HÜDA PAR Kayseri İl Başkanlığı Mekke’nin Fethi programı düzenledi
HÜDA PAR Kayseri İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve yoğun bir ilgi gösterilen Mekke’nin Fethi programında konuşan Mehmed Göktaş, fetihlerin sadece silah ve güç kullanarak değil, yürekleri fethetmekle olabileceğini söyledi.
HÜDA PAR Kayseri İl Başkanlığı Mekke’nin Fethi programı düzenledi. Yoğun katılımın olduğu programda Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmed Göktaş yaptığı konuşmada, fetihlerin sadece silah ve güç kullanarak yapılmadığını, aksine gerçek fetihlerin yürekleri fethetmekle başladığını söyledi.
Kayseri Kocasinan merkez ilçesinde düzenlenen program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Özlem Ajans sanatçılarının da ilahiler söylediği programın açılışı konuşmasını yapan HÜDA PAR Kayseri İl Başkanı Mehmet Çalhan, Allah’ın (cc) tüm insanlığı Hz. Adem ve Havva’dan yarattığını, onun da topraktan olduğunu belirterek, hepsinin aynı özden yaratılan insanı bir birinden üstün kılan yegane unsurun takva olduğunu söyledi.
Müslümanların Allah’a olan imanlarının, gereğini yapmasını gerektirdiğini belirten Çalhan, “Bu gerekliliğin en önemli hususlarından biri de iman ettiğimiz değerler çerçevesinde yaşamaktır” dedi.
“Fetih önce yüreklerde gerçekleşir”
Günün anlam ve önemine binaen programda bir konuşma yapan Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmed Göktaş, Müslümanların 1699- 1700 yılından bu yana fethin ne anlama geldiğini unuttuğunu ve fethi ancak kitaplardan okuduğunu belirterek, “Yarabbi! Ölmeden önce bize Kudüs’ümüzü şu dünya gözüyle fethini bize göster.” temennisinde bulundu.
“Bir insan dışarı çıkıp fetihlerde bulunacaksa önce evini halletmeli”
Fethin öncelikle yüreklerde gerçekleşmesi gerektiği söyleyen Göktaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir insan dışarı çıkıp fetihlerde bulunacaksa önce evini halletmeli. Evinde hiçbir problem bırakmadan çıkmalı, gözü arkada kalmamalıdır. Hz. Peygamber fethe çıkarken, ‘Medine’m aç mı? Bir birine kırgın mı? Kavga var mı? Aralarında bir mesele var mı? Burada bir şeyler dağıtırken adil verdim mi, ben gidince bir problem olur mu?…. Tüm bu sorulardan emin olarak gidiyor, gözü arkada kalmıyordu. Mekkelilerin gözünde bir köle olan, boynuna ip takılıp Mekke’de gezdirilen Bilal, hem orduda, hem de protokolde en ön sırada giriyordu Mekke’ye. Efendimiz, Mekke’ye girerken devesinin arkasında bir “kölenin” oğlu olan Usame bin Zeyd vardı ve tevazu ile giriyordu. Biz olsaydık… ‘Ey Mekkeliler! Neredesiniz? Hani ben secdeye yatınca üzerime deve leşini koyuyordunuz ya, neredesiniz! Ben geldim’ der, farklı hesaplar içine girerdik.” dedi.
“Sudi Arabistan’ın zindanlarındaki Müslümanları sayısı israilin zindanlarından çok”
İslam dünyasında bugün fetihlerin yaşanmıyor olması ve Müslümanların fetihten yana nasipsiz kalmasının sebebinin zayıf olduğu veya silahları az olduğu için değil, İslam ülkelerinin yöneticilerinin eliyle Müslümanların fitneye düçar edilmeleri ve bitmen bilmeyen zulümler olduğunu belirten Göktaş, “İçeri kan ağlıyor, İslam dünyasının büyük bir bölümünde cezaevleri dindar insanlarla doludur. Sudi Arabistan’ın zindanlarındaki Müslümanları sayısı israilin zindanlarından çok. Suriye’nin, Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Kuveyt’in, Bahreyn’in zindanları Müslüman âlimlerle doludur. Onlar, orada beddua ettiği müddetçe bu ülkeler fethi ancak rüyasında görür.” ifadelerini kullandı.
“Fetih evini, adaletini, düzenini ayakta tutan kişilerin kârıdır”
Türkiye’nin hayırlı işler yapması ve dışarıda ‘Bende varım’ deyip bir şeyler yapabilmesi için öncelikle kendi içinde yaşanan zulümleri bitirmesi ve Müslümanlara reva görülen zulümleri sonlandırması gerektiğinin altını çizen Göktaş, ”Sadece Allah dediklerinden dolayı 28 Şubatın oyunlarına, fırıldaklarına, tuzaklarına düşürülen Müslümanlar zindanlarda inim inim inliyor. İdareciler onların, annelerinin, babalarının beddualarını aldığı müddetçe fetih yapamazlar. Fetih sadece ordularla yapılabilecek bir iş değildir. Fetih, unlarını eleyip eleğini asanların işidir. Evini, adaletini, düzenini ayakta tutan kişilerin kârıdır. Gönüller fethedildiği zaman, siz gelmeden onlar size gelin derler. Fetihlerin sürmesinde sadece güç, kılıç değil, İslam’ın merhameti ve adaleti de etkendir. Bizler fetih istiyorsak, arkada bıraktıklarımıza bakalım. Geride kimin ne durumda olduğunu bilmemiz lazım. Bir insan kendi içindekilerinin gönlünü fethetmeden, nasıl başkasının gönlünü fethedecektir.” şeklinde konuştu.
“Zamanımızda da böyle olur ama ben demokrasiye inanmıyorum”
Medine’de Asr-ı Saadet’in temelini atan İslam devletini Kuran Hz. Peygambere iman edenlerin sayısının bin 500 kişi olduğunu, buna mukabil Medine’nin nüfusunun ise 15 bin olduğunu belirten Göktaş, Müslümanların, toplumun yüzde 10’unu oluşturmasına rağmen büyük bir etkinliğinin olduğunu söyledi.
Göktaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Zamanımızda da böyle olur ama ben demokrasiye inanmıyorum. Bu, yüzde elli oranında oy alınması meselesi değildir. Eğer şu ülkede her on kişiden biri ciddi bir Müslüman olursa vallahi ülkenin rengi değişirdi. Biz, Medine’nin hayatını iyice öğrenelim. Mekke ve Kudüs kolaydır. Üç yüz senedir fetih yapmamışız ama ümit varım, kokusunu almaya başladım. Ordularımız gitmiyor olabilir ama dünyanın her tarafına yardım kuruluşlarımız gidiyor. İlla oralara tankla, uçakla, savaş aletleri ile gitmeye gerek yok. Eğer sırtımıza bir çuval un alıp Myanmar’a, dünyanın her tarafına gidebiliyorsak, müjdeler olsun bu bir fetihtir. Bunu arkası gelecektir.”
Mekke’nin fethinin idrak edildi miladi yılbaşında düzenlenen melanetlerden beri olduklarını belirten Göktaş, “Bu melanetlerde biz yokuz Allah’ım. Biz noelcilerden değiliz, demek için bugün bu etkinliği yapıyoruz.” dedi.
Program, Mehmed Göktaş’ın yapmış olduğu dua ile sona erdi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.