İran-Irak sınırındaki deprem Türkiye’yi etkiler mi?
Irak-İran sınırında meydana gelen depremin, şu anki aşamada Türkiye'ye bir etkisinin görülmediğini belirten Yrd. Doç. Dr. M. Şefik İmamoğlu, ancak Türkiye'nin deprem kuşağında olması nedeniyle her zaman bir depremin beklendiğini ifade etti.
Deprem üzerine araştırmalarda bulunan Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. M. Şefik İmamoğlu, Irak Kürdistanı'nda Halepçe’nin 32 kilometre güneybatısında dün 21.18'de meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki depremi İLKHA muhabirine değerlendirdi.
Depremin Bitlis-Zagros Bindirme Kuşağı üzerinde meydana geldiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, bu kuşağın Kahramanmaraş’a kadar devam ettiğini söyledi.
Erzincan’da 1939 yılında meydana gelen depremin ardından birkaç yıl batıya doğru bir deprem devamlılığın olduğunu hatırlatan İmamoğlu, Irak-İran sınırında meydana gelen depremin Türkiye’ye etkisinin bu aşamada görülmediğinin altını çizdi.
Depremin meydana geldiği Bitlis-Zagros Bindirme Kuşağının Zagros Dağlarının eteklerinde başladığını dile getiren İmamoğlu, bu fay hattının 'bindirme karakterli' olduğuna dikkat çekti.
İmamoğlu, "Avrasya kesimi, Arabistan plakasının üzerinde bindirmiş şeklinde görebiliyoruz. Buradakiler ve kuzey doğudan, güney batının üzerine bindirme şeklinde biz bunu görüyoruz. Bu sadece tek bir itilme şeklinde değildir, geniş bir alan içinde bir kuşak halinde bunu görüyoruz. Yani bu kuşağın içinde burada hemen o bindirme hattın ön tarafında da bu sefer kıvrım kuşağı vardır. O kıvrım kuşağı petrol açısından da son derece önemli olan yerlerden bir tanesidir. Bu deprem bu bindirme hattı üzerinde Zagros dağlarının eteklerinde olan bir kesimde meydana gelmiş." dedi.
"Arabistan deprem plakası sürekli kuzey doğuya doğru ve kuzeye doğru hareket ediyor"
Kızıldeniz’de meydana gelen açılma çatlağı nedeniyle kuzey doğuya doğru bir kayma olduğunu söyleyen İmamoğlu, "Bu bindirme hattı bizim Güneydoğu Anadolu bölgemizin kuzey sınırını takip edecek şekilde ta Kahramanmaraş’a kadar devam eden bir bindirme hattıdır. Aynı kuşak üzerinde meydana geldiği için bu açılma çatlağına bağlı olarak, daha doğrusu Kızıldeniz açılma çatlağına bağlı olarak Arabistan deprem plakası sürekli kuzey doğuya doğru ve kuzeye doğru hareket ediyor. Bu hareket hiç durmadan devam ettiği için de bu aralarda tekrar belli bir şekildeki bindirmeler şekline kendini gösteriyor. Belli bir tarafı alttan yitiliyor, bir tarafta enerji boşaldıktan sonra o enerjinin, bindirme hattının yan taraflarında tekrar enerji birikmeye başlıyor. Burada biraz daha depremin meydana geldiği yerden daha güneye doğru belli enerji birikmesini göreceğiz ileriki dönemlerde. Bir de Türkiye’de Hakkâri tarafına doğru ve Hakkâri’nin oradan sonra Lice’ye doğru gelen bindirme kuşağı ta Kahramanmaraş’a kadar giden bir hat boyunca bu sürekli enerji biriktirir." ifadelerini kullandı.
Irak-İran sınırında meydana gelen depremin Türkiye’ye etkisinin bu aşamada görülmediğini dile getiren İmamoğlu, "Mesela bir Erzincan Depremi olmuştu ve orası yanal atımlı bir fay hattı üzerindeydi. Orada 1939 depreminden sonra birkaç yıl arayla ta batıya kadar, körfeze kadar devam eden devamlılık oldu, burada öyle bir devamlılık görünmüyor. Burada o hareketi engelleyen belli noktalar nerde olursa orada depremler olur. Daha önceki dönemlerde Lice’de ve Kulp’ta deprem olmuştu. Pervari kuzeyinde de deprem olmuştu. Tarihi depremlere baktığımızda, Hakkâri depremleri var. Hakkâri’de deprem olmuştu ve ondan sonra Bitlis-Zagros üzerine geldiğimiz zaman da son yüzyıl içinde çok büyük depremlerin olduğunu görüyoruz. Direk tetikler mi? Şu anda öyle bir şey söyleyemiyoruz ama etki devam eder mi? Devam ediyor. Çünkü biz burada aynı şekilde her zaman deprem bekliyoruz." şeklinde değerlendirmede bulundu.
Her depremden sonra ana şokun bir derece altına kadar artçı sarsıntıların olabileceğini ifade eden İmamoğlu, depremin meydana geldiği bölgede bir yıla kadar 6,- 6,3-6.5 şiddetlerinde artçı sarsıntıların olabileceğini söyledi.
Afet bilincine dikkat çeken İmamoğlu, söz konusu durumları göz önünde alınması gereken önlemlerin altını çizdi.
"Afet bilinci olursa depremler bir doğa olayı olarak gelir geçer"
Türkiye’de her gün depremlerin olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz hep söylüyoruz ‘afet bilinci’ diye. Bizim, önce afetin ne kadar uzağındayız, onu bilmemiz gerekir. Yani bir depremden uzak bir yerde miyiz? Hayır. Her gün, her dakika Türkiye’de depremler oluyor. Bazılarını biz hissetmiyoruz, bazılarını da çok duyarlı olanlar hissedebiliyor ama aletler bütün hepsini hissediyor. Türkiye’nin ciddi bir deprem bölgesi üzerinde yer aldığını bilincinde olursak, ona karşı ne tür önlemler alabileceğimizi de çok iyi biliriz. Buna karşı önlemleri alırsak hiçbir şekilde depremden korkmamamız lazım. Çünkü deprem sonuçta bir doğa olayıdır ve açık alanda olursanız 9 şiddetinde deprem dahi olursa size hiçbir zarar veremez ama bir kapalı alanda olursanız zarar görebilirsiniz. Eğer binamızı depreme dayanıklı olarak yaparsak, zeminine uygun olarak gerekli demiri, çimentoyu sağlamlığını ona göre yaparsak hiçbir zaman depremden korkmamamız lazım. Buradaki depremler bir Uzakdoğu’daki depremler gibi değildir. Oradaki depremler bindirme karakterliğindedir. Fakat orada ciddi bir şekilde tsunamilere neden olabiliyor. Mesela bu Japonya’daki Kobe Depreminde tsunami her tarafı mahvetti. Ege Denizi tarafından ufak tefek tsunamiler oluyor ama çok büyük değil. Dolayısıyla eğer doğru dürüst depreme dayanıklı yapı yaparsak, o bilinci de topluma iyice kazandırırsak, deprem anında nelere dikkat etmemiz lazım, sonrasında nelere dikkat etmemiz lazım onları da bilirsek depremler bir doğa olayı olarak gelir geçer. Hiçbir sıkıntı yaratmaz bize."
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.