Birileri kendilerini hala dev aynasında görmeye devam ediyor.  Ak Partinin uygulamaları bu devi uyandırıyormuş. Ak Parti fabrika ayarlarına geri dönmezse bu dev uyanacak.  Uyuyan bu devin uyanmasıyla da Türkiye'de siyasi denge alt- üst olacak.  Ak Parti bu devi uyandırdığına bin pişman olacak. Bu devin uyanmasıyla ortada ne Ak parti ne de kazanımları kalacak. Peki, bu devin uyanmaması için ne yapılmalı?

 Ak Parti fabrika ayarlarına geri dönmeliymiş. Yanı kendisine oy veren, kendisini bu makamlara getirten; tanklara, uçaklara karşı canını siper eden halkın istek ve arzularını değil de kendilerini dev gören bu cücelerin istek ve arzularını öncelemeli ve dikkate almalıdır. Demokrasinin gereklerini yerine getirmeli, -nasıl bir demokrasi ise- oyların çoğunu alsa da kendini iktidar görmemeli, bu elit azınlığın iktidarını ve gücünü tanımalıdır…

Uyanmaya çalışan ve uyanan bu devi kim tekrar uyutacak… Tekrar mışıl mışıl uyuması nasıl sağlanacak? Bir de bu devin öyle bir özelliği var ki ne ninni, ne uyuşturucu, ne ağrı kesici fayda ediyor.  Ancak Ak Parti uyutabilirmiş. Onu uyutacak iksir, sadece Ak Partinin elinde mevcut…

… 

İşte yıllardır halkı uyutmak için söylenen ninni ve tehditlerin günümüzdeki güncellenmiş versiyonu. Dev kim, cüce kim? Eğer kendilerini dev görüyorlarsa bu dev uyumadı ki uyansın. Susmadı ki konuşsun. Ölmedi ki canlansın…

Bu dev, her daim uyanık, diri, canlı ve saldırgan idi. Bu topraklarda onların istek ve arzusu dışında hiçbir şey gerçekleşmedi. Her kanun ve yasa, hükümet ve icraat onların istek ve onayıyla kuruldu, yürürlüğe girdi. Sözde halkın oylarıyla seçilen ve işbaşına gelen hükümetler hiçbir zaman bu halkın istek ve arzusuna göre hareket etmedi. Dertleriyle dertlenmedi, ne istiyorsun diye bir soru sormadı, sorsa da isteğini kaale almadı. Hükümetler hep bu devlerin emrinde hareket etti. Onların menfaat ve çıkarlarını gözetmeye ve kırmızıçizgilerini aşmamaya gayret gösterdi.

…

Bu topraklarda bir devin uyanmasından bahsedilecekse ki bu dev, Müslüman halktır. Ve bu Müslüman halk uyanıyor. Cücelerin feveran etmesi, seslerinin çirkin ve avazı çıktıkları kadar bağırmaları bu korku ve endişelerindendir. Cüce cüsseleriyle bu devle baş edemeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Kendilerince bu devi uyutmaya devam edecek ve meydanda dev diye geçinmeye devam edecekler.

Ama Allah'ın izniyle güneş doğmaya başlamış, aydınlık nur kendini göstermiştir. Zulüm ve küfrün karanlığı gidiyor ve gitmeye de mahkûmdur. Bu cücelerin zulüm ve kokuşmuş sistemleri bu devi uyandırmayı çabuklaştırmaktadır.

Buna delilin ne diye sorulursa, derim ki: İşte Muhammedi iklime ve rahmete koşan milyonlar, işte meydanlar, işte Batman, işte Diyarbakır, işte Van, işte İstanbul, işte İslam coğrafyasının her noktası…