Hasan YILMAZ
Karne Deyip Geçme
Karne günü, öğrencilik yaşamının en önemli günlerinden biridir. Karnelerin alındığı gün, bazılarımız için coşku, sevinç ve gurur kaynağıdır, bazılarımız için üzüntü verici bir durumdur.
Bir yılı geride bırakırken sadece geçen zamanı değil zaman içerisinde yaşadığımız sevinç ve kederimizi de geride bıraktık. Tabii ki insan, psikolojik huzur için başarıyı kendine atfederken, başarısızlığı dış etkenlere bağlar. Bu anlayışını da bir hak zemininde yorumlar. Her şeyi haksızlık olarak da yorumlayıp kendini hep haklı görmek, bir geleneğin anlayışı olsa gerek. Bu anlamda ‘Nice şer bildiklerimizde hayır, nice hayır bildiklerimizde ise şer vardır.' Bu anlayış en ulvi, en üst düzey bir anlayıştır.
Çoğu zaman öğrenciler, bu anlayışı bir kenara bırakarak eğitimi ayakta tutan Öğretmen –Veli anlayışına sitem ederler. Oysaki sitem ettikleri onları hedefe ulaştırmak için onların mutluluğu için sürekli çalışanlardır. Bu fedakâr tutum ancak veli ve öğretmen tutumu olabilir. Niçin? Çünkü ikisinin amacı da öğrenciyi en güzel yere taşımaktır. Öğrencilerin dünyevi ve uhrevi anlamda güzel yerlerde olmasını arzulayan bu değerli insanlara kulak vermek lazım... Bir yıl boyunca çabalayan uğraşan bu iki anlayış sahipleriyle konuşup sorunları masaya yatırdığımızda karşımıza şöyle bir realite çıkıyor. Tatil sürecinde çocuklarının uhrevi anlamda yetişmesini arzulayan ve yardımcı olan ailelerin çocuklarında özellikle eğitim sürecinde bir ahlâki olgunluk ortaya çıkıyor. Bu ahlâki olgunluk etkin dinleme sistemlerini etkilediği gibi eğitime de bir değer katıyor.
Aklımıza şu gelebilir: Her uhrevi değer alan öğrenci ahlâklı mı olur ya da farklı mekânlarda ailesi tarafından yetiştirilen öğrenciler ahlâk kazanamaz mı? Sorusu tartışılır. Şuna inanıyorum ki eğitimde ya da başka bir alanda en önemli şey bireyi geliştirebilecek ona uygun programlardır. Komşudan ilaç alarak çocuğu tedavi etme yöntemi yanlış bir yöntemdir.
Doğrusu nedir? Doğrusu: Doğru teşhis, doğru tedavi, doğru takip...
Eğitim hayatımızın bir yılı parlak geçmese de bizi olumsuz etkileyen etkenleri öncelikle zihnimizden kaldırmalı, başarmak için kendimizi olumlu yönde değiştirmeliyiz. Küçük bir değişim başarı kaynağı olabilir. Her insan sosyal yaşamın çeşitli dönemlerinde kendini unutabilir, kaybedebilir. Önemli olan kendisini yeniden keşfetmesidir. İnsan başkasına değer verdiği gibi kendine de değer vermeli, yeteneklerini düşünerek kendini arayıp bulmalıdır.
Öğrenci, kendini ararken ailenin tutumu çok önemlidir. Karne notunu sadece öğrenciye indirgemek yanlıştır. Çocuklarımıza değer vererek onlara değer ortamı hazırlamalıyız. Bu çabaların uzun vadede de olsa mutlaka karşılığı görülecektir. Hayattaki her başarı, bir çabanın karşılığıdır. Bedelsiz bir hizmet söz konusu olmadığı gibi çabasız bir başarı da yoktur.
Toplum olarak başarılı bireylerin yetişmesini arzularken; hep onların mesleki durumlarını gözümüzde büyüttük ve ahlâki yönlerini dikkate almayarak onlara el pençe durduk. Gelinen noktaya bakıldığında ise bu anlayışın bizden neler götürdüğünü, memleketi nasıl etkilediğini, bizleri ne kadar telafisiz zarara uğrattığına şahid olduk.
İyi ve mutlu bir geleceği arzuluyorsak öncelikle her işimizin ahlâki olmasına dikkat etmeliyiz.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.