HÜDA PAR "Hiç kimsenin ne dilini ne de ırkını inkâr ediyoruz"
Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, İl başkanları toplantısında yaptığı konuşmada partisine ve İslami derneklere yapılan saldırıların amacının kurumların şahsında İslam olduğunu ifade etti. Yapıcıoğlu ayrıca, parti olarak hiç kimsenin ne d
DİYARBAKIR- Hür Dava Partisi(Hüda Par) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Diyarbakır il Başkanlığı'nda gerçekleştirilen İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Burada yaptığı konuşmada bu toplantıların amacının istişare olduğunu ifade ederek gündeme ilişkin bazı değerlendirmelerde bulundu.
'Kurumların şahsında İslam'a saldırıyorlar'
Son dönemde kendi partilerine ve İslami STK'lara yönelik saldırıları da değerlendiren Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Bugünlerde bize ve bize yakınlığıyla tanınan camialara çeşitli saldırılarda bulunuldu. İhtimaldir ki seçime yaklaştıkça bu tür saldırılar tekrar ederek artabilir. Bu saldırıların benzerlerini daha öncede görmüştük. Yapılan saldırıların ortak bazı özellikleri vardır. Bunlardan biri, saldırılan yerlerin İslami kimliğidir. Bu şunu gösteriyor saldıranlar her kimse, hem bizim şahsımızda hem de saldırdıkları diğer kurumların şahsında İslam'a saldırmaktadırlar. Direkt olarak İslam'a savaş açtıklarını söyleme cesaretinde olmadıkları için farklı bahaneler ileri sürerek bu amaçlarını uyguluyorlar. Örneğin Hür Dava Partisi'ne yönelik saldırıların gerekçesi Suriye'de gerçekleşen olaylar. Yani El Nusra ve Güney Kürdistan'ın PKK'si dediğimiz PYD/YPG arasında gerçekleşen olaylar. Bir diğer söylemleri ise tüm bu düşmanlıklarının nedeninin Kürt oldukları için kendilerine yapıldığını söylemeleri. Bize saldıran bazı Kürtler de gerici olduğu için saldırıyor gibi bir tablo çizmeye çalışıyorlar. Bize yönelik ise diyorlar ki, onlar gençlerini gönderiyorlar ve el Nusra' nın yanında bize karşı savaşıyorlar. Biz bu hikâyeyi bu bakış açısını daha öncede görmüştük. Bu sahneyi Dicle Üniversitesi olaylarında da gördük. Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle üniversiteli bazı Müslüman gençler, kutlu doğum etkinliği yapmak amacıyla broşür dağıtırken saldırıya uğramışlardı. Daha sonra olaylar yatışmış gibi görünürken, birkaç gence bıçaklarla saldırarak onları da yaraladılar. Tüm bu yaptıklarını basına servis ederken kullandıkları dil yine ucube ve iftira üzerine kurulmuştu. Yine ırkçılık üzerine ve kışkırtıcılık üzerine kurulu bir dil kullanıyorlardı. 'Dicle Üniversitesi'nde Kürtlere saldırdılar' diye naralar attılar. Kendileri saldırıyor, saldırganları da karşı taraf olarak gösteriyorlar. " ifadesini kullandı.
'PYD ile El Nusra arasındaki çatışmayı İslam- Kürt Savaşı olarak lanse ediyorlar'
Saldırgan grubun Suriye'de de aynı senaryoyu oynamaya çalıştığı ifade Başkan Yapıcıoğlu, "Suriye'de de aynı senaryoyu dile getirerek kendilerine saldırıldığını ifade ediyorlar. Bize göre bu söylemlerin birçok amacı vardır. Bu grup kurulduğundan beri Kürtleri dinlerinden uzaklaştırmak için özel bir çaba içerisindedir. PYD ve Nusra arasındaki çatışmayı İslam- Kürt savaşı olarak lanse edip bu şekilde zihinlere kazımak istiyorlar. Bu şekilde İslam'a karşı bir nefret ve kin oluşturmak istiyorlar." dedi.
'Suriye iftiralarını seçim propagandası olarak kullanacaklar'
Mart ayında yapılacak yerel seçimlere girecekleri için bu kesimde, şimdiden ciddi bir panik havasının oluştuğunu dile getiren Zekeriya Yapıcıoğlu, "Mart ayında yerel seçimler yapılacaktır. Seçimlere gireceğimizi deklare ettik ve onlar da bunun farkında. Kendilerince halkın nabzını yokluyorlar. Halkın bize yönelik teveccühünü gördükleri için onlarda bir panik bir telaş başladı. Bu saldırılara gerekçe olarak ürettikleri Suriye iftiralarını seçim propagandası olarak kullanacaklar. Bizim hakkımızda şimdiye kadar diğer partilere bizim sistemin partisi olduğumuzu söylüyorlardı. Kürtler sistem partisine oy vermesinler, oyunuzu kendinize verin diyorlar. Madem Kürt'sünüz oyunuzu 'Onlar Gibi Ramazan'da Deniz Kenarında Yabancı Kadınlarla Bira İçmiyoruz' Kürtlere verin. Biz bu halkın içinden çıktık, bu halkın dilini kullanıyoruz, bu halkın kültürü bizim kültürümüzdür. Onlar gibi biz Ramazan ayında gidip deniz kenarında yabancı kadınlarla çıplak bir vaziyette bira içmiyoruz. Bu onları ürkütüyor. Artık diyemeyecekler oyunuzu kendinize verin çünkü halk diyecek bunlar da Kürt. Bizim içimizden çıkmış ve bize benziyorlar. Dolayısıyla başka bir şey bulmaları gerekiyor peki nedir o? Dün diyordular devletle işbirliği içindeler, bugün de diyecekler Suriye'de El Nusra ile işbirliği içindeler veya başka bir yapıyla. Bu yalan ve iftiralarına zemin hazırlamak için sürekli bu dili kullanacaklar buna hazırlıklı olalım. Biz de halkla yüz yüze görüşüp bu anlatılanların iftira olduğunu anlatmalıyız." diyerek il başkanlarını uyardı.
'Zazalar Kürt müdür değil midir meselesi bir fitnedir'
Sosyal medya üzerinde yapılan bazı açıklamalarda Zazalar Kürt müdür değil midir meselesinin tartışıldığını ifade eden Hüda Par Bakanı Yapıcıoğlu, "Zazalar Kürt müdür değil midir meselesi, sosyal medya üzerinde yapılan bazı açıklamalarda şunu görüyoruz. Zazalar kendi aralarında konuşurken diyorlar ki, BDP Zazaca diye bir dil yoktur dayatmasında bulunuyordu. Bunlar da aynı söylemi kullanıyor. Bu söylemler içimize sokulmak istenen yeni bir fitnedir. Ümmeti önce Şii -Sünni diye böldüler, sonra Sünnileri farklı farklı küçük devletçikler halinde parçalara ayırdılar. Sonrada varsa ırk ve mezhep yönünde bazı ayrılıklara götürdüler. Böylece bizi olabildiğince küçük parçalara böldüler. 'Biz hiç kimsenin ne dilini ne de ırkını inkâr ediyoruz' Bugün de Zazalar Kürt mü değil mi diyerek bu fitne ateşini körüklemek istiyorlar. Buna meydan vermemek için bizim söylemek istediğimiz şudur: Müminlerin hepsi kardeştir, biz buna iman etmişiz. Biz başka bir şey daha söylüyoruz. Hiçbir ırkın başka bir ırka üstünlüğü yoktur üstünlük ancak takva iledir. Dillerimizin renklerimizin farklı oluşu Allah'ın ayetlerindendir. Biz hiç kimsenin ne dilini ne de ırkını inkâr edecek değiliz, inancımız buna müsaade etmiyor. Eğer sen Müslümansan sen benim kardeşimsin, dinde benim kardeşimsin, inançta benim kardeşimsin. Eğer değilsen, fıtratta bana eşsin. Hz. Âdem babamızın evladısın. Yani insan olarak yine ben seni tanıyacağım. Sen başka bir inançta da olabilirsin, gayrimüslim de olabilirsin, Hristiyan veya Yahudi de olabilirsin. Ben seni kendini tanımladığın gibi kabul ediyorum ve kendi inancının gereğini yapmana da saygı duyuyorum ve hatta yönetim ve iktidar elimde olursa kendi dinin gereklerini yerine getirme noktasında ben sana garanti olacağım." ifadelerini kullanarak hiçbir ırka, dine ve dile düşmanlıklarının olmadığını belirtti.
'Uluslararası güçlerin önceliği, Siyonist rejimin güvenliğidir'
Uluslararası gelişmelerle ilgili olarak değerlendirmelerde de bulunan Başkan Yapıcıoğlu, "İran ve Amerika arasındaki diplomatik bazı temaslar oldu. İran cumhurbaşkanıyla Amerikan başkanı görüştüler. Bu politikanın yumuşaması belki bölgeye huzur gelmesi açısından olumlu katkılar sunar inşallah. Suriye'de biz baştan beri bu yangın sönmelidir diyorduk. İslam ülkeleri ve onların yöneticileri bir araya gelerek bu sorunu mümkünse kendi aralarında çözsünler. Silahla, öldürmeyle, kan dökmeyle, Suriye'de ne rejim ne de muhalefetin varabileceği bir yer yoktur. Uluslararası güçler, emperyalizm, kendi çıkarları için Suriye'deki savaşın devam etmesini istiyor. Muhalefeti hızlı bir şekilde silahlandırarak ve olayın iç savaşa doğru sürüklenmesine zemin hazırlayarak aslında bir yönüyle zalim diktatörün ömrünü uzattılar. Ve eğer yarın öbür gün muhalifler çok fazla güçlenip Esad'ı devirme noktasına gelirlerse belki Esad'dan desteğini çekip muhalifleri destekleyecekler. Esad zayıfladığında muhaliflerden desteğini çekip belki Esad'a kapı arkasından gizli kapaklı bir şekilde destek verecekler. Maksat bu savaş devam etsin, olabildiğince uzun sürsün. Çünkü onların tek düşüncesi ve birinci derecedeki önceliği, Filistin topraklarına çöreklenmiş ve orayı işgal etmiş Siyonist rejimin güvenliğidir ve tabii ki kendi çıkarlarıdır … Suriye'deki olayların diyalogla daha fazla kan dökülmeden sulh içerisinde çözülebileceği hususunda ümitleri arttırmıştır. Suriye'de akan kanın durması bizi mutlu eder. Oradaki insanlar hem bizim dindaşımız hem de bizim akrabamızdırlar. Bunlar olmasa da zulüm altında oldukları için mazlumdurlar." diyerek son dönemdeki çözümden yana gelişmelerin sevindirici olduğunu dile getirdi. (M.Sait Adiyaman-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.