMA

İbrahim DAĞILMA

HAYALLER YÜZ YÜZE EĞİTİM OLSA DA GERÇEKLER UZAKTAN EĞİTİM

Uzaktan veya online eğitim, birinci yılını doldurmak üzere. 2020-21 Eğitim Öğretim yılının II. dönemi de büyük oranda uzaktan eğitim şeklinde devam edecek. Uzaktan Eğitim, daha önce kısmi olarak bilinen ve uygulanan bir yöntem olsa da pandemiden dolayı tüm eğitim seviyelerini kapsayacak bir şekilde uygulanınca artıları eksileri, olumlu ve olumsuz yönleri kendini göstermeye başladı. Bu konuda ciddi değerlendirmeler yapıldı, eksiklikler dile getirildi ve giderilmeye çalışıldı. Sonuç itibariyle uzaktan eğitimin hala üretici, planlayıcı, öğretici, öğrenici ve diğer paydaşlar açısından birçok sorunlar ve zorluklar barındırdığı görüldü. Bu konuda süreç içinde iki değerlendirmemiz olmuştu. Bir dönemin bitmesi sonrasında ve yeni bir dönemin başlaması arefesindeki bu değerlendirmemiz üçüncüsü olacaktır. Tüm bu değerlendirmede sahadaki onlarca öğretmenin katkısı söz konusudur.

Gerek yüz yüze ve gerekse uzaktan eğitimin birden fazla unsuru vardır. Bu unsurların en önemli iki unsuru öğrenci ve öğretmendir. Uzaktan eğitimle ders süresi azaldığı için öğretmenin iş yükü de azalmaktadır. Öğrenci katılımı çok ve düzenli olmadığı için öğrenci açısından verim ve öğrenme azalmakta; öğretmenin ise motive problemi oluşmaktadır. Zaman, verimli kullanılmayınca, motive oluşmayınca eğitim açısından istenen hedef kazanımlara ulaşılması zorlaşmaktadır. Derslere çoğunlukla dersi dinlemek isteyen, velinin olumlu etkisini üzerinde hisseden diğer bir ifadeyle bilinçli hareket eden ve hedefi olan öğrenci katılım göstermektedir. Buna rağmen uzaktan eğitimin derse gönüllü veya zorunlu katılan öğrenciler ‘takip, yönlendirme, hatırlatma ve telkin’ gibi olumlu etkileyicilerin eksikliği sebebiyle yüz yüze eğitimdeki gibi yeterli bir çalışma imkânı bulamamaktadır.

Yüz yüze eğitim, gerçektir ve bir ruhu vardır. Öğretmen, öğrenci ve veli somut olarak işleyişe dâhildir. Öğretmenin sınıf üzerinde bir etkisi ve otoritesi vardır. Devam zorunluluğu, sınav süreci, plan ve koordinasyon eğitim sürecinin daha sağlıklı yürümesini sağlar. Öğrenci ve öğretmen, eğitimin psikolojik ve sosyolojik boyutunu bire bir yaşamaktadır. Hem öğrenci hem de eğitmen için en doğru yöntemdir yüz yüze eğitim.

Uzaktan eğitim hiçbir zaman yüz yüze eğitim gibi olmasa da, zorlu anlar, gerekli durumlar ve böylesi bir pandemi sürecinde bir can simidi gibidir. İyi bir alt yapı ve düzenli takiple, eğitimde oluşabilecek kayıplar minimize edilebilir. Uzaktan eğitim de öğrenci de, öğretmen de gerçek bir eğitim psikolojisinden ve eğitimin gerçekleştiği sosyal bağlam ve mekândan uzaktır. Tek başına, ekran karşısında ders dinlemek öğrenciye sıkıcı gelir. O an öğrencinin canı ders dinlemek istemiyorsa kapatır kamerayı. Bu ve benzeri durumlar da öğretmenin müdahalesi, kontrolü ve otoritesini azaltır. Devam zorunluluğunun olmaması, eğitim sürecinde kopmalara sebep olur. Bu da bu sürecin sağlıklı yürümemesi demektir.

Uzaktan eğitim, gelinen zaman ve yaşanan süreç açısından zorunlu olarak hayatımıza girmiştir. Elhak bu doğrudur; ama uzaktan eğitim öncelikle "fırsat eşitliği" ilkesine aykırıdır. Çünkü eğitim görmesi gereken her öğrenciye ulaşabilmek mümkün olmuyor/olmadı. Şebeke problemi, maddi imkânsızlık, tablet vb. eğitim materyallerini elde edememe gibi birçok zorluk bu eşitsizliği daha da fazlalaştırdı. Dolayısıyla uzaktan eğitim büyük oranda sadece imkânları olanların eğitim alabilecekleri bir ortam oluşturdu. Bu eğitimi alanların da derslere ne kadar ilgilerinin olduğu, ne kadar katıldığı, sınavlar yapılmadığı gibi başarı durumunun tespit edilememesi ayrı bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Yine derse ilgili olan öğrencilerin ise dersi ne kadar anlayabildikleri ise apayrı bir sorun. Uygulamalı derslerin eğitimi uzaktan daha büyük bir sorun olmaktadır. Aslında uzaktan yapılan eğitimin "eğitim" olup olmadığı tartışmaya açılması gereken bir konudur. Zira uzaktan "eğitim" başarı için yeterli olsaydı zeka ve yetenek yönüyle önde olanların istedikleri alanda başarılı olmaları gerekirdi. Yani uzaktan eğitimle sağlıklı ve bütüncül bir anlamda ne doktor olunabilir, ne de öğretmen olunabilir. Ne doktorluğa götüren matematik tam anlamıyla anlaşılır, ne de öğretmenliğe götüren Türkçe tam anlaşılır.

Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitim için bir destekleme olabilir; yoksa onun alternatifi olamaz. Süreç ne kadar zorlu ve sıkıntılı da olsa temel becerilerin ve uygulama isteyen hususların reel bir ortamda yüz yüze verilmesi gerekir. Gereksiz yere uzatılan haftalık ders içerikleri ve süreleri bu çerçevede en aza indirgenebilir.

Gördüğümüz, izlediğimiz ve dâhil olduğumuz kadarıyla uzaktan eğitim çoğunlukla bir oyalama ve gereksiz bir yorulma olmuştur. Belki öğretmen açısından; evde olmak güzel ancak hem zaman hem materyal ve hem de işleyiş anlamda çok verimli olamamıştır. Öğrenci açısından evde kalmak tatil gibidir, keyfine diyecek yoktur; ama uzayınca tatsızlaşmaktadır. Uzaktan eğitimi verimli ve işlevsel hale getirecek eğitimsel araç gereç azlığı, adaptasyon açısından en büyük eksilerden biri olmuştur. Uzaktan eğitim okul idareleri için yüz yüze eğitimden çok daha fazla iş yükü getirmiş; ancak ziyadesiyle verimsiz olmuştur. Öğrenciler resmiyette okullarda, gayri resmi alternatif dershanelere kaydedildi. Bu sebeple bir nesil için sağlıklı eğitim hayal ve külfet oldu, öğretim paralı oldu.

Süreci gelinen nokta itibariyle masaya yatırdığımızda yüz yüze veya uzaktan eğitim için şu artılardan ve eksilerden bahsedebiliriz:

Yüz yüze eğitimin artıları

*Pandemi kaynaklı zorunlu süreç, yüz yüze eğitimin her zaman için gerekliliğini, yerinin doldurulamayacağını gösterdi.
*Yüz yüze eğitim bir süreliğine haftada iki gün de olsa öğretmen ve öğrenci arasındaki duygusal bağ yeniden tesis edildi.
*Online eğitime imkânı olmayan ve eğitimden kopan öğrencilerin okulda eğitim görmesi, belki de eğitime yeniden dâhil olabilme adına en önemli artı oldu.
*Uzakta eğitimde azalan öğrenci ilgisi ve bilgisi yüz yüze eğitimle takviye edildi.
*Yüz yüze eğitimde derslerin iki grup halinde yapılması, özel ders kıvamında ders anlatmayı sağladı. Bu şekilde hem öğrenci çok istifade etti, hem de öğretmen daha sağlıklı bir bilgi akışı sağladı.
*Kısıtlı yüz yüze eğitim dolayısıyla 30 dakika olarak kısalan ders saati, aynı zamanda ideal ders süresini de ortaya koymuş oldu.
*Korkulan başa gelmedi. Öğrenci okul ortamında ‘mesafe, hijyen ve maske’ hususunda duyarlı davrandı. Sağlıklı telkin ve bilgi akışının doğru davranışı artırdığı bu vesileyle görülmüş oldu.
*Öğrenciler, yüz yüze eğitimle kısmen de olsa eşit şartlarda eğitim görmeye başladı.
*Okula hasret öğrenciler, okuluna öğretmenlerine ve arkadaşlarına kavuştu. Böylece bir selamın, tebessümün, bakışın, jestin, mimiğin ve davranışın sosyal bağlamdaki olumlu etkisi doğal olarak test edildi.

Yüz yüze eğitimin eksileri

*Şartlar dolayısıyla bir süreliğine iki gün üzerinden yürüyen yüz yüze eğitim konsantrasyon problemi oluşturdu. 2 gün yetersiz bir süre maalesef.
*İki gruba ayrılan aynı sınıflar için denge oluşturulamadı ve eş güdümlü gidiş çoğunlukla ayarlanamadı.
*Maske tedbir amaçlı gerekli olsa da ders anlatımında zorluklara yol açtı. Bir günde birkaç maske değiştirme/değiştirmeme sağlık ve hijyen açısından sıkıntılar oluşturdu.
*Tercihe bağlı olduğu için bazı ailelerin öğrencilerini okula göndermemesi; sınıf yönetimi, öğrenci diyaloğu ve öğretmen öğrenci kaynaşması yönüyle bağ kopukluğuna yol açtı.
*Öğretmen, öğrenci ve okul personelinin belli aralıklarla Corona testi yapması gerektiği halde yapmaması ve bunun bir öneri olarak dahi sunulmamış olması en ufak bir normalleşme sürecinde korkulanın başa gelebileceği ihtimalini güçlendirdi.
*Ders saatinin az olması, yüz yüze eğitimin temel dersler dışında uygulanmaması istenen verimi ortaya koyamadı.

Uzaktan eğitimin artıları

*Çağımız teknoloji ve dijital çağı olarak bilinmektedir. Uzaktan eğitim bir nebze de olsa öğrencilerin bu bağlamdaki ortam ve imkânlarla buluşmasını sağladı. İletişim ve eğitim teknolojilerini aktif bir şekilde kullanabilen/kullanması gereken bir nesil için önemli bir tecrübe oldu. Bu da geleceğin robotik düşünebilen, yaratıcı ve yenilikçi kişilerinin yetişmesini sağlayacak. Eğer online/uzaktan eğitim bağlamında öğrenciler doğru kanalize edilirse geleceğe dair güzel bir atılım imkanı sağlıyor.
*Öğretmen ve öğrenciler Web.2 araçlarını kullanmada etkin bir konum elde ettiler
*Nice öğretmen bilgiyi farklı yollardan anlatmanın yolunu buldu. Kimileri için uzaktan eğitim artık yepyeni ve müstakil bir alan oldu, kendilerini o yönde geliştirdiler/geliştiriyorlar.
*Gerekli ve doğru yönlendirmelerle internetin sağlıklı kullanışlılığı artırıldı.
*Öğrenciler, interneti eğlenme dışında kullanma alışkanlığı kazandı ve eğitim gibi faydalı işlerde interneti kullanmayı öğrendiler.
*Öğrencilerin uzaktan da olsa öğretmeniyle iletişim kurmaları sağlandı. Hem akademik hem de psikolojik destek görmeye başladılar.
*EBA TV yayınları ve uzaktan dersler bir nebze de olsa eğitimden kopan öğrencilerin toparlanmasını sağladı.
*Öğretmenlerin farklı zaman ve zeminler için lazım olan ders materyalleri oluşturarak ders işleme imkânı oluştu.
*Veliler öğrenme sürecine müdahil oldu. Öğrencisini ve öğretmenlerini takip etme sorumluluğu edindi.
*Eğitimin sadece okulda değil; her yerde verilebileceği eğitim için illa ki bir binaya bağlı kalma zorunluluğu olmadığı ortaya çıktı. Hayatın her anı ve alanı eğitim için olur, gerçeği tescillendi.
*Ülkemizin teknoloji kullanımında internet alt yapısında yetersiz olduğu görüldü ve bu bağlamda teknolojik alt yapı için iyileştirme çalışmaları başladı.

Uzaktan eğitimin eksileri

*Öğrencilere/genç nesle teknoloji bağımlılığı konusunda yapılan onca telkin ve nasihat zorunlu uzaktan eğitim sebebiyle akamete uğradı: maalesef ders niyetiyle de olsa internete bağımlı bir nesil ortaya çıktı.
*Göz, beyin, sinir gibi uzuvlar; sosyal yaşam, ruhsal denge, manevi bağlam gibi hususlar da birçok arıza oluştu ve sıkıntı yaşandı. Bazen ‘Acaba Coronavirüs tehlikesi mi, bunların zararı mı daha büyük?’ gel git’leri yaşandı.
*Online ve uzaktan eğitim, ekonomik zorluk yaşayan ailelerin belini büken bir külfet oldu. Nice aile çocukları eğitim alamazken niceleri kıt kanaat yetişmeye çalıştı.
*MEB, EBA’dan ayarlanan online derslerin internetini bir türlü ücretsiz yapmadı. Bu da her aile için onlarca GB internet külfeti getirdi. MEB ve YÖK isteseydi GSM operatörleriyle anlaşır, ücretsiz internet sunabilirdi. Bir neslin eğitim hakkı elinden kaçmadan en azından bu yapılabilirdi; ama yapılmadı.
*Sistemde her an kopmalar yaşandı. Öğretmenlerin ders atama, derse öğrencileri davet etme, derse bağlama, derste kalma gibi dertlerin yanında bunca emeğinin karşılığının ödenmeyecek olacağı iddiaları/realitesi motivasyonı büyük oranda düşürdü. Çoğu öğretmen talepleri noktasında bir şey değişmeyeceğini görünce ya ders anlatmadı ya da anlattı gözüktü. Haftalarca derse girmeyen veya sadece dersi açık bırakan nice öğretmene maalesef şahitlik ettim. İlgili il yetkilileriyle yaptığım görüşmelerde de top hep Bakanlığa atıldı. Adanmış öğretmenler ise zaten her türlü övgüyü hak etmekteler. Onlar bunca sıkıntıya rağmen bir nesli kaybetmemek endişesiyle emek üzerine emek koydular. Bu gözler, bu zorlukta eli öpülesi böyle öğretmenlere de şahitlik etti.
*Bu yapıya bir de ders tayinini öğretmene bırakma gibi Andorra bir kararı da ellerinde ortalık Abbas baba gününe döndü. Aileler gece saat 20-21’lere, Cumartesi ve Pazar gün boyu kadar sarkan derslere şahit oldu. Ders yapılıyor, öğrenci yok. Neden? Çünkü ablası o an başka derste. Çünkü bir plan yok maalesef. Ders esnasında velilerin ya da ailenin diğer bireylerinin araya girmesi dersin akışını bozduğu gibi öğretmen motivasyonu bozuldu. Nice öğretmen de aynı dersi sabah ve öğlen grubu olarak günde iki kere üçer saat anlatmakla çözmeye uğraştı. Neticede çok zor çok!
*Eğitime erişimde ciddi sınıf farkları oluştu. Fakir öğrenciler imkânsızlıklardan dolayı derslere katılamazken durumu iyi öğrencilerle dersler yürütüldü. Ancak sınavlara aynı şartlarda yapılacak olması ciddi bir endişe/adaletsizliğe sebebiyet verdi.
*İlgili veli ilgisiz veli farkı ortaya çıktı. Velisi ilgisiz olunca öğrenciler olumsuz etkilendi.
*Tablet dağıtımı sözü verilerek okul veliyle karşı karşıya getirildi. Derslere katılabilen pek çok öğrenci tablet beklentisiyle mağduru oynamak suretiyle derslere katılmamaya başladı.
*Velilerin öğretmen üzerindeki baskıları arttı. Öğretmenler sürekli veliler tarafından rahatsız edilmeye başlandı.

Neticede bu uzaktan eğitim(bu su) çok hamur götürür. Burada dile getirilen artılar ve eksiler kadar dile getirilmeyen artı ve eksiler vardır. Süreç bunu gösteriyor ki artık bir şekilde online eğitim metoduna mecburuz. Madem mecburuz, ‘Devlet, MEB ve YÖK, okul, öğretmen, öğrenci, veli ve ilgili herkes’ kendini ona göre ayarlamalı. İmkânlar buna göre sağlanmalıdır. Karanlığa dönerek, kızarak ve söverek yol alınmaz. Bu konuda başta sorumlular olmak üzere herkes bir ışık olmalı veya bu yol için bir ışık tutmalıdır. İlgili tüm kişiler daha farklı ve zorlu muhtemel yeni süreçler için kendini yenilemeli, oluşan durumda nasıl faydam dokunur, krizi nasıl fırsatta çeviririm diye kafa yormalıdır.

Unutmayalım ki yarınlar, yorgun ve şikâyetçi olanların değil, rahatlarından vazgeçenlerin olacaktır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.