İsrail, Şanlıurfa'da da Yargılanıyor
İstanbul Çağlayan Adliyesinde başlayan ve bir hafta önce ilk duruşması yapılan Mavi Marmara davası kapsamında Şanlıurfa İHH Başkanı Behçet Atila ve Cuma Aytış, bugün müşteki sıfatıyla Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesine ifade verdiler.
ŞANLIURFA-Mavi Marmara yolcularından ve Şanlıurfa İHH Başkanı Behçet Atila ve Cuma Aytış bugün saat 11.00 sularında Şanlıurfa Adliyesine gelerek ifadelerini yazılı ve sözlü olarak 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mustafa Hakan Ünal'a verdiler.
İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atilla verdiği ifadede ,Mavi Marmara gemisine, yaklaşık 6 yıldan beridir İsrail ambargosu altında inim inim inleyen kardeş Filistin-Gazze halkına gıda, tıbbi yardım, oyuncak, çocuk maması, inşaat malzemeleri vb. insani yardım malzemelerini ulaştırmak ve bu mazlum halkın yanında olduklarını göstermek için bindiklerini kaydetti. Bir insan, bir baba ve bir eş olarak Gazze'de zor durumda olan kardeşlerine sadece yaşamlarını sürdürebilmeleri ve en doğal hakları olan insani yardımları götürmek için bindikleri gemide çeşitli ülkelerden katılan siyasetçiler, yazarlar, gazeteciler ve aktivistlerin olduğunu ifade eden Atilla, "Gemimiz uluslararası sularda yol almaya devam ederken İsrail deniz donanmasına ait hücum botlar ve uçaklar 30.05.2010 gecesi saat 21'den itibaren gemimizi(Mavi Marmara'yı) ve filodaki diğer gemileri taciz etmeye başladılar. 31.05.2010'da sabah saat 04:15 civarında gemilerimiz yaklaşık olarak 75-77 mil İsrail kara sularına uzakta iken İsrail Deniz donanmasına ait gemiler hızla gemimize yaklaştı. 40 civarı hücumbot(Zodyak) ve 4-5 helikopterle etrafımızı saran İsrail askerleri hiçbir ikaz ve uyarı yapmadan helikopterlerden ve hücumbotlardan ağır ateşli silahlarla gemide bulunanların üzerine gerçek mermilerle ateş açtılar. Bir taraftan da helikopterden başımıza sis, gaz ve ses bombaları yağdırmaya başladılar." dedi.
Atila ifadesine şöyle devam etti: "Bizler sivil ve silahsız olduğumuzu, aramızda çocuk, kadın ve yaşlıların olduğunu amacımızın sadece insani yardım olduğunu söylememize rağmen ateş açmaya devam ettiler. O esnada çok sayıda arkadaşımız vuruldu. 9 kardeşimiz şehid 54 kardeşimizde yaralandı. İsrail komandoları helikopterlerden peş peşe halatlarla bulunduğum üst güverteye indi. Gaz ve sis bombalarıyla bizi etkisiz hale getirdikten sonra birkaç komando ellerimi kelepçeleyip güverteye yüzükoyun yatırdılar. Güvertenin ıslaklığına helikopter pervanelerinin rüzgarıyla birleşince dondurucu soğuk kaçınılmaz oldu. Bu durum saatlerce sürünce donma tehlikesi geçirdim. Komandolar üzerimdeki can yeleğimi yırtıp cebimdeki kimliğimi, paramı ve özel eşyalarımı aldıktan sonra ellerim arkada kelepçeli halde iki komando yaklaşık dört saat boyunca botlarla sırtıma basılı halde beklediler. Arada bir de beni yerde tekmelediler. Botlar ve dipçiklerle durmadan kafama ve karnıma vurdular. Yaralıların da elleri kelepçelenmiş ve güverteye yüzükoyun yatırılmışlardı. Komandolar gelişigüzel sağa sola ateş ediyorlardı. Helikopterler bir tarafta güverteye sürekli komandoları indirirken bir taraftan da şehid ve yaralılarımızı kaldırıp götürüyorlardı. Bu halde yaklaşık dört saat bu halde kaldıktan sonra tahminen saat sekiz buçuk dokuz civarı güverteden kaldırıp gözlerimi bağlayarak alt güverteye götürdüler. Baktım ki şehid ve yaralılar dışındaki geminin tüm yolcuları elleri kelepçeli halde burada bir araya getirilmişlerdi. Çok susamıştık su vermediler ve tuvalet ihtiyacı olanların tuvalete gitmelerine izin vermediler. Bir kaç saat da böyle beklettiler ve geminin kontrolünü tamamen ele geçirdikten sonra, geminin Aşdot limanına doğru hareket etmesini sağladılar. Eller kelepçeli aç, susuz ve çok kötü muameleli saatlerce yolculuktan sonra bizi Aşdot limanına götürdüler. Limanda sorgu çadırları kurulmuştu. Mosad bu çadırlarda beni de bir kaç kez sorgudan geçirdiler. Saatlerce sorguda özellikle psikolojik işkenceye maruz kaldım. Müslümanlar ve Türkiye hakkında çok ağır hakaretlerde bulundular. İbranice bilmediğim için ne olduğunu anlamadığım bazı belgeleri bana zorla imzalattılar.
Sonra camları kapalı bir otobüse bindirip eziyet ede ede cezaevine götürdüler, yeterli yiyecek vermediler."
Müşteki sıfatıyla ifade veren Atilla ve Aytış son olarak şunları kaydetti: "Bu dava dosyasında sanık olarak yargılanan dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Gabiel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Maron, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Avishay Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Amos Yadlin'inden şikâyetçiyiz. Ancak sadece bu dört kişiden değil diğer İsrailli görevlilerden, yetkililerinden ve bu operasyonda görev alan herkesten, özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Dış İşleri Bakanı Liberman'dan da bize yapılanlardan dolayı davacı ve şikayetçiyiz. Ek bir iddaname hazırlanarak bunların da yargılanmaları gerekiyor" (Ali Durmaz-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.