İlahiyat Dekanları Diyarbakır'da Buluştu
"Türkiye'de Sosyal Barışın Tesisinde Din Eğitim ve Öğretiminin Yeri ve İlahiyat Fakültelerinin Rolü" konulu sempozyum ile "İlahiyat Fakülteleri Dekanlar Toplantısı" Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde başladı.
DİYARBAKIR - Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nin Kongre Merkezi'nde düzenlenen sempozyum ve İlahiyat Fakülteleri Dekanlar Toplantısı'na Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Yekta Saraç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan ve Türkiye'nin değişik ilindeki üniversitelerin ilahiyat fakültesi dekanı katıldı.
Kitle İletişim Araçları Ahlaki Çöküntüyü Tetikliyor
Açılış konuşmasını yapan Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkerim Ünalan, internet ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarının günümüzde dini ve ahlaki çöküntüyü tetikleyen faktörlerden olduğunu söyledi. Toplumun huzurunu sarsan cinayetlerin, intiharın, uyuşturucunun, içki ve kumarın sıradan fiiller haline geldiğine dikkat çeken Ünalan, bölgede yaşanan olaylardan dolayı kan ve gözyaşının birbirine karıştığını, çocukların yetim, kadınların da dul kaldığını söyledi.
Bölgedeki olayların her tarafa sıçradığını ve bundan etkilenmeyen ailenin hemen hemen olmadığını ifade eden Ünalan, bu olayların ağır bedeller ödettirdiğini söyledi. Bu olayın temelinde dini ve ahlaki eksikliğin olduğu kanaatinde olduğunu belirten Ünalan, bu sorunları çözecek en önemli faktörün dini ve ahlaki disiplin olduğunu ve bunu öğretecek olan eğitim ve öğretim kurumları ile diyanet teşkilatı olduğunu söyledi.
Diyarbakır Yanlış Tanıtıldı
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülkerim Ünalan'ın ardından kürsüye davet edilen Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Diyarbakır'ın yanlış tanıtıldığını ifade ederek yönetimi geldikleri günden beri yanlış imajı değiştirmek için çalıştıklarını söyledi. Rektör Saraç, Dicle Üniversitesinin Diyarbakır'a katkısı ile ilgili slayt eşliğinde sunum yaptı.
Bilgi Ucuzladı!
YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Yekta Saraç ise Üniversiteyi bilgi üreten bir fabrika halinde, bilgiyi de ticari bir meta halinde algılayan bir yüksek öğretim anlayışının günümüzde gittikçe yayıldığını söyledi. Bilginin önümüzde eskiye göre mukayese edilmeyecek oranda ulaşılabilir olduğunu belirten Saraç, bu nedenle bilginin ucuzladığını ifade etti. Bilimsel bilginin, günümüzde üniversitelerde değil, üniversitelerin dışında üniversitelerin desteğini almakla birlikte onların sonuçlarını tüketen dolaylı bir ilişki çerçevesinde farklı mekânlarda ve ortamlarda üretildiği bir dönemin yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Yekta Saraç, üniversitenin bulunmaması gereken bir yarışa sokulduğunu söyledi.
Prof. Dr. Yekta Saraç, "Bilginin aktarım nitelikleri öğrencileri artık tatmin etmemektedir. Bilinen malum bilginin normal bilim düzeyinde aktarıldığı mekânlar olarak üniversiteler, öğrencilerin hayatlarının belli bir süresinin, kabiliyet farklılıklarının gözardı ederek bilgiye olan açlıklarının bastırılması için harcanması konusunda bir aracı olmaktadır. Bu durum, bilginin ticarileşmesi yönündeki gidişatı daha da hızlandırmaktadır. Bu sürece, bir alternatif maalesef henüz oluşturulamamıştır"
20 Yıl Din Eğitimine Ter Verildi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, dünyada Türkiye kadar din eğitimini tartışan çok nadir ülkelerin olduğunu ifade ederek tüm dünyaya ihraç edebilecek bir zenginliğe sahip olunduğunu söyledi. Görmez, Cumhuriyetin başında en önemli tartışma konularından bir tanesinin hep din eğitimi olduğunu belirtti. 30'lu yıllara gelindiğinde dünyada küresel ölçekte din ile ilgili olumsuz gelişmelerin ülkemizde de zihinleri daha çok bu konularda vehimlere, korkulara, endişelere sevk ettiğini belirten Başkan Görmez, o dönemde tek ilahiyat fakültesi olan Darül Fünun İlahiyat Fakültesi'nin o yıllarda kapatıldığını söyledi. Başkan Görmez, "Biz ülke olarak din eğitimi olmadan da yolumuza devam edebilir miyiz diye acı gerçeği bizzat yaşamış bir millet olmuşuz. 20 yıl din eğitimine yer vermeden yolumuza devam etmişiz, ancak 45'li yıllara gelindiğinde millet olarak din eğitimi olmadan yolumuza devam edemeyeceğimizi kabul etmişiz. O zamanın Diyanet İşleri Başkanı, köylerde cenaze kaldıracak adam bulamadıklarını ve cenazelerin günlerce yerde kaldığını söylüyordu. 1949 yılında Ankara Üniversitesi'nde bir ilahiyat fakültesi kuruldu, ben de orada 20 yıl görev yaptım. Fakültede çok tartışmalar oldu, ancak bir tartışmayı yüreğimi yaralamıştır. Tefsir, hadis ve fıkıh gibi ilimler ilk defa öğretilecek ama bu kelimeleri kullanmaktan içtinap eden bir konumda olmuşuz. " diye konuştu.
Bilgi Havuzu Hiçbir Zaman İlahiyatsız Düşünülmemiştir
Dünya tarihinde üniversitelerin, farklı branşlardan bilgilerin aktığı bir bilgi havuzundan ibaret olduğunu kaydeden Görmez, "Camia dediğimiz şey odur zaten. Fakültelerde bilgiler üretilecek o fakültelerden bilgiler aynı havuza akacak, felsefe matematik ile buluşacak, kimya tıp ile buluşacak, ilahiyat hepsi ile buluşacak dolayısıyla bütün bilim tarihinde insanlığın bilim tarihinde, üniversite tarihinde bu bilgi havuzu hiçbir zaman ilahiyatsız düşünülmemiştir. Ancak modern zamanlarda bu denenmiştir. Acaba bu ortak bilgi havuzu ilahiyat bilgisi olmadan da olabilir mi denmiştir. Ama olmamıştır, olamaz da." dedi.
Mezhep Kavgaların Sebebi Cehalettir
Küresel ölçekte, İslam dininin içinden geçtiği süreçlerin bulunduğunun belirten Görmez, batıda İslam dininin, bir korku dinine dönüştüğünü söyledi. İslamafobia görüşünün her tarafı kasıp kavurduğunu, hatta İslamafobia'nın batıdan doğuya ihraç edildiğini açıklayan Görmez, "Buna hikmetle karşılık verecek çok yüksek bir din eğitimine ihtiyaç var. İslam dünyası, aynı şekilde küçük mensubiyetlerini kimliğe dönüştürerek büyük mensubiyetinin önüne geçirmenin zararlarını yaşıyor" diyerek, mezhep kavgalarının yaşandığını ve tüm bunların sebebinin cehalet olduğunu ifade etti.
Konuşmaların ardında Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, konuklara katılımlarından dolayı teşekkür ederek gümüş işlemeli bir tablo takdim etti. Dört bildiri içerecek olan sempozyum 2 gün sürecek.
Açılış konuşmalarının ardından, Prof. Dr. Raşit Küçük'ün başkanlığını yürüttüğü ilk oturumda Prof. Dr. Ali Erbaş, Prof. Dr. İrfan Aycan, Prof. Dr. Yavuz Ünal ve Prof. Dr. Yasin Aktan "Türkiye'de Sosyal barışın Tesisinde Din Eğitim ve Öğretiminin Yeri ve ilahiyat Fakültelerinin Rolü" konusunda fikirlerini beyan ettiler. (M. Salih Keskin - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.