HÜDA PAR Neden Kazanamadı?
Zaman ve zeminin merhametsizliğine bir de insanların merhametsizliğini de eklemek lazım. 200 dolayındaki fiili saldırı, Düzüyle Paraleliyle devlet baskısı ve Provokasyon çabaları, Medyanın karalama kampanyaları, görmezden gelme çabaları, BDP ve AKP'nin fa
Aylardır süren seçim süreci nihayet sona ererken İktidar Partisi beklendiği gibi seçimden istediği sonucu alarak çıkmayı başardı. Yapılan değerlendirmelere bakınca her parti, kendini kazanmış ya da en azından kaybetmemiş, olarak lanse etmeye çalışıyor. Kimisi, oyumu arttırdım kimisi elimdeki belediyeleri kaptırmadım, derken kimi ise, yeni belediyeler kazandım, diyerekten kendini muzaffer ilan etmeye çalışıyor.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da Hür Dava Partisi diğerlerinden temeyyüz ediyor. Seçim sonuçlarına göre beklenenin çok altında oy almalarına rağmen Hür Dava yetkilileri, Allah Rızasını kazandık, diyerek kendilerini muzaffer olarak ifade ediyorlar. El-Hak bu doğrudur. En büyük kazanç, elbette Allah Azze ve Celle'nin rızasıdır.
Seçim sonuçlarına vakıf oldukça hırsımızdan ailece ağlarken şunları da düşünmeden edemedim doğrusu. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Bediüzzaman hazretlerinden aklımda kalanları hatırlamaya çalıştım. Gördüm ki Üstad Hazretleri, Muhakemat'ın başında bu konuya yani Hüda Par'ın bu seçimlerden maddi olarak mağlup ayrılmasına uygun olarak şunları söylemiş.
"Hak, neşvünema bulacaktır-eğer çendan toprakta gizlense... Ve taraftar ve mültezimleri muzaffer olacaklardır-eğer çendan zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar..."
Evet, Hüda Par'ın Üstad Hazretleri'nin de beyan ettiği gibi zamanın ve zeminin merhametsizliğine, gadrine uğradığı ortada. Güçlü iki partinin birbiriyle anlaşıp kol kola olduğu bir zamanda ortaya çıkıp ben de varım, demek bile büyük bir cesaret isterken Hür Dava Partisi kısa zamanda örgütlenmesini tamamlayarak seçimlere girmeyi hak etti. Bu başlı başına bir başarı örneğidir.
Zaman ve zeminin merhametsizliğine bir de insanların merhametsizliğini de eklemek lazım. 200 dolayındaki fiili saldırı, Düzüyle Paraleliyle devlet baskısı ve Provokasyon çabaları, Medyanın karalama kampanyaları, görmezden gelme çabaları, BDP ve AKP'nin farklı telden gelen iftira ve siyasi linç iştahları, gizli aşikâr dinlemeler, amansız takipler, sandık hileleri ve daha onlarca tezgâh.
Tüm bu merhametsizliklerin yanında siyasette ve seçim çalışmasında yeni olmanın getirdiği dezavantajlar bir araya gelince, sonuç beklentileri karşılamadı. Bölgede yüzde 50'ler bandında var olan iki parti arasından sıyrılmak elbette o kadar kolay olmayacaktı. Bir yılda sıfırdan 50'ye ulaşmak belki de bir ütopya idi.
Fakat her şeye rağmen sonucun da bu kadar düşük seviyede kalmaması gerekiyordu. Son baktığımda alınan toplam oyların miktarı 90.217 olarak görünüyordu. Bu oy sayısı yapılan çalışma ve seçim öncesi Parti Yetkililerinin açıklamalarıyla karşılaştırıldığında gerçekten de çok az kalıyor. Bu durum şu ikisinden birine mi işaret ediyor acaba? Ya bu oyların tamamı Hüda Par'ın kendi camiasından gelen oylardır -ki bu durumda dışarıdan hiç oy almamış anlamına gelir. Ya da bu oylarda seçim çalışması sonucu Hür Dava Partisine oy vermeye karar veren vatandaşların da oyu vardır. O zaman da şu sonuç çıkar ki bu daha vahimdir, Hür Dava Partisi tabanından AKP'ye oy kaymaları olmuştur. Ben şahsen bu düşüncedeyim. Özellikle Batman ve D.Bakır genelinde alınan oy sayılarına bu açıdan tekrar bakmak lazım.
Malumunuz AKP seçim süreci boyunca, Hüda Par ne de olsa kazanamayacak ona vereceğiniz oylar BDP'ye gitmiş olacak veya Hüda Par son gün seçimden çekilerek bizi destekleyecek, şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Anlaşılan bu propaganda tutmuş gibi gözüküyor. Görüntülerle kayda geçirilmiş olan mitinglerdeki katılım oranlarına özellikle de Batman ve D.Bakır mitinglerine tekrardan bakmak lazım doğrusu. O kadar yoğun katılımın doğrudan doğruya sadece camia içinden gelen insanlar olduğunu hesaplasak bile oy sayısının mevcuttan daha fazla olması gerektiği sonucuna ulaşırız. Belki BDP'ye ve Fethullahçı yapıya duyulan tepkiden olsa gerek Hüda Par tabanı içerisinde kısmi de olsa AKP sempatisi kırılamamış anlaşılan. Zamanın merhametsizliği bu olsa gerek.
Tüm bunların yanında Hüda Par'ın kendi stratejik tercihleri dolayısıyla da seçimlerden istediğini alamadığını söyleyebiliriz sanırım. Hüda Par'ın her fırsatta Referansımız İslam'dır, demesi ve seçim çalışmalarını bu minvalde yürütmesi takdire şayandır. Ama gelin görün ki; yıllardan beridir diğer halklardan daha fazla dindar olduğu söylenen Kürtler şimdilik bu söylemi sahiplenmediler.
Bölge ve Siyaset gerçeklerine sadece İslami pencereden bakmak, Hüda Par'ın siyasi kimliğinin tanınması ve kabul görmesi açısından biraz sınırlı kaldı anlaşılan. Çünkü 12 yıllık AKP iktidarı ortalama bir dindar modeli oluşturarak bu ortalama dindarlığın temsiliyet hakkını da üzerine almayı başardı. Yeni kurulan bir partinin bunu aşması ise o kadar da kolay olmasa gerek.
Bu minvalden hareketle İslami ilkeleri öncelemek ve parti propagandacılarına, partiyi değil İslam'ı anlatın, demek hayatın birçok boyutunda doğru ve ideal olmakla beraber gerek bölgenin ve bölgedeki siyasi ortamın gerçekliği açısından gerekse de talip olunan makamlar açısından biraz yalnız kalmış gibi duruyor.
Çünkü Hüda Par seçime girdiği il ve ilçelerde Müftülük ya da uhrevi makamlar için yarışmadı. Aksine tamamen dünyevi olan ve halk tarafından hizmet ile çöp toplama ile su getirme ile kömür dağıtma ile eşdeğer görülen Belediye Başkanlıkları için yarışıldı. Doğrusu Kürdistan'da kimse, manevi kalkınmayı belediyenin asli görevi olarak, algılamaz diye düşünüyorum.
Öyle ki; Mitingler bir seçim mitinginden çok Kutlu Doğum Programları havasında gerçekleşince adaylar projelerini anlatmaya bile fırsat bulamadılar. Ama bölgedeki belediyeler, kimlik siyaseti yapanların elinden ancak o kimlik siyasetine belli ölçüde ortak olmakla ve halkı onlara hizmet edeceğine dair projelerin varlığına inandırmakla alınabilirdi.
Hür davalı adayların, basına yansıdığı kadarıyla il ve ilçeler için çok güzel projeleri ve yatırım hedefleri vardı. Ama bu güzel projeler ya mitinglerde yeterince ifade edilemedi ya da tekbirler arasında kaybolup gitti.
Mitinglerin, Kutlu Doğum havasında icra edilmesi ister istemez kullanılan dile de yansıdı. Hatipler birer adaydan çok birer vaiz gibi konuşunca ve zaman zaman da seçimlerle alakadar olmayan durumlar gündeme taşınınca bu durum taban dışındaki insanlar için cazibe kaybına sebep oldu. Kutlu doğum etkinliklerine ilahi ve vaaz dinlemek için, salâvat ve tekbir getirmek için giden insanlar, siyasi parti mitinglerine ise vaat dinlemek, proje dinlemek, iş aş hedeflerini duymak için gider. Hür Dava mitinglerinin Kutlu Doğum Programları gibi geçmesi, tekbirlerin, salâvatların yükseltilmesi olayın siyasi havasının kaybolmasına ve Hür Davalılara siyasi adaylar olarak bakılmamısına sebep olmuş olabilir.
Mitinglerde ve propaganda çalışmalarında diğer partilere özellikle de iktidar partisine daha fazla yüklenilmesinin de getirileri olabilirdi. Bu konuda özellikle iktidar partisine, bölgenin ve gündemin uygunluğuna göre yüklenmek politik olarak yanlışlıklarını anlatmak lazımdı doğrusu. Çünkü millet aynı söylemleri duyduğu iki partiden elbette ki daha güçlü olanını tercih edecektir.
En önemli sorunlardan biri ise bana göre seçim çalışmaları bölge gerçeklerine daha uygun sürdürülebilecekken bölge gündeminin ıskalanması oldu. Örneğin, seçim döneminde bir Newroz yaşandı. İslami değildir diye o Newroz'a sırtını dönmek yerine milyonlarca Kürt için önem arz eden bu gün için en azından bir kutlama mesajı yayınlanabilirdi. Parti bu fırsatı kaçırmamalıydı. Newroz'un kadim bir gelenek olduğu ortada. Sadece Kürtler değil Müslüman olsun olmasın birçok halk Newroz'a önem atfederek bu günü kutlamaktadır. Kürtler ise kadim efsane gereği Newroz'u en canlı kutlayan topluluk olarak görünmektedir. Kürtleşmiş olan bu kutlamaları neden İslamileştirerek sahiplenmiyoruz ki? Madem Newroz baharın gelişini müjdelemek adına yapılan ulusal bir tören ise Hüda Par'da bunu tam da bu seçim döneminde kendi ölçüleri içerisinde kutlayabilir ve özellikle de Kürt Halkı'nın Newroz'unu tebrik eden bir açıklama yayınlayabilirdi. Her halde Kıyamet kopmazdı.
Mısır'da 529 Müslüman için verilen idam kararına tepki göstermek her Müslüman'ın üzerine düşen bir farzdır. Ama bunun yeri Ergani'de düzenlenen yerel seçim mitingi olmamalıdır. Hüda Par'ın kendi tabanı dışında oraya gelenlerin belki de hiçbirinin bu karardan haberi bile yoktur. Kürdistan'da seçim mitinginde Roboski varken Mısır'ın öncelenmesi rakip siyasilere malzeme vermekten başka bir şey değildir. Bu seçimde Kürdistani değerlerin daha fazla işlenmesi, Kürt Halkı'nın sorunlarının daha yoğun bir şekilde dillendirilmesi daha fazla kabul için bir araç olabilirdi.
Eminim ki bu tür değerlendirmeleri hep camia dışından insanlar yaptığı için bu yazdıklarım dolayısıyla kızanlar tepki gösterenler de olacaktır. Ama bu iletişim zamanında fikir sahiplerinin fikirlerini iyi niyet ekseninde ifade etmelerinin faydası olacaktır, diye düşünüyorum.
Hür Dava ile ilgili defalarca yazılar, şiirler yazan bir Hür Davalı olarak, Hür Davanın her ne kadar şu anda zamanın ve zeminin merhametsizliğine uğrasa da gelecekte muzaffer olacağına inanmaktayım.
Zafer için yeni açılımların, gerekirse ortak çalışmaların ve ittifakların gerektiğini düşünüyorum. Bütün İslami ve Kürdistani oluşumlarla birlikte çalışma arayışları pratiğe dökülebilir.
Rabbim Hür Dava Partisine gelecekte Muvaffakiyetler nasip eylesin. Yazımı 21 Mart 2013 Tarihinde yazdığım Hüda Par'ın Güneşi isimli makaleden bir alıntıyla sonlandırırken bu seçim çalışmasında emeği geçenlerin tamamından Rabbimin Razı olmasını dilerim.
"Bediüzzaman’ın şahsı manevisi hükmündeki Risale-i Nur’un mücessem şekli olan Hüda Par; doğudan batıya kuzeyden güneye tüm ülkeye doğan bir Şems-i Hürriyet, Ülke afakına tulu’ eden bir hevi, bir umut olacaktır inşallah."
Selam ve Dua ile…
(Zülküf Er/Hürseda Haber)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.