HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam: AİHM kararlarının çoğu siyasidir
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu ile yaptığı basın toplantısında, "AİHM kararının çoğunun siyasi olduğunu görüyoruz. Başörtü kararında bunu gördük. AİHM kararları hukukun üstünlüğüne dayanıyor diyemeyiz." dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam'ı, HÜDA PAR Genel Merkezinde ziyaret etti.
İki lider ziyaretin ardından ortak bir basın açıklaması yaparak gündemdeki konulara değindi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam'ı ziyaret etme sebeplerinden birinin iade-i ziyaret, diğerinin ise hazırladıkları güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında öneri ve görüş ifade etmek olduğunu aktaran Davutoğlu, Meclis'teki 2021 bütçe görüşmelerini eleştirdi.
Davutoğlu: Öyle bir bütçe ki bütçe açığı 245 milyar TL
Davutoğlu, "Öyle bir bütçe ki bütçe açığı 245 milyar TL. Bundan 4 sene önce bu bütçe açığı 25-30 milyar TL düzeyindeydi ve kapanmak üzereydi. Öyle bir bütçe ki faiz harcamaları 180 milyar TL. Bundan 4 sene önce ise başbakanlığı bıraktığımızda faiz harcamaları 45 milyar TL civarındaydı ve o da azalma trendi içindeydi. Öyle bir bütçe ki kamu harcamaları yüzde 22 düzeyinde. Daha geçen sene kamu harcaması bütçenin yüzde 20'si düzeyindeydi. Eğitim ayrılan kaynak yüzde 8'lere inmiş yüzde 17'lerden. Yani kamu harcaması demek; israf, şatafat, lüks gibi kaçınılması gereken bu zor ekonomik esnasında aşılması gereken hususlardır." dedi.
"İnsan onurunu ihlal eden çıplak arama iddiaları var"
Hukuk alanında ciddi problemlerle karşı karşıya olduklarını söyleyen Davutoğlu, "Kadın onurunu insan onurunu ihlal eden çıplak arama iddiaları var. Eğer bu iddialar doğru bir zemine dayanmıyorsa kapsamlı bir araştırma yapılıp kamuoyu ile paylaşılsın. Ama doğru bir zemine dayandırılıyorsa bu iddiaların kesinlikle kamu vicdanı açısından devletin kamu düzeyinin itibarını ciddi şekilde sarstığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Sivil toplumu tümüyle tehdit altına alan uygulamalar söz konusu"
Meclis'te görüşülen ve Yardım Toplama Kanununda değişiklikle ilgili düzenlemeler de yer aldığı kanun teklifine de tepki gösteren Davutoğlu, "Parlamentoda görüşülmekte olan İçişleri Bakanlığına; derneklere, vakıflara kayyum atama yetkisini genişleten ve sivil toplumu tümüyle tehdit altına alan uygulamalar söz konusu. Hızlı bir otoriteleşme trendi içerisindeyiz. Ve bunun karşısında insan hak ve özgürlüklerini savunan, hukuku, ekonomiyi ve toplumun geniş kesimlerinin kaygılarını, değerlerini önceleyen bir yaklaşım benimsemek lazım." dedi.
Sağlam: Siyasi partiler yardımlaşırlarsa icra makamındakiler de yolsuzluklara girmezler
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam da konuşmasının başında Davutoğlu'nun ziyaretinden duyduğunu memnuniyeti ifade etti.
Siyasi partilerin ülke yararına faaliyet gösteren kurumlar olduğunu söyleyen Sağlam, "Sandık olmadığında da dayanışma içinde olmaları gerekir. Hepsinin ortak paydası ülkeye hizmettir. Bu nedenle ülkelerin gidişatının iyi olmadığı zamanlarda siyasi partiler yan yana gelirler. İktidar partisinin içinde olduğu veya olmadığı durumlarda neticede diğer bütün partiler konsensüs şeklinde bir araya gelirlerse bunun iktidar için de baskı aracı olduğuna inanıyoruz. Bu önemli bir husus. Vatandaşların siyasete katılımını yüksek düzeyde tutacaktır. Siyasi partiler bu yardımlaşmayı yaparlarsa icra makamındakiler de yolsuzluklara girmezler. Ülke meseleleriyle ilgili sayın başkanla ilgili birçok konuda ortak noktaya vardık. Bu görüşmelerin devam etmesi bizce de çok önemlidir. Biz bunun ülkenin yararına ve hayrına olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.
Demirtaş'ın tutukluğu hakkındaki AİHM kararı
İki liderin konuşmasının ardından gazetecilerin sorularına geçildi.
Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğu hakkında AİHM'nin verdiği karara ilişkin bir soruya Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, bazı hukuk ilkelerinin kişiler üzerinde konuşulduğunda sapmalara yol açtığını söyledi.
Davutoğlu, suçlamayla karşılaşan kişi yargılanırken istisna yoksa tutuklu yargılanmaması gerektiğini vurguladı.
Sağlam: Uluslararası yönelişimizin Avrupa birliği değil İslam ümmetiyle olması gerektiğine inanıyoruz
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam da aynı soruya şöyle yanıt verdi:
Dosya ve AİHM'nin verdiği karar hakkında ayrıntılı bilgiye sahip değilim. Özel meseleyle ilgili görüş bildirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Devletler biraz zorunluluktan bir de çağın gereği uluslararası kuruluşların içinde bulunurlar. Devletler rotalarını bu şekilde çizerler. Türkiye Cumhuriyeti de rotasını ilk günden batıya dönmüştür. AİHM Türkiye Cumhuriyetine göre uyulması gereken bir karar olarak önümüzde duruyor. Madem uluslararası sözleşmelere uymuşsunuz gereğini yapmışsınız. Hukukçu olarak yıllarca AİHM dosyalarını takip ettim. Kararlarının çoğunun siyasi olduğunu görüyoruz. Başörtü kararında bunu gördük. AİHM kararları hukukun üstünlüğüne dayanıyor diyemeyiz. Yasal olarak zorunlu olsa dahi ruhen kararların sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Uluslararası yönelişimizin Avrupa birliği değil İslam ümmetiyle olması gerektiğine inanıyoruz. Biz islam kültürünü taşıyoruz. İstanbul Sözleşmesi de uluslararası alanda imza attığımız bir sözleşmedir. Ama biz bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz. Batı medeniyetiyle bizim medeniyetimiz arasında gen uyuşmazlığı var. Ülkemizin her gelen karara uyan mekanizmadan çıkması lazım.
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam ile Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi
Sağlam, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptıkları görüşmenin içeriğini ilişkin bir soruya, "Külliyede Kürt meselesini konuştuk. Biz bu meseleleri konuşurken isimlendirmeleri var. Bazıları Kürt sorunu, bazıları Kürt meselesi diyor. Biz isimlendirmeye takılmıyoruz. Vatandaşlarımızın çoğunun, kültürel haklarının tanınmadığı konusunda şikâyetleri var. 40 yıldır bu dile getiriliyor. Ülke insanının enerjisini harcayan, 50 bin insanın katledildiği, ülke ekonomisinin heba edildiği bir süreç yaşıyoruz. Biz temel insani haklar açısından baktığımızda; her insanın bu ülkede yaşama, birinci sınıf vatandaş olarak bilinme hakkı var. Bizim talebimiz bunun anayasal güvence altına alınmasıdır. Hükümetlere bağlı olarak bozulmasına karşıyız. Türklerin ve Kürtlerin ilk günden beri oluşturduğu bir devlet var. Bir süre sonra bir kısmının inkâr edildiği, katliama uğradığı bir süreç yaşandı. Zihinler nesilden nesile aktarılıyor. Ülke insanının bir kısmı yaşadığı bu katliamlardan dolayı anayasada tanınmak istiyor. Her platformda dile getiriyoruz. Görüşmenin önemli bir kısmı bununla ilgili geçti. Herkesin isimlendirmesi farklı olabilir. Bir sorun var ve bunun çözülmesi konusunda kimsenin şüphesi yoktur." yanıtı verdi.
Sağlam, yeni bir çözüm sürecinin başlatılacağı yönündeki iddialar hakkındaki bir soruya da, "Kürt meselesi, temel insan hakları konusunda yeni bir oluşuma değil yeni bir zihniyete ihtiyaç var. Anayasayı önümüze koyarak ne gerekiyorsa bunu anayasaya alın. Kimseyi muhatap almayın. Herkes huzur içinde yaşasın. Ama bir kısım elinde silahla dolaşırken silah bıraksınlar diye Kürtlerin istediği hakların pazarlık konusu yapılmasına da karşıyız." şeklinde karşılık verdi.
"Anayasanın mutlaka değişmesi, sivil bir anayasanın yapılması lazım"
Parlamenter sistem ve Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışmalarına değinen Sağlam, "Referandumda en büyük argümanımız 12 Eylül Anayasası'nın değişmesiydi. Hâlâ o yoldayız. Bu anayasanın mutlaka değişmesi, sivil bir anayasanın yapılması lazım. Bütün halkın kendini içinde gördüğü bir anayasa olması lazım. Cumhurbaşkanlığı sistemi bizim bugüne kadar denemediğimiz bir sistemdi. Parlamenter sistemde sıkıntılar var. Parti başkanının bütün vekilleri tayin ettiği, içinde hükümeti çıkardığı sistemdi. Yine tek kişinin egemenliğinin olduğu bir sistemdi. 12 Eylül anayasasının oluşturduğu bir sistemden dolayı 2 başlılık oluyordu. Şimdi de aynı yerdedir. Cumhurbaşkanlığı sistemi de denenmediği için onun sistem olarak insanlık onuruna aykırıdır gibi bir düşüncemiz yoktur. İsimlere çok takılmıyoruz. Türkiye’de hukuk devleti inşa edelim. Adı ne olursa olsun hukukun üstünlüğünün olduğu bir sistem getirelim. Yetkileri kurumlara paylaşalım, denetlenebilir olsun. Denetlenebilen, icra makamının denetimden kaçamayacağı bir sistem istiyoruz." diye konuştu.
Asgari ücret
Bir gazetecinin asgari ücret görüşmelerini hatırlatması üzerine Davutoğlu, asgari ücretin 3 bin 300 TL olması ve bütün kesintilerden arındırılması gerektiğine inandıklarını söyledi.
Sağlam ise asgari ücretlinin vergiden muaf tutulması gerektiğini vurguladı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.