KCK’nın Seçime Müdahalesi Kabul Edilemez
Kürdistan’a demokrasi, çoğulculuk gelecekse karşılıklı hürmetle olur. PKK-KCK’nın siyasi alana müdahalesi kabul edilemez.
KCK’nın Seçime Müdahalesi Kabul Edilemez
Sıdkı ZİLAN
BDP ve selefi olan siyasi partilerin bin bir emekle kurulduğu ve bugünkü noktaya geldiği doğrudur. Bir doğru daha var ki o da şudur; değişik eğilimdeki kişi ve kurumların emeğiyle var olan bu siyasi partiler, netice itibariyle PKK’nin katı askeri, siyasi ve ideolojik vesayeti altına girmiştir.
İkincisi; Kuzey Kürdistan halkı Türkiye partileri ile Kürdistani bir parti olan BDP arasında bölünmüştür. Kurmanc Kürtler BDP’de, Sünni Zaza-Kürtler AKP’de, Alevi Kürtler de CHP’dedirler. Bunun istisnaları vardır, lakin istisna kaideyi bozmaz, maalesef bu kaide doğrulanmıştır.
BDP dışında da Hüda-Par, Hak-Par, KADEP ve ÖSP’den oluşan bir Kürdistani parti yelpazesi vardır. Gelecek baharda yapılacak Yerel Seçimler için BDP Kürdistan’da, HDP ise Türkiye’de seçime müttefik olarak gireceklerdir. Dersim Kürdistan olmasına rağmen, BDP tarafından değil, HDP tarafından temsil edilecektir.
Kürdistani partilerden Hüda-Par ile Hak-Par da seçime girecektir. Bu iki partinin kendi başlarına seçime girmesi kendi kusurları değil, BDP’nin siyasi körlüğü ve dışlayıcı tavrı yüzündendir. BDP kendi partneri olan hiçbir Kürdistani parti veya oluşuma bu seçimde ittifak teklifi götürmediği gibi, istişare ihtiyacı bile duymamıştır. Böylesi bir manzara karşısında KCK’nın vakıaya/realiteye uygun olmayan bir açıklaması ile siyasete müdahale edilmiş bulunulmaktadır. TSK’nın müdahalesi ne kadar doğru ise KCK’nın da müdahalesi de o kadar doğrudur. Veya Sisi’nin darbesi ne kadar meşru ise KCK’nın seçime müdahalesi de ancak o kadar meşrudur.
Kuzey Kürdistan’da AKP ve CHP’nin zayıflatılması ve bunun için çağrı yapılması doğrudur. Lakin Kürdistani partilerin aleyhine, BDP lehine çağrı yapılması meşru değildir. Ve bu ve benzeri çağrılar çok ciddi sonuçlara yol açacaktır. Bu çağrı içerisinde öyle bir cümle var ki tam da evlere şenlik dedirtecek türden.
Güya “Kuzey Kürdistan Konferansı” bileşenlerinin BDP-HDP’yi destekleyeceği hususunda KCK’nın hiçbir şüphesi yokmuş. Konferansın bir delegesi olarak bana ve benim durumumda olan tüm şahsiyetlere söz hakkı doğmuş oluyor. O da şudur: Türkiyeli partilere oy verilmemesi çağrısı yerinde olur, lakin unutmayalım ki HDP de Türkiyeli bir partidir. Bu durumda KCK-PKK Türkiye’de HDP, Kuzey Kürdistan’da da BDP’nin desteklenmesini dayatarak hiçbir meşru yanı olmayan yola sapmaktadır ki, yıllarca yaptıkları budur.
Benim çağrım ise Kuzey Kürdistan için BDP ile Hüda-Par’ın desteklenmesi, değişik nedenlerle BDP’ye oy vermeyen Kürtlerin Hüda-Par’a oy vermesi, Hüda-Par’a oy vermeyen Kürtlerin ise BDP’ye oy vermesidir.
Türkiye metropollerindeki Kürtlerin de AKP’ye oy vermesi, HDP ile CHP’ye oy vermesinden daha iyidir. Benim de görüşüm budur. Kürdistan’a demokrasi, çoğulculuk gelecekse karşılıklı hürmetle olur. PKK-KCK’nın siyasi alana müdahalesi kabul edilemez. Bunu kabul eden parti ve kişilerin benim yanımda bir değeri olamaz.
KCK’ya bizim de çağrımız budur. Kürdistan halkına da hiçbir vesayeti kabul etmemelerini tavsiye ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.