Kılıçdaroğlu: Akil insanlar sorunu çözmez

Kılıçdaroğlu: Akil insanlar sorunu çözmez

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çözüm sürecinde görev alacağı açıklanan akil insanlara ilişkin, "Bu kadar temel bir sorunun bu denli magazinleştirilmesi doğru bir olay değil" dedi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çözüm sürecinde görev alacağı açıklanan akil insanlara ilişkin, ''Bütün samimiyetimle şunu ifade edeyim, bu kadar temel bir sorunun bu denli magazinleştirilmesi doğru bir olay değil'' değerlendirmesinde bulundu.

 

Kılıçdaroğlu, CNN Türk televizyonunun canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

 

''Bu süreç başladığında kredi verdiğinizi ifade etmiştiniz. O kredi devam ediyor mu yoksa kredi bitti mi-'' yönündeki soruya Kılıçdaroğlu, ''Yanıtı çok kısa, doğru ben o krediyi açmıştım ve 'şehit annelerinin isteği üzerine ben bu krediyi açtım' demiştim. Ama Sayın Başbakan ertesi gün reddetti, krediyi kabul etmedi ki açtığımız kredi böylece kapanmış oldu'' yanıtını verdi.

 

''AK Parti'liler dün Meclis'te bir araştırma komisyonu kurulmasını önerdiler. Partiniz buraya bir üye göndermeyi düşünmüyor, bunun gerekçesi nedir-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, önergede, ''Hem TBMM'nin süreçle sağlıklı şekilde irtibatı kurulabilecek hem de komisyonun yapacağı kapsamlı çalışmalarla Meclis'in ve siyasi partilerimizin, görüş, eleştiri, teklif ve katkıları alınabilecektir'' ifadesinin yer aldığını söyledi.

 

TBMM'nin yasama organı olduğunu ve yürütme organının işine karışamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, ''Karşı çıkış nedenimiz o. Sayın Cemil Çiçek de 'Açılım süreci TBMM'nin işi değildir' diyor. Sayın Başbakan da söyledi. Dün söylediğinin 180 derece aksine partisi yapıyor. Süreçle parlamentoyu ilişkilendiriyor. Bu, olacak şey değil, doğru da değil. O nedenle biz bu sürecin içine girmedik'' dedi.

 

CHP'nin de daha önce toplumsal bir mutabakat komisyonu kurulması yönünde teklifi olduğunun hatırlatılması ve ikisi arasındaki farkın sorulmasına karşılık Kılıçdaroğlu, kendilerinin önerilerinin iki ayağının bulunduğunu ifade etti.

 

Önerilerinin, parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurulmasını ve her siyasal partinin eşit sayıda milletvekili görevlendirmesini öngördüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, amaçlarının ise toplumsal mutabakatı sağlamak olduğunu vurguladı.

 

Bu komisyona bağlı olarak sivillerden oluşan bir "Gerçekleri Araştırma Komisyonu''nun da olacağına değinen Kılıçdaroğlu, ''Bunlar eş güdümlü çalışacaktı. Bizim modelde, siyasi partiler Türkiye'nin en temel sorunu konusunda düşüncelerini ifade etsinler, sorumluluk alsınlar. İkincisi, siyasi partiler bu kadar temel bir sorunu oturup sivil toplumla da görüşsünler. Üçüncüsü iş hukuk zemini içinde kalsın. Dört, 'halka güven veren bir yapı oluşsun' dedik. Arzumuz buydu, bu yol haritasıyla ben Sayın Başbakana gittim'' diye konuştu.

 

Kılıçdaroğlu, CHP olarak kendilerinin parlamentoyu, sivil toplumu esas aldıklarını, "Eş güdüm" olsun dediklerini ancak bunun kabul görmediğini savunarak, ''AKP'nin verdiği araştırma önergesi ile bizim verdiğimiz arasında hiçbir ilgi yok'' ifadesini kullandı.

 

AKİL İNSANLAR

 

''Akil insanları siz nasıl görüyorsunuz-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

 

''Bütün samimiyetimle şunu ifade edeyim, bu kadar temel bir sorunun bu denli magazinleştirilmesi doğru bir olay değil. Biz 'akil adam' deriz, 'kanaat önderiz' deriz neyse... Nedir 'kanaat önderi' dediğimiz kişi- Toplumun inandığı, toplum tarafından kabul gören kişidir. Burada seçim, Sayın Başbakan tarafından yapıldı. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'na bağlı, bir psikolojik harekatla görevlendirildi bunlar yani olayın PR'ını yapmak için görevlendirildiler. Şunu merak ediyorum, bunlar gitti, halkı çağırdılar ne konuşacaklar- 'Ülkemizin barışa ihtiyacı var' herkes diyecek 'Evet, barışa ihtiyacı var.' Herkes aynı şeyi söyleyecek. Peki nasıl- Diyecekler ki 'biz de bilmiyoruz, nasıl olacağını.' Neden- 'Hükümet bize bir şey söylemedi.' Ne anlatacaklar, ne söyleyecekler bunlar- 'Kendi aranızda oturun, yolu yöntemi kendiniz bulun.' 63 kişinin bir araya gelip, ortak bir yol, yöntem bulacaklarını ben tahmin etmiyorum. Üstelik bunlar, bazı görüşleri taban tabana zıt, kamuoyuna yansıyan görüşleri var bu arkadaşlarımızın çoğunun. Altını özenle çizeyim, tümüne saygılıyız, hiçbirine karşı değiliz, 'neden böyle görev aldınız-' diye özel bir suçlama da yapmıyoruz ama bu sorunu çözmez. O açıdan ben sadece bunu, hükümetin söyleyemediğini, 'bunlara biz söyletebilir miyiz-' diye farklı bir arayış olarak değerlendiriyorum.''

 

Kılıçdaroğlu, bir soruya karşılık, akil insanların bir sivil inisiyatif olmadığını ileri sürerek, şöyle dedi:

 

''Bu, Sayın Başbakan tarafından özenle seçilmiş kişilere verilmiş bir görev var. 'Bölgelere gideceksiniz, barışı anlatacaksınız.' Birisi kalksa, 'sizin çözümünüz nedir-' diye sorsa ne yanıt verecek. 'Benim çözümüm şudur, hükümet tarafından kabul gördü' diyebilecek mi- Ben şunu beklerdim, Sayın Başbakan, Dolmabahçe'de yaptığı toplantıda sorunun çözümüne yönelik olarak, en azından belli ipuçlarını verebilirdi. O insanlar da giderdi bölgelere, 'bu sorun böyle çözülecek, hükümetin niyeti de böyle çözmek...' Yok böyle bir şey.''

 

''Sizin önerdiğiniz akil insanlara bu soru sorulsaydı, onlar ne cevap verirdi-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Bizim yaptığımız öneri, biz devletin veya herhangi bir organının, alenen terör örgütüyle muhatap olmasını istemeyiz. Bu, doğru değil ve o nedenle biz Gerçekleri Araştırma Komisyonu kuralım ki değişik çevrelerle görüşecek olan o olacaktı. Önerileri o getirecek, parlamentoda bizim dediğimiz Uzlaşma Komisyonu oturup bunları tartışacak ve çözüm üretecek. Bizim amacımız oydu'' ifadesini kullandı.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Silahı bırakacaklar, silahsız çıkacaklar dışarıya'' dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

 

''Şimdi, silahlı silahsız onu bilemeyiz tabii. Çıkarlar mı çıkmazlar mı onu bilmeyiz, bilmiyoruz en azından. Kim diyebilir ki çıkmasınlar. Keşke silahlarını bırakıp gelip teslim olsalar, yurt dışına mı çıkarlar, başka bir yere mi- Burada önemli olan şu, eğer, Gerçekleri Araştırma Komisyonu bizim düşündüğümüz bazda çalışabilseydi, biz o önerileri alacaktık, değerlendirecektik. Türkiye'nin gerçekleri nedir, halk bunun ne kadarını kabul edebilir, biz ülke olarak ne kadarını kabul edebiliriz, oturur bunu masada uygarca tartışabilirdik. Şimdi biz karşı tarafın ne istediğini bilmiyoruz. Şuna inanıyor musunuz- Sayın Başbakan diyor ki 'silahları bırakacaklar ve çıkacaklar.' Aksini söyleyen var mı- Hayır. 'Çıkmasınlar' diyen var mı- Hayır. Merak edilen ne- Neyin karşılığında- Bilen var mı- Bilen yok.''

 

'GELİRSE KAPIMIZ AÇIK'

 

Bir CHP'li yöneticinin ''Sayın Başbakan'ın iadeiziyarette bulunması gerekiyor'' dediği anımsatılarak, ''Böyle bir ziyaret gerçekleşirse, siz bu ziyareti mi bekliyorsunuz. Bu ziyarette, sorduğunuz soruların yanıtı gelirse, komisyonun da adı değişirse, CHP bu sürecin içinde doğrudan yer alacak mı-'' sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

 

''Sayın Başbakan ziyarete gelirse kapımız açık. Bu ülkenin Başbakanı, 'niye geliyorsun' denmez. Gelecektir, bilgi verir mi vermez mi onu da bilmeyiz. Ama bana vereceği bilgileri ben noktası virgülüne kamuoyuna paylaşırım ertesi gün. Hangi bilgileri verdiğini. Bunu da söylerim, madem şeffaf yürüyecek, o zaman biz de bunu oturup kamuoyuyla paylaşacağız demektir.''

 

Kılıçdaroğlu, parlamentoda kurulacak komisyonun adının "Toplumsal Mutabakat Komisyonu" olması durumunda, CHP'nin üye verip vermeyeceğinin sorulması üzerine, Mecliste uzlaşma, parlamento dışında ise Gerçekleri Araştırma Komisyonu oluşması durumunda sonuna kadar destek vereceklerini söyledi.

 

Başbakan Erdoğan'ın sorunun çözümünde CHP'ye "Beraber çalışalım" önerisinde bulunduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, daha önce CHP Parti Meclisi toplantısında sorunun çözümüne her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını ancak bazı koşullar açıkladığını belirtti.

 

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın ertesi gün, ''Sizin kredinizi kabul etmiyorum, zaten siz bir himmete muhtaçsınız, bir de bana kredi mi açacaksınız-" dediğini ifade ederek, ''Şimdi, bu insanla ben nasıl bir araya geleceğim. Sorumuz bu bizim. Kullanılan dil, davranış, üslup, temel bir sorunu çözme konusuna uygun değil. Sayın Başbakana bir yol haritasıyla gittim, ertesi gün yaptığı açıklamalara bakın, öyle sert ifadeler kullandı ki zaten MHP hiç gelmezdi o ifadelerden sonra. Uzlaşmayı arayacak olan makam, uzlaşmaya aslında diliyle karşı'' değerlendirmesinde bulundu.

 

Başbakan Erdoğan'ın Eskişehir'de, ''(Biz bunu çözeceğiz) diye muhalefet partileri öfkeden neredeyse kuduruyor'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Bu dili kullananla nasıl bir araya geleceğiz biz. Sorumuz bu'' dedi.

 

'CHP BU SÜREÇTE NE YAPACAK'

 

''CHP bu süreçte ne yapacak-'' sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''CHP, bu süreçte yine hiçbir siyasi partinin yapmadığı bir şeyi yaptı. Ben bir grup toplantısında bir demokrasi paketi açıkladım. 16 maddeden oluşan, aslında çok daha fazla ama 16'sını özenle seçtim, adına da 'Gerçek adalet, gerçek demokrasi ve insan hakları için CHP'nin çözüm önerileri' dedik'' ifadesini kullandı.

 

Bu 16 madde içerisinde yüzde 10 seçim barajının kaldırılması, 12 Eylül yasalarının değiştirilmesi gibi konuların bulunduğuna değinen Kemal Kılıçdaroğlu, ''12 Eylül yasalarının arkasına saklanan bir siyasi iktidar bu sorunu çözemez zaten. Gerçekçi olalım, nedir amaç, zaman kazanmak. Nasıl zaman kazanabilirim ve seçimlere kadar çatışmasızlık dönemi yaratabilirim, bu arayış var'' görüşünü savundu.

 

Sorunun yinelenmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''CHP, bu sürecin demokrasi ve barış yönünde. Onunla ilgili tekliflerimiz var, TBMM'ye verilmiş durumda. Eğer siz gerçekten demokrasiyi, barışı istiyorsanız, herkes için sorun yaratan maddeleri gelin kaldıralım. Darbe temizliği yapalım. Bu işin özü demokrasidir. Demokrasiyi, bireysel hak ve özgürlükleri genişlettiğiniz zaman sorun büyük ölçüde çözülmüş olur'' diye konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.