Kanunlar bizi korumuyor yuvamızı dağıtıyor

Kanunlar bizi korumuyor yuvamızı dağıtıyor

Erken yaşta evlendiği gerekçesiyle eşinin "cinsel istismarla" suçlandığını ve cezaevine atıldığını söyleyen Gamze Nur Eraydın, severek evlendiği nikahlı eşinin serbest bırakılmasını istedi.

5237 sayılı Kanunun 103'üncü maddesi gereğince "cinsel istismar" suçlamasıyla eşleri tutuklanarak cezaevine konulan ailelerin mağduriyeti sürüyor.

Bu çiftlerden sadece biri olan Gamze Nur Eraydın, 2011 yılında Serkan Eraydın'la severek ve isteyerek evlendi ve evlendikten sonra bir kız çocukları dünyaya geldi. Doğum yaptığı hastanedeki doktorun şikâyeti üzerine Eraydın'ın eşi Serkan Eraydın’a dava açıldı. Açılan dava sonucunda Serkan Eraydın nikâhlı olduğu eşine "cinsel istismar" suçundan hüküm giyerek 4 yıl 6 ay hapse mahkûm edildi.

İLKHA'ya yaşadığı mağduriyeti anlatan Gamze Nur Eraydın'ın eşiyle evlendikleri sırada kendisinin 15, eşinin ise 16 olduğunu belirtti.

Ailelerinin ve kendi rızalarıyla imam nikâhı kıyarak evlendiklerin belirten Eraydın, "Evlendikten sonra bir kız çocuğuna hamile kaldım. Hastaneye gidip muayene olduğumuzda doktor şikâyetçi oldu. Sonra hakkımızda kamu davası açıldı. Bunun sonucunda mahkeme süreci başladı. 7 yıl sonra eşime 4 buçuk yıl ceza verildi. Bu süre zarfında yoktular. Hayatımızı düzene koyduk. Kızımız 6 yaşına geldi. Geceleyin saat 04.00'da 4 polis gelip eşimin koluna kelepçeyi takıp götürdüler. Ona, 'sen tecavüzcüsün, cinsel istismar suçundan yargılanıyorsun' dediler." diye konuştu.

Kızının babasının götürülmesine, koluna kelepçe takılmasına, adliyede yaşananların tamamına şahit olduğunu söyleyen Eraydın, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Kızımın psikolojisi bozuldu. Biz, baban askere gitti, dedik. Babası alındığı zaman 4 buçuk yaşındaydı. Cezaevine gittiğimizde gardiyanlar üstünü arıyor, babasını demir parmaklıklar arasında görüyor. Bu nedenle artık her şeyin bilincinde. Ona anlatamıyoruz. Kendini suçluyor. Çok büyük zorluklar yaşıyoruz. 8 bin aile 16 bin çocuk şuna mağdur durumda. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Elimizden biri tutsun istiyoruz. Ama kimse sesimizi duymuyor. 16 bin çocuk babasız büyüyor. Okula gidiyorlar, babaları yanlarında yok. Kapı çaldığında, babam geldi, diye sevinçle koşuyor. Akşam sofraya oturduğumuzda, babam gelsin, diye bekliyor. Telefon çaldığında, babam arıyor, deyip telefona sarılıyor ama babası yok. Eşim Edirne Açık Cezaevinde. İmkânımız olmadığı için iki ayda bir ancak gidebiliyoruz. Kızım bu yüzden babasını özlüyor. Sürekli babasını istiyor. İki ay sonra doğum günü var. 'Anne, babam gelsin' diyor ama yapabileceğimiz bir şey yok. Gerçekten çok mağduruz." dedi.

"Verdikleri kararla yuvamızı yıktılar"

Eşi tutuklanmadan önce mutlu bir aile olduklarını belirten Eraydın, eşinin tutuklanmasıyla birlikte maddi manevi sorunlar yaşamaya başladıklarını söyledi.

Eraydın, "Maddi, manevi çok sıkıntılarımız var. Eşim gitmeden önce hiçbir maddi sıkıntımız yoktu. Manevi sıkıntımız zaten hiç yoktu. Biz 8 yıllık evliyiz. Eğer eşimle bir geçimsizliğim olsaydı sekiz yıl boyunca eşimle durmazdım. Bu verdikleri kararla yuvamızı yıktılar. Gayet mutlu ve huzurlu bir aileydik. Ama şu an ne huzurumuz ne de mutluluğumuz kaldı. Ben 22 yaşındayım. 2 yılda hayattan bıktım ve bezdim. Her şeyden soğudum. Ben kızımı sevinçle parka, bahçeye götürmem gerekirken, elinden tutup cezaevi kapısına götürüyorum. Babasını parmaklıklar arakasında görüyor. Ne ben ne de başka biri böyle olmasını istemezdik. Erken evliliğin önünün açılmasını talep etmiyoruz. Eşimle evlendiğim için asla pişman değilim. Bugün de olsa yine evlenirim. Onu çok seviyorum. 7, 8 yıl sonra gelen bu kanunlar bizi korumuyor. Bizim yuvamızı dağıtıyor. Ceza almamız hiç adil değil. Bu yaptığımız suç değil. Cinsel istismar suçundan yargılanıyorlar. Cezaevinde tecavüzcülerle aynı koğuşu paylaşıyorlar.  İnsanlar tecavüzcü kelimesine korkuyla bakıyor. İğrenç oldukları için insanlar tecavüzcülere iğrenerek bakıyor. Biz helal daire çerçevesinde evlilik yaptık. Beş yaşındaki çocuğa tecavüz edenlerle aynı kefeye konuluyor eşlerimiz. Onlarla aynı kaptan yemek yemek zorunda kalıyor. Biz artık sesimiz duyulsun istiyoruz. Çocuklarımız babasız büyümesin istiyoruz." şeklinde konuştu.        

"Allah’ın kanunlarına uygun bir şekilde çocuklarımızı evlendirdik"

Gamze Nur Eraydın’ın kayınvalidesi Sevim Eraydın ise yaşananlara tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:

"Bundan 8 sene önce ailelerin isteğiyle, Allah’ın kanunlarına uygun bir şekilde çocuklarımızı evlendirdik. 8 sene sonra bu cezalar geldi. Oğlumu cezaevine aldılar. Biz de erken yaşta evlilikler olsun istemiyoruz. Ama söz konusu aile olunca bedeller bu kadar ağır olmamalı. Burada aile bakanımızın söylediği bir kelimeye değinmek istiyorum. 'Kadının beyanı esastır' diyor. Küçük yaşta bir kız çocuğu gidip mahkemeye, babam beni taciz etti, diyor. Kızın beyanı üzerine gidip babayı alıyorlar. Ya cezaevine alıyorlar ya da evden uzaklaştırma cezası veriyorlar. Bu örnekteki çocuk 7, 8 yaşında. Ama benim gelinim 15 yaşında. Mahkemede, 'Biz kendi isteğimizle, ailelerimizin isteğiyle evlendik' diyor. Mahkeme de 'Senin beyanın esas değil, çünkü sen çocuksun' diyor. Burada çok büyük bir çelişki var." diye konuştu.

"Nikah suç zina serbest!"

"Şu anda zina serbest nikâh suç. Biz Müslüman ülkesinde yaşıyoruz. Müslüman ülkesinde zinanın serbest nikâhın suç olmasını anlayamıyoruz." diyen anne Eraydın, medyada genç evliliklerin çarpıtıldığına da dikkat çekti.

Eraydın, "Siz bir tarafı korurken öbür taraftan yıkıyorsunuz. Yarın oğlum, cezaevinden çıktığında üstünde bir kara leke ile çıkacak. İş başvurularında GBT’sinde 'tecavüzcü', 'cinsel istismarcı' olarak çıkacak. İşe alınamaz ve çalışamaz ise çocuklarına nasıl bakacak? Şu an mağdur olan 8 bin insanın resmi nikâhı var. Gelinim, oğlumu görmek için nikâh belgesiyle gidiyor. Çünkü resmi nikâhlı eşidir. Oğlum üç ayda bir eve izne geliyor. Bu izinde bir haftasını çocuğuyla, eşiyle geçiriyor. Burada çok büyük bir çelişki var. Diyorlar ki 'kadın mağdur olmuş, biz onu koruma altına' aldık. Eyvallah. Koruma altına aldıkları kadınların hangisinin adını biliyorlar? Babasız büyüyen 16 bin çocuk var. Bunların hangisinin ismini biliyorlar? Her ay verdikleri 580 lira bir maaş vardı. Üç aydır bunu da kestiler. Bu kadınların 580  TL ile ayakta kalma şansları yoktur. Hadi kalabileceklerini düşünelim. Siz bu maaşı kestiniz, kötü yola mı düşmesi gerekiyor? Çocuklarına nasıl bakacak? Bu konunun bir an önce çözülmesini istiyorum." diye konuştu.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.