"Katiller için İnterpol devreye girsin"
Mavi Marmara baskınından sonra İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde İsrail aleyhine açılan davanın 3. duruşması yapıldı. Dava avukatları katliam emrini veren İsrailliler hakkında tutuklanma kararı çıkartılmasını istedi.
İSTANBUL - İsrail’in uluslararası sularda Gazze Özgürlük Filosu’na düzenlediği saldırının ardından bu katliamın emrine verenler hakkında açılan davanın 3. duruşması Çağlayan’daki İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı. Mavi Marmara Gemisi'ne Akdeniz uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi yargılanıyor.
Dokuz insani yardım gönüllüsünün şehit olduğu ve onlarcasının yaralandığı dava devam ederken, davaya destek olan sivil toplum kuruluşları ve Filistin gönüllüleri Çağlayan adliyesi önünde toplandı. Sık sık ‘Kahrolsun İsrail” sloganları atıldı.
İstanbul Adalet Sarayında görülen davayı takip eden şehit yakınları, katılımcılar ve dava avukatları ile görüştük.
“İsrail suçunu kabul etmiştir”
Davayı takip eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Zekeriya Yapıcıoğlu, mahkeme sürecinin devam ettiğini ifade ederek, “İsrail’in kapalı kapılar ardından telefonla bir özür beyanından sonra Türkiye ile ilişkiler normalleştirilmeye çalışılıyor. İsrail’in özür dilemiş olması olumlu bir gelişmedir. Bir yönüyle İsrail bu özürle işlediği suçu kabul etmiştir. İsrail uluslararası sularda Mavi Marmara’ya saldırarak, silahsız 9 yardım gönüllüsünü şehit etmiştir. İsrail’e bunun hesabı mutlaka sorulmalıdır. Eğer bunun hesabı sorulmazsa, İsrail böyle yapmaya devam edecektir” dedi.
“İsrail diye bir devleti tanımıyoruz”
İsrail’in bir devlet olarak kabul etmediklerini ve İsrail’in bir terör şebekesi olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, “Bizim düşüncemize göre İsrail bir devlet değildir. Bir terör şebekesidir. İsrail diye bir devlet yoktur. İsrail kendine bir devlet sıfatı yakıştırarak, devletlerde var olan kurumlar oluşturarak, devlet görüntüsü adı altında terör faaliyetlerini sürdürüyor. Mavi Marmara’ya yapılan saldırı bu terör saldırılarından bir tanesiydi. Bu saldırının emrini veren İsrailliler hakkında mahkemenin tutuklama kararı çıkarması gerekiyor. Duruşmada bunu talep edeceğiz. Bunlar hakkında kırmızı bülten çıkarılmasını istiyoruz. Yakalanıp buraya getirilmeseler bile İsrail’in dışına çıkamasınlar” şeklinde konuştu.
“İfade alma işlemleri devam edecek”
Davanın seyri hakkında bilgi veren Mavi Marmara katılımcılarından Avukat Gülden Sönmez, “Duruşma İHH Başkan Vekili Hüseyin Oruç’un ifadesiyle başladı. Mavi Marmara şehitlerinden Çetin Topçuoğlu’nun eşi Çiğdem Topçuoğlu ve İsrail’in saldırısında yaralanan bazı yaralılar ifade verdi. İki gün boyunca ifade alma işlemlere devam edecek. İkinci günün sonunda ara karar açıklanacak” dedi.
“Katliam emrini verenler hakkında kırmızı bülten çıkartılsın”
Mahkemenin vereceği ara kararla tebligat gönderilen ve katliam emrini veren İsrailliler hakkında yakalama kararı verilmesini beklediklerini ifade eden Sönmez, “Bu davadan dolayı İsrail’e tebligat yapıldı. Şu andan itibaren mahkemeye düşen katliam emrini verenler hakkında yakalama kararı verilmesini ve İnterpol vasıtasıyla yakalanmalarını sağlayarak Türkiye’ye teslim edilmesini istiyoruz. Bu kişiler bu katliamın emrini veren kişilerdir. Bunlar bütün insanlık için tehlike arz ediyorlar. Yakalanıp tutuklanmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
“İsrail Mavi Marmara’ya saldırdığı gün kaybetmiştir”
Mavi Marmara Özgürlük ve Dayanışma Derneği Başkanı İsmail Yılmaz ise, “Mavi Marmara’ya saldırı emri verenlerin yargılandığı 3. duruşması yapılıyor. Bu dava İsrail’e karşı önemli bir dava, onlar içinde önem arz ediyor. Bu davanın sonucunda İsrail daha çok zora girecek. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde de İsrail aleyhine bir dava açıldı. Bu davalar inşallah İsrail için sonun başlangıcı olacak. İsrail Mavi Marmara’ya saldırdığı gün kaybetmiştir. O günden sonra İsrail dünyada yalnızlaştı. İsrail’in yaptığı bu katliam bütün dünyanın gözü önünde yapıldı. Mavi Marmara katılımcıları davalarından vazgeçmeyeceklerini haykırmak için bugün buradalar” ifadelerini kullandı.
“Şehitlere saygısızlık yapılmasın”
Kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde şehitlere saygısızlık yapılmamasını isteyen Yılmaz, “Tazminat konusunun sürekli gündeme getirilmesi, şehit ailelerini yaralıyor.
İsrail zulümlerine devam ediyor, bunun takip edilmesi gerekiyor. İsrail özür diledikten sonra yaptığı diğer hatalardan vazgeçmedi. Özürden önce de özürden sonra da insanlar ölmeye devam ediyor. Mavi Marmara’da yaşananları Filistinliler 65 yıldır her gün yaşıyor. Filistin’in bütün acıları son bulmadan Mavi Marmara katılımcıları mücadelesine devam edecek” şeklinde konuştu.
“Mavi Marmara’yı unutturmayacağız”
Mavi Marmara saldırısının yapıldığı 31 Mayıs gecesi Mavi Marmara gemisinde bir program düzenleyeceklerini ifade eden Yılmaz, “31 Mayıs gecesi Mavi Marmara yolcuları olarak gemiye gelenleri ağırlayacağız. O gün yaşanan o katliamı bir daha hatırlatacağız. 1 Haziran ’da da Fatih Camisi’nden Edirnekapı Mezarlığına kadar bir yürüyüşümüz olacak. Bu yürüyüşümüz çok önemli, bütün Filistin dostlarını bu yürüyüşe bekliyoruz. Mescidi Aksa’nın özgür olmasını isteyenleri oraya davet ediyorum” dedi.
“Bu davalar bizim namusumuzdur”
Davayı takip edenler arasında yer alan Mavi Marmara şehitlerinden Fahri Yaldız’ın kardeşi Hasan Yaldız, “Bizim birinci önceliğimiz Filistin’in özgür olması ve başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulmasıdır. Bizim için tazminat hiçbir şey ifade etmiyor. Biz gemide şehit olan kardeşlerimiz ne için gitmişlerse, onu istiyoruz. Davaların düşebileceği konuşuluyor. Bu davalar bizim namusumuzdur. Tüm yetkililere sesleniyorum. Bizim namusumuza dokunmayın” ifadelerini kullandı.
“Filistin’in özgürlüğünden başka düşüncemiz yoktur”
Mavi Marmara’da şehit olan Cengiz Songür’ün kızı Meryem Songür, “Gazze’ye uygulanan ambargo kalkıncaya kadar direneceğiz, davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Ben ailem adına özrü de kabul etmiyorum, tazminatı da. Bu dava bir tazminat meselesi değildir. Bu katliamda yer alanların yargılanmasını istiyoruz. Dava sonuçlanıncaya ve Gazze’ye uygulanan ambargo kalkıncaya kadar direneceğiz, davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Ne olursa olsun davayı geri çekme gibi bir düşüncemiz yok. Biz Filistin özgür oluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Tüm mağdur aileler, tüm Müslümanlar ve İslam camiaları olarak Filistin’inin özgürlüğünden başka bir düşüncemiz yoktur” diye konuştu.
“Katliam emrini verenler bütün dünyada aranacak”
Hukukçular Derneği Başkanı ve dava avukatlarından Cavit Tatlı, mahkemeye katılmaları için tebligat gönderilen katliamın sorumluları hakkında yakalama kararı çıkabileceğini ifade ederek, şöyle konuştu: “Bu katliamın emrini verenlerin mahkemeye getirilmesi için İçişleri Bakanlığı kanalıyla İsrail’e müzekkere gönderildi. Bu şahısların getirilip mahkemeye ifade vermeleri için bakanlık kanalıyla tebligat yapıldı. Bu şahıslar gelmediği takdirde ikinci aşama olarak gıyabi tutuklama kararı çıkarılarak İnterpol aracılığı ile bütün dünyada yani İsrail dışında nerede görülürlerse yakalanıp mahkeme önüne çıkarılacaklar”
“Açılan davalar geri çekilemez”
Açılan davanın hukuki olarak geri çekilmesinin söz konusu olamayacağını ifade eden Tatlı, “Şu an yürürlükte olan mevzuata göre görülen dava bir kamu davasıdır. Müştekiler vazgeçseler dahi devlet bu davaya devam etmek zorunda, mahkemeler davayı sonlandırmak zorundadır. İki devletin tazminat konusunda anlaşması veya müştekilerin İsrail ile anlaşması şu an devam eden davaları etkilemez” şeklinde konuştu.
“İsrail’in yok olacağı günler yakındır”
Davayı takip etmek ve destek olmak için İstanbul Adalet Sarayı’na gelen Marmara İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu Başkanı Cemal Çınar, “İsrail ve büyük şeytan Amerikan en çok sıkıştığı bir dönemden geçiyor. Eğer biz duruşumuzu daha dik, ümmetçe sesimizi yükseltirsek çöküşleri daha da hızlanacaktır” dedi.
“Müslümanların kanı pazarlık konusu yapılamaz”
“İsrail’in yok olacağı günler çok uzakta değildir” diyen Çınar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün burada görülen dava hepimizin, tüm ümmetin davasıdır. Dolayısıyla hepimiz bu davayı sahiplenerek destek vermeliyiz. MİNHAP olarak başından beri bu sürece destek verdik ve vermeye devam edeceğiz. Son olarak da İslam âlemini yöneten idarecilere seslenmek istiyorum. Müslümanların kanı asla pazarlık konusu yapılmamalıdır. Sadece bu gemide şehit olan dokuz kişinin değil, 1946’dan bu yana yapılan katliamların hesabı sorulmadığı sürece bu siyonist şebeke yola gelmez, yöneticiler bunun farkında olmalıdır”
“Kudüs özgür oluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz”
Bu dava ile ilgili sürekli tazminat tartışmalarına tepki gösteren Mavi Marmara mağdurlarından Şevki Günay, “Ben de Mavi Marmara Gemisi’nin mağduruyum. Bir müşteki olarak şunu söyleyebilirim ki, bizim yolculuğumuz kesinlikle bir tazminat ya da bir menfaat yolculuğu değildi. Tek amacımız ve niyetimiz Gazze’deki ambargoyu tüm dünyaya duyurmaktı. Hamdolsun bu amacımıza ulaştık. Ama bugün gelinen noktada sanki sadece tazminat meselesi gibi kamuoyuna yansıtılıyor. Kesinlikle bu doğru değil, biz bunu hakaret olarak görüyoruz. Tazminat ödensin veya ödenmesin biz ceza mahkemesinde açtığımız davayı geri çekmeyeceğiz. İsrail haritadan silininceye ve Kudüs özgürlüğüne kavuşuncaya kadar bu mücadelemiz devam edecektir” şeklinde konuştu.
Duruşma bugün de devam edecek.(Şükrü Gündüz / Erkan Yavuz / İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.