“İslami STK’lara kumpas halen görmezden geliniyor”

“İslami STK’lara kumpas halen görmezden geliniyor”

​Yargıtay aşamasına gelinen Adana Umut Der Davası’ndaki kumpaslara dikkat çeken hukukçular, bu davanın mutlaka yargılananların lehine bozulması gerektiğini söyledi.

Adana’da İslami STK üyesi 24 kişiye verilen hapis cezalarının kurulan kumpasların sonucu olduğunu vurgulayan dava avukatlarından Halis Yetkiner, Yargıtay aşamasına gelinen Adana Umut Der Davası’nın mutlaka yargılananların lehine bozulması gerektiğini söyledi.

Adana’nın geçmişte bazı savcı, polis ve hâkimlerce kumpas merkezine dönüştürülerek İslami STK’lar ile dindar insanların haksız yere cezalandırıldığı bir yer olduğunu ifade eden Avukat Yetkiner, buna rağmen halen mağduriyetlerin giderilmemiş olmasını ise talihsizlik olarak değerlendirdi. Hükümetin Adana’daki hukuksuzluğu bir an önce görerek mutlaka adım atması gerektiğini ifade eden Yetkiner, konuyla ilgili İlke Haber Ajansı’na  (İLKHA) konuştu.

“Adana’da yuvalanmış bir kumpas örgütü vardı”

Adana’da İslami STK’lar ile dindar şahsiyetlere yönelik geçmişte yaşanmış komplo ve kumpaslara dikkat çeken Avukat Yetkiner, bunun adeta bir çete faaliyeti içerisinde olan bir kısım savcı, polis ve hâkim tarafından gerçekleştirildiğini savundu. Yetkiner, “Adana’da yuvalanmış bir kumpas örgütü İslami STK ve dindarlara göz açtırmamak için, nefes aldırmamak için elinden geleni yapıyordu. Buna örnek vermek gerekirse; kurulduğu günden bu yana fakir ailelere gıda ve benzeri yardımlarda bulunan Adana Umut Der’e farklı zamanlarda başkanlık yapmış 3 kişiye terör örgütü üyeliğinden cezalar verildi. Birinci kez mahkûm edildiler olmadı, ikinci kez o da olmadı, üçüncü kez hapis cezasına çarptırıldılar.” dedi.

“Fakirlere yardım dağıttıkları için yargılandılar”

Adana Umut Der Başkanı Abidin Serin, Başkan Yardımcısı Cevdet Dizlek ile STK üyesi birçok kişinin de aralarında bulunduğu 24 kişiye toplamda 115 yıl hapis cezası verilen dosyadaki hukuksuzlara değinen Yetkiner, “Bu insanların dosyasını incelediğimiz zaman bakıyoruz; cebir yok, şiddet yok, silah yok, bıçak yok. Peki ne var? Sadece bir dernek kurmuşlar, fakirlere yardım dağıtmışlar, Kurban Bayramı’nda et dağıtmışlar. Ama bu insanlara diyorlar ki; ‘ne yaparsanız bizim nazarımızda sizler suçlusunuz, terör örgütü mensubusunuz.’ Bu düpedüz zulümdür ve bu zulüm halen devam ediyor. Size komik gelebilir ama halen insanlar aynı arabanın içerisinde bulunmaktan, futbol turnuvası ve piknik düzenlemekten veyahut bir bakkaldan aynı cinsten 20 tane pil almaktan dolayı terörist diye yargılanıyor. Bu söylediklerim iddianamelerde ve ceza kararlarında aynen yazmakta. Bunların dosya numaralarını dileyen yetkililere çok rahatlıkla verebiliriz. Buyursunlar alsınlar, incelesinler, kendileri de görsünler.” diye konuştu.

“Yargıtay’da İslami STK’lara karşı işleyen bir düzen var”

Geçmişte İslami STK üyeleri ve dindar şahsiyetlere verilen haksız cezaların Yargıtay tarafından dosyaya bakılma ihtiyacı bile duyulmadan onandığına işaret eden Avukat Yetkiner, Yargıtay’la ilgili şunları söyledi:

“İslami STK ve şahsiyetlere yönelik ceza dosyaları daha önceden, özel olarak eğitilmiş ve görevlendirilmiş hakimlerin bulunduğu Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesine gidiyordu. Bu 9’uncu Dairenin görevi şuydu; eğer bu dosyalara bakan özel bir Yargıtay Dairesi olmazsa değişik Yargıtay Dairelerine gider, oralardan da İslami STK ve şahsiyetler lehine olabilecek, berat ve cezaları bozma şekline verilecek ve onlarca istenmeyen kararlar çıkabilir. Örneğin; adil ve dürüst yargılama yapan bir Yargıtay Dairesi, ‘Bu dosyadakiler suç değildir, bunlar terör eylemi çerçevesinde değerlendirilemez’ şeklinde karar verebilir. Bunu engellemek için özel yetkili bir Daire kurulmuştu. Bu Dairenin görevi, gelen mahkumiyet kararlarını otomatik olarak onaylamak, beraat kararı verilmişse bunları da derhal bozup yerine bir talimatla ‘Mahkum etmek gerekirken neden beraat verdin? Üyelikten ceza vermen gerekirken niye propagandadan verdin?’ Hemen yerine gönderir ve burada gereken yapılır çünkü Yargıtay’ın bozma ilamları onlar için talimattı!”

“HSYK düzenlemeleriyle hiçbir şey değişmedi, aynı mantık devam ediyor”

HSYK’daki bazı değişikliklerden sonra Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesinden bu yetkilerin alındığını ve üyelerinin de dağıtıldığını ancak İslami STK ve şahsiyetlere yönelik ceza dosyalarına yönelik geçmişteki muamelenin devam ettiğini ifade eden Yetkiner, “İnsanlar 9’uncu Dairenin dağıtılmasının ardından tam da rahat nefes almayı düşünürken, daha adil, tarafsız ve vicdani bir yargılama yapılacak diye ümit edip sevinirken bir de baktık ki eski tas, eski hamam! Değişen hiçbir şey yok. Güçlüyseniz, medya gücü, siyasi gücünüz varsa isterse on defa idamla yargılanmış olun, bu kararlar bozuluyor, beraat kararları çıkıyor. Ama arkanızda medya gücü, siyasi güç yoksa, güçlü değilseniz, hele hele bir de Müslüman kimliğinizle biliniyorsanız yapacak bir şey kalmıyor.” dedi.

“İslami camialara yönelik kumpaslar da görülsün”

Hükümetin, son dönemde ortaya çıkan kumpas iddialarıyla ilgili yaptığı düzenlemelere de değinen Avukat Yetkiner, “Bu çerçevede yargılanmış ve ceza almış davalar yeniden görüldü. Yargılamalar, soruşturmalar tersine çevrildi. İnsanların mağduriyetleri giderildi. Cezaevlerinden salıverildiler, beraat ettirildiler ve bunlara kumpas soruşturmalarını yapanlar şimdi yargılanıyor. Ama İslami camialar ve dindarlara kumpas hazırlayanlar, tezgâh düzenleyenler halen ellerini kollarını sallayarak geziyor. Ve halen bu mahkûm edilen insanlar, bu zulüm altında inletiliyor. Halen bu davalar devam ediyor. Şu anda bile ortam bu kadar rahatlamışken, müebbet hapis cezaları alanlar beraat ettirilirken ve onlara bu soruşturmaları açanlar cezalandırılırken dindarlar ayrı bir kategori mi sayılıyor bunu anlamak mümkün değil. ‘Her kes için hak-hukuk var, ama bunlar için yok!’ mu deniliyor. Böyle çifte standartlı bir hukuk söz konusu. Bu adaletsizlik mutlaka giderilmeli.” şeklinde konuştu.

“Hükümet gerekli adımları bir an önce atmalıdır”

Yaşanan mağduriyetlerin en büyük nedeninin terör tanımının net olarak yapılmamasından ve bunun art niyetli kişilerce kolaylıkla kullanılmasından kaynaklandığının altını çizen Yetkiner, bu konudaki düzenlemenin ise kendi ellerini hukuki açıdan bağlamaması için bilinçli yapılmadığını savundu. Mahkemelerce İslami camialar, STK’lar ve dindarlara verilen cezaların çoğunun bu husus sebebiyle ortaya çıktığını ifade eden Yetkiner, “Bizim hükümetten beklentimiz, yargının bu zulmünü mutlaka engellemelidir. Geçmişte yaşanmış mağduriyetler için de gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır ”şeklinde konuştu. (Ayhan Kaya- İLKHA)



HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.