Konya'da büyük Mısır mitingi
Konya Hükümet Meydanında Saadet Partisi ve sivil toplum kuruluşlaşırının düzenlemiş olduğu Mısır halkına destek ve katliamları kınama mitingi yoğun katılımla gerçekleşti.
KONYA-Konya'da on binlerce insanın katıldığı Mısır'a destek mitingi Abdullah Kodaman'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programda bir konuşma yapan Saadet Partisi Konya İl Başkanı Mehmet Şen, "Şehit olan Seyyid Kutup'ların, Hasan El Benna'ların torunları şehit edilirken, biz yerimizde duramazdık. Adeta firavunlaşan zalimlerin katlettiği 5 bin civarındaki Müslüman kardeşimizin intikamı için buradayız. Kardeşlerimize sahip çıkmak için buradayız. 81 vilayette Saadet Partisi ve STK'lar haykırışlarını gerçekleştiriyor. Ciğerimiz yanıyor. Bu Konya ki, bundan tam 9 asır önce Kudüs'ü, Filistin'i işgal etmek için Haçlı sürülerine dur demişti. 8 Eylül 1980 tarihinde daha dünya Müslümanları Kudüs'ü, Filistin davasını bilmezken, buradan Kudüs'ü haykırdı. İşte bugün, Selçuklu torunları birlikte haykırarak, Mısır'ı gündeme taşıyoruz. Şuna inanınız ki, bu haykırışlar semadaki bir ses olarak kalmayacak. Cenab-ı Hakkın katında şehitlerin tekbirleri ile birleşecek ve zalimleri kahredecek" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Özkafa ise yaptığı konuşmada, "Mazlumlar ise inşallah büyük bir ümitle mücadelelerine devam edecekler. Siyonistlere, emperyalistlere, mazlumların kanını akıtanlara bu meydandan sesleniyoruz ki, Allah'ın izni ile sizlerin ve zulümlerin karşısında asla diz çökmeyeceğiz. Bu büyük davadan asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biz millet olarak şuurlu bir şekilde hareket ettiğimiz zaman, üzerimize düşen vazifelerin hakkını vererek hareket ettiğimiz zaman, tarihte olduğu gibi çok büyük hedeflere ulaşabiliriz. Dünya Müslümanları olarak, mazlum milletlerin mensupları olarak bu mitingleri ve hayırlı faaliyetleri yapacağız. Madden ve manen bütün mazlumların yanında olacağız. Ancak, idarelerimizi tespit ederken, yönetimlerimizi seçerken, kılı kırk yarıp çok daha dikkatli olmak mecburiyetindeyiz. İslam aleminin, Müslümanların hiçbir şeyi eksik değil. Allah dünya petrollerinin üçte ikisini Müslüman alemine vermiş. Yine Allah doğal kaynakları ve bütün kıymetli madenleri, dünyanın en kıymetli topraklarını Müslüman ülkelere bahşetmiş. Dünyanın can damarı bizim elimizde olmasına rağmen, Afganistan bombalanıyor, Filistin'de Müslümanlara zulmediliyor, niçin Suriye ve Mısır'da mazlumlar eza ve cefa görüyor. 50 İslam ülkesinin başkanı bir araya gelip, 'ey dünya Siyonistleri artık biz 50 Müslüman ülke beraber hareket etmeye karar verdik' desin, yeryüzünde tek bir Müslümanın kanı akmaz." diye konuştu.
Programda bir konuşma yapan Sivil Toplum Kuruluşu İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi ise, "Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. Nasıl ki Adeviyye'de haykırmışsak, Konya meydanında da aynı şekilde haykırıyoruz. Bu ses hepimizin sesidir. Bir grup zorba, arkasındaki tetikçilere, önlerindeki emperyalistlerle Mısır'a bir kâbus gibi çökmüşse, bu kâbusu dağıtmak da bize vaciptir. Bunun için burada aynı nidayı atıyoruz. Evet, direnişe devam, ihvana selam. Adeviyye Meydanı'nı katliamlarla kapatmaya çalışıyorlar. Ama bütün dünya Adeviyye oldu. İşte Konya, bir yanardağ gibi patladı. Tekbirlerimizle, dualarımızla, haykırışımızla bu zulmü bitireceğiz. Şu meydanlar, artık dünyanın zorbaların hâkimiyetine terk edilmeyeceğini gösteriyor. Ramazan ayının önünde yaptılar darbeyi. Zannettiler ki Müslümanlar oruç tuttukları için alanları terk edecekler. Adeviyye'de, Nahda'da, bütün şehirlerde milyonlar sokağa döküldü. Kararlı bir duruş sergilediler. Bu duruş, insanlığın onurlu, Müslümanların şuurlu duruşuydu. Biz o kardeşlerimizle kader birliği ettik. Çünkü Allah bizi kardeş kıldı. Bunu kimse bozamayacak. İnşallah bu meydanda Mısır'ın kurtuluşunu da beraber kutlayacağız. Şehitlerimizi rahmana uğurlayacağız ama hepimiz şehadet yolcusu olacağız. Emperyalizme asla boyun eğmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Cansuyu Derneği'nin Genel Başkanı Mustafa Köylü yaptığı konuşmada, "Arkadaşlarımız Mısır'da. Zor şartlar altında yardım çalışmalarını sürdürmeye devam ediyoruz. Şehit sayımızın 3 bin 643, yaralı sayımızın ise 11 bin 500 civarında olduğunu nakletti arkadaşlarımız. Mısırlı Müslümanların 21. asırda Müslümanların yüzünü ağartacak, Müslümanların onuruna yaraşır şekilde, Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceğiz kararlılığı ile ortaya koydukları direnişin şahitlerini Allah çoğaltıyor. Orada Bedir ashabı kadar salih niyetlerle küfre karşı baş kaldırmış kardeşlerimiz, kendilerinden önce cennete kardeşlerini gönderiyorlar. İnşallah o şehitler, bugün direnen Müslümanların Allah nezdinde en büyük şahitleri olacaktır. İşte o dünyadayken bile cennet yüzlü kardeşimiz Esma kızımız, 17 yaşında, göğsünden küfrün mermisini yiyip tebessümle Allah'ın huzuruna yürüdü. Allah buyurdu ki, siz onlara ölüler demeyiniz. Onlar rableri katında diridirler. Esma kızımız, Allah'ın huzurunda iman ve ikrama nail olmuştur. O şimdi diyecektir ki, 80 milyon Müslümanın yaşadığı Mısır'da bir avuç benim kardeşlerimin secde etmesine mani olacak. Yarabbi onları kahret diyecek" şeklinde konuştu.
Kürsüye davet edilen Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak da yaptığı konuşmada, "Bizlere ulaşan bilgilere göre batı destekli firavun askerleri İhvan'ın önde gelen temsilcilerini yakaladıkları yerde şehit ediyorlar. Elbette Allah'ın gazabı zalimleri boğacaktır. Ancak bizlere de bir takım görevler düşmektedir. Bizlerin hem müminler olarak Allah'a iman etmiş kullar olarak, hem de o şehitlerin kardeşleri olarak bir takım görevleri yerine getirmemiz icap etmektedir. Yuh çekmekle, telin etmekle ne yazık ki hedefler gerçekleşmiyor. Müslümanların ilk vazifesinin, emanetlere sahip çıkmasıdır. O emanetlerin esasını da Peygamber Efendimizin bıraktığı emanetler teşkil etmektedir. Buyururdu ki Efendimiz, 'Ashabım ben sizlere öylesine iki emanet bırakıyorum ki, siz onlara sıkı sarıldığınız müddetçe yollarınızı asla şaşırmazsınız. O iki emanetten birisi Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim, diğeri ise Resulullah'ın sünnetidir. Bedrin aslanları bu iki emanete sahip çıkmak için göğüslerini Kureyş ordularına karşı siper ettiler. Emanet yere düşmedi. Ondan sonra gelen müminler o emanetlere sahip çıktı. Ecdadımız o emanetleri göğüsledi. O emanetler uğruna Çanakkale'de 400 bin şehit verdiler. O emanetler şu an sizlere emanettir. Yazık ki, bizler o emanetlere hakkı ile sahip çıkamadık. Bugün, yazık ki, Müslüman hem Kur'an'dan, hem de sünnetten uzak yaşamaktadır. Kur'an dirilere hitap eder, bunu unutmamalıyız. Buyuruyor ki bu yüce kitap, 'Ey müminler, Müslümanları bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Çünkü siz onların dinine dönmedikçe onlar sizden razı olmazlar.' Bu ayetlerden haberiniz varsa, neden Haçlı birliğine koşuyorsunuz. Bindiğiniz tren sizi Haçlı birliğine götürüyor görmüyor musunuz? Batının öncülüğünde hazırlanmış olan Büyük Ortadoğu Projesi hiç aksatılmadan günbegün uygulanmaktadır. Önceki gün diyebileceğimiz bir mesabede, bütün Haçlılar, ırkçı siyonizmin ve küresel emperyalizmin el birliğiyle Irak'ı yerle bir etti. 2 milyon Müslüman'ı şehit etti. Sizler ne yaptınız? 100 binlerce İslam kadınının iffeti kirletilirken ne yaptınız? Şehit torunları, Mevlana'nın evlatları, Kıbrıs Barış Harekâtı'nı yaptığımız zaman bütün batı bize ambargo uygularken, bir ülke, Libya ve onun lideri bütün gücümle Türkiye'nin yanındayım diyordu. Öyle de yaptı. Hamal gibi Türk gemilerine yardımda bulundu. Haçlı birlikleri 37 yıl sonra intikam için Libya'ya saldırdılar. Senin bindiğin geminin kaptanları Haçlı birliklerini destekliyordu. Bunlardan senin haberin var mı? İşin gereğini yapmamız lazım. İşin gereği, bütün Müslümanların bir araya gelmesidir. Bütün Müslümanların kardeşlik zinciri oluşturmasıdır. Unutmayın, hayran olduğumuz, 54 yıldır kapısını çaldığımız Batı ve onlarla sarmaş dolaş olan ırkçı siyonizm ve küresel emperyalizm, 'Sizin sadece iki şıktan birini seçme hakkınız var' diyor. O şıklar da ya kölem olacaksın, ya da öleceksindir. İhvan, ikinci şıkkı tercih etti, şehadeti tercih etti. Şundan emin olunuz ki, inşallah Mısır'da ikinci bir İslam inkılâbı yaşanacaktır. Dünyada en verimli iki şey vardır. Bunlardan birisi şehit kanı, diğeri ise alın teridir. İhvan yeterince şehit kanı vermiş, alın teri görmüştür. Emin olun, Mısır'da oluk oluk akan şehit kanları ve yağmur gibi alınlarından boşalan terler mutlaka meyvesini verecektir. Tek çare Müslümanların bir araya gelmesi, kardeşlerin bir araya gelmesidir. Unutmayın ki, sancak düştüğü yerden kalkar. İslam Birliği'nin sancağı da buradan yükselecektir. Unutmayın, dünya sizi bekliyor" şeklinde konuştu.
Kürsüye davet edilen son konuşmacı Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Prof. Dr. Oğuzhan Asiltürk de, "Mısır'da olan bir basit darbe değildir. Darbelerde darbeyi yapan kişi, ya cumhurbaşkanı olur, ya başkan olur. Anayasayı ortadan kaldırır ve o ülkeyi o ihtilali yapan idare eder. Hâlbuki şimdi, cumhurbaşkanı Hıristiyan, Başbakan başkası. Bu darbeye uşaklık eden kişi, ancak Milli Savunma Bakanlığı'na getiriliyor. Demek ki, bunun arkasında başka bir güç daha var. Önce dünya siyonizmi ne istiyor, bunu bilmek lazım. 1897 yılında İsviçre'nin Bazel şehrinde Dünya Siyonist Kongresi yapıldı. Dünyanın meşhur Yahudileri buraya geldi. Kararlar aldı. Bu kararların hepsi gerek Türkiye'de, gerekse diğer İslam ülkelerinde uygulanıyor. Önce Osmanlı Devleti'nin başındaki padişah devrildi. Çünkü İsrail'in istediği toprakları vermiyor. Gelen de aynı imanlı insan. Öyleyse Osmanlı Devleti yıkılacak. İslam Toplumu yine bir baş seçer düşüncesiyle hilafet müessesesi yok edildi. Başsız kaldık ve parça parça edildik. Aldıkları kararlar 100 senede dünyadan İslam silinip yok edilecek şeklindeydi. Bütün ihtilallerin hedefi 100 senede İslam'ın ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Türkiye'de yapılan ihtilallerin hedefinde de siyonizmin eli vardır. Ama Milli Görüşçüler en çok oy aldıklarında yüzde 21 oy aldılar. Bunları katletmeye gerek yok dediler. Haber ajansları, televizyon ve gazeteler üzerinden mücadele ederek bunların gücünü kırarız diye düşündüler. Ancak Mısır böyle değil. Müslümanlar yüzde 50'nin üzerindeler. Sadece bir darbeyle bu iş olmaz, bu Müslümanlar yok edilecek. O toplumun başındaki imanlı insanlar şimdi tek tek öldürülüyorlar. Ölürken Allah onlara cennetteki yerlerini gösteriyor, bu nedenle tebessüm ediyorlar. Allah için canını vermekten üstün bir kulluk yoktur. Bir kul Allah'a vaktini, malını verebilir. İbadet edebilir. Ancak canını verdiği zaman, dünyadaki her şeyini vermiş olur. İşte Mısırlı kardeşlerimiz de canlarını vererek, Allah yolunda her şeylerini vermiş oluyorlar" diyerek konuşmasına bitirdi.
Daha sonra kalabalık sessiz bir şekilde alandan ayrıldı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.