Abdullah KAVAN
İlk 28 Şubat ve son 28 Şubat
Son 28 Şubat üzerinden iki gün geçti. O günleri eleştiren yüzlerce yazı kaleme alındı. İlk 28 Şubat’ın ikinci gününde ise tam tersi bir tabloyla yüzlerce destek yazısı yazılmıştı. Aradan bin yıl değil ama 22 yıl geçmiş… Dile kolay, darbe faillerinin isimlerinin yakın tarihimize kara bir leke olarak geçtiği o darbenin üzerinden tam 22 sene geçmiş. Fakat o karanlık zihniyetin bıraktığı haksızlıklar hala temizlenmiş değil. Özellikle kumpaslarla ceza alanların hala cezaevlerinde olması ne garip değil mi?
Aslında bu şahısların hala cezaevlerinde olmasının nedeni; zihinsel işgalin neticelerinden sıyrılmamanın neticesidir. Zira toplum olarak 28 Şubat post modern darbesinin zihinsel işgalinden kurtulmuş olsaydık, yusufiler de dışarıda olmuş olacaktı. Peki, 28 Şubat, niçin zihinlerimizde diğer darbelerden çok daha derin bir iz bıraktı? Bu toplumda; 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, 27 Nisan’da zihinlere tesir edemeyen darbeler ne oldu da 28 Şubat’ta bu kadar etkiledi?... Bunun ana nedeni; diğer darbeler fiili iken, 28 Şubat’taki saldırı ise diğerleri gibi fiilî değil, zihnî bir saldırıydı. İslâmî kimliğimiz aşındırılmaya çalışıldı. Ruh köklerimiz koparılmaya çalışıldı. Post modern darbeyle manevi değerlerimiz olan kültür, eğitim biçimimiz ve sivil toplum konusunda resmen işgal edilmeye çalışıldı.
O karanlık günler üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen hâlâ zihinsel işgalin somut sonuçları olan 28 Şubatçıların mağdur ettikleri yusufilerin hala cezaevlerinde olmasıdır. Zikrettiğimiz zihniyetin zulümleri halen devam ediyor. Yani, “28 Şubat bin yıl sürecek” diyenlerin yaptıkları hala temizlenmemiştir. AK Parti iktidarıyla birlikte “vesayetçi zihniyet”le mücadele konusunda siyaset ve ticaret alanında önemli adımlar atıldı. Ancak diğer “iktidar alanları” azgın azınlığın insafına terk edildi ve hala kümelenmiş durumdalar.
Şunu net olarak söyleyelim: Şu an bürokraside kümelenmiş 28 Şubatçılar, toplum olarak ortadan kaldırmaya çalıştıkları İslâmî kimliğimize ne kadar sahiplik ettiğimizin de ayinesidir… Bu güruhun o dönemde kumpaslarla cezaevlerine atılan kişilerle ilgisi yok mu? Eğer kimliğimizi koruma konusunda kararlılık gösterseydi, iktidarın ilk işi, bu kişilerin bir şekilde iade-i itibarlarıyla birlikte cezaevlerinden çıkarılmaları olacaktı…
Siyasi manevraların hat safhada olduğu bu zaman diliminde şöyle bir bakın etrafınıza; 28 Şubatçıların yapmış olduğu zulümlerin düzeltilmesi için kimler iktidara baskı kurma peşindedir. İktidar nimetinden faydalanmak isteyenlerin derdi kendi konum ve makamlarıdır. Sekülerleşme rüzgârına kapılmış ve bu rüzgârla adeta yönlerini şaşırmış haldeler…
Sonuç olarak; ne kadar yüzümüzü çevirip görmezden gelmeye çalışsak da 22 yıl geçmesine rağmen 28 Şubat bitmedi, halen devam ediyor. Ve bizler zihnen bu 28 Şubatçıların etkisinden kurtulmuş değiliz. Ne zamanki o dönemde kumpaslarla yakalanan Müslümanlar cezaevlerinden çıkar o vakit bu zihinsel işgalden kurtulduğumuzu söyleyebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.