Sezgin ÖZBAY
Hayat sabırdan ibarettir
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Hayatta herkesin kesintisiz yaşadığı ve kendisinden bir an bile ayrı kalmadığı bir durum var; ismi sabır.
Fark etsek de etmesek de, sabırla bezenmiş ve sabırdan bir an bile hâlî kalmayan bir hayat yaşıyoruz. Hayatı sabırla yaşıyor, sabrı hayatla taşıyoruz. Her bekleyişin ardında bir sabır gizli, her güzelliğe sabır yolundan gidiliyor. Her güzel kapının anahtarı sabır…
Musibetlere sabırla katlanılıyor, güzelliklere sabırla ulaşılıyor. Yemek yemek için pişmesini, bir meyve yemek için mevsimini ve olgunlaşmasını bekliyoruz. İbadetler bize ağır geliyorsa sabırla ibadet ediyoruz. Eğer ibadetlere düşkünlüğümüz varsa da o ibadetin vaktini bekleme sabrını kuşanmak zorundayız.
Çocuklarımız; ihtiyaçları, eğitimleri, istekleri, bitmek bilmeyen konuşmaları, soruları, sorunları, nazları ile büyük sabır gerektirirler mesela. Bunlardan birini ihmal etmek bile büyük zararlara yol açabilmektedir. En basitinden, babasının nazına katlanmadığı ve ilgilenmediği bir kız çocuğunun, yarın ilk güzel söze kanıp kötülerin peşine düşme ihtimali her zaman vardır. Çocuk yetiştirmek, belki de her şeyden fazla sabır isteyen bir iştir.
Gelelim musibetlere… Sabır, musibetlere karşı en iyi kalkandır. Darbeyi yemeden musibeti sabırla karşılarsak, ne âlâ… Ancak musibet vurduktan sonra kendimizi toplar ve sabra sarılırsak, o da büyük kâr…
Sabrın iyileştirici etkisi vardır. Yan etkisi olmayan ve namazın yanında en iyi giden ilaçtır sabır. Yine sabır, kullandıkça artan, yenilenen ve ziyadeleşen bir hazine gibidir.
Ona sabır, buna sabır, iyiye ulaşmak için sabır, musibetlere karşı sabır… Fark ettiniz mi bilmem, en çok kendimize sabretmek zorundayız bu imtihan diyarında… Hem de kafaya takmadan değil, bilhassa kafaya takarak. Birilerinin zulmüne, kayıtsızlığına, hastalıkların acısına, maddi ve manevi sorunlara karşı onları görmezden gelerek sabredebiliriz. Ancak kendimize böyle görmezden gelerek sabrettik mi işimiz bitmiş demektir. Gelişmek, yetişmek ve olgunlaşmak, görmezden gelme sabrıyla değil, kusurlarımızı görme ve kendimizi yetiştirme sabrıyla olur.
Kendine tahammül edememek bir nevi çiledir. Kendisine dayanamayan, kendisini beğenmeyen ve kınayan insan hep olgunlaşma yolunda olur.
Sabra ihtiyacımız var… Ama zillete düşmeden… Mazlumların sorunlarına çözüm bulmak için sabra muhtacız, zillete değil. Her an her saniye sabırla yaşanan hayatta bazen sabrın koyu gölgesine ihtiyaç duyarız. Sabır, kendisiyle hayata tutunduğumuz bağdır.
Rabbim ömrü boyunca sabrı kuşanan ve muhabbetle yaşayan kullarından eylesin bizi. Sabırsızlıktan, muhabbetsizlikten ve zilletten muhafaza buyursun tüm İslam ümmetini…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.