Mehmet GÖKTAŞ
Hiç kimse ‘İslam'ın Kayıt Memuru' değildir!
Birileri kendilerini öyle zannediyor. Hatta bu işe kendilerinin Allah tarafından görevlendirildiğine inanıyor.
Müslüman sayılabilmemiz için bu beyefendilerden belge almamız gerekiyor. Belgenin dışında ayrıca bunlar tarafından topluma ilan edileceksiniz, bir nevi onların resmi gazetelerinde yayınlanacaksınız.
Bitmedi, bu arada bunların gözetimi altındasınız, en ufak bir falsonuzda derhal çıkışınız verilir, İslam'dan çıktığınız ilan edilir, yani tekfir belgeniz elinize tutuşturulur.
İslam'ın Kayıt memurları dediğime bakmayın, kayıttan daha çok İslam'dan çıkarma işini yapıyorlar. İnsanların yazdıklarını, çizdiklerini, konuşmalarını bir bir gözden geçiriyorlar, bir açıklarını bulduklarında basıyorlar mührü, düşüyorlar kaydını. Şu ana kadar hiç kimsenin İslam'a giriş kaydı yaptıklarını görmedik, hep çıkış belgesi veriyorlar.
Diyelim bu engeli aştık, onlar lütfettiler, İslam dairesine kabul buyurdular. Hoppala! Bir başka kontrol noktası! Bu defa Ehl-i Sünnet Ağabeylerimizin kontrol noktasına takılıyorsunuz. Bu ağabeylerimizden de belge almanız gerekiyor. Eğer bu belgeyi alamazsanız önceki belgeniz hiç bir işe yaramıyor, boşuna taşıyorsunuz o İslam belgesini.
“Yahu kardeşim, biz zaten çoğunluğu ehli sünnet olan bir ülkede, bir şehirde dünyaya gelmişiz, orada yaşıyoruz, abdestimizde, namazımızda, haccımızda, zekâtımızda ve diğer amellerimizde ehli sünnete aykırı bir şey gördünüz mü?”
Boşuna çırpınırsınız, bu ağabeylerin kendilerine göre kriterleri var, onlara uymadığınız müddetçe Ehl-i Sünnet Belgesi'ni alamazsınız.
Şehadeti konuştuğumuz bu şubat ayında şunu bir daha tekrar ediyoruz; şehadet de hiç kimsenin tekelinde değildir. Allah Teâla hiç kimseye şehitlerin listesini düzenleme yetkisi, ölenlerden hangilerinin şehit sayılacağı salahiyetini vermemiştir. Etkinliklerde adını saymadığımız, sayamadığımız nice şehitlerimizin olduğuna inanıyoruz.
İlginç olan nedir biliyor musunuz? Bu kayıt memurlarının konumlarını şöyle birazcık uzaktan gözlemlediğinizde asıl kendilerini İslami çizginin içerisinde göremiyorsunuz. Yani İslam'a giriş belgesi verenleri İslam dairesinde, Ehl-i Sünnete giriş belgesi vermeye yeltenenleri de o daire içerisinde göremiyorsunuz.
Allah'tan ki bunlar cennetin kapısında görevli değiller. İnanın hepimiz havamızı alırdık, bırakın içeri girmeyi uzaktan kokusunu bile alamazdık.
Bütün bunlara rağmen sırf Allah rızası için biz onlara kardeşlerimiz diyoruz ve böyle demeye devam edeceğiz.
Fakat onlara bir ricada bulunuyoruz; ne olur bırakın şu ellerinizdeki mühürleri, çekilin Müslümanların önünden, çekilin o durduğunuz yerden. Çekilin birazcık öteye de durduğunuz o noktanın, yani tekfir noktasının nasıl bir yer olduğunu Kur'anî ve Nebevî bir açıdan görmeye çalışın. Böyle bir memuriyeti size Allah mı (cc) vermiş yoksa şeytan mı vermiş anlamaya çalışın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.