KUR’AN’DA “RUHU’L KUDÜS” KAVRAMI
Kur’an’da geçen bir kavram da “Ruhu’l Kudüs” kavramıdır.” “روح” Ruh ve ” القدس” Kuds sözcüklerinden meydana gelen bir izafet (belirtili isim tamlaması) olan bu kavram, Kuran’da dört yerde geçmektedir.
Kur’an’da geçen bir kavram da “Ruhu’l Kudüs” kavramıdır.” “روح” Ruh ve ” القدس” Kuds sözcüklerinden meydana gelen bir izafet (belirtili isim tamlaması) olan bu kavram, Kuran’da dört yerde geçmektedir.[1] Kur’an’da ruh kavramı, “er-rûh” şeklinde tek başına kullanıldığı gibi değişik terkiplerle Allah’a nisbet edilerek veya rûhu’l-kudüs, er-rûhu’l-emîn gibi tabirlerle de kullanılmıştır. Ruh kelimesi gibi Kuds kelimesinden türetilen kelimeler de Kur’an’da kullanılmıştır: “Vadil Mukaddes”[2], “Ardul Mukaddes”[3], “Nukaddisuha”[4] ve “Kuddus”[5] gibi.
“Ruhu’l Kudüs” terkibini oluşturan kelimelerin ilki olan ruh kelimesi, hayat, idrak ve hareketin kaynağı, manevi varlık, vahiy, Allah kelâmı, Kur’ân-ı Kerim, kuvvet, his, duygu ve benzeri anlamlarda kullanılmaktadır.[6] Ruh kelimesinin esas anlamı ise can, yani vucüda hayat veren, diri tutan cevherdir.[7] Nitekim ölüm, ruhun bedeni terk etmesi olayıdır. Ruhun saydığımız tüm bu anlamlarıyla beraber ayet-i kerime ruh hakkında az bir bilgi verildiğinden söz eder: Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: “Ruh rabbimin emrindendir ve size pek az bilgi verilmiştir.”[8] Terkibin ikinci kelimesi olan “Kuds” ise; mukaddes, mübârek, her türlü fenalıktan arınma[9], yüce olmak, temiz olmak, kutsal olmak manalarına gelir.[10] Temiz ruh, bereket ruhu, mukaddes ruh gibi anlamlarda kullanılan Rûhulkudüs’le ilgili, İslam alimleri dört farklı görüş ileri sürmüşlerdir:
1- Ruhul-Kudüs, Yüce Allah’ın isimlerinden biridir. Bunun, İsa (as)’ın onunla ölüleri dirilttiği Allah’ın ismi azamı olduğunu söyleyenler de olmuştur.
2- Ruhu’l Kudüs’ten maksat Kur’ân[11] ve İncil’dir.
3- Ruhu’l Kudüs’ten maksat, Allah’ın ruhu demektir. Burada Kudüs bizzat Allah’ın kendisidir. Buradaki ruh, da Hz. İsa (as)’a üflenen ruhtur. Allah (cc) burada İsa (as)’ı onurlandırmak, şereflendirmek için O’na üflenen ruhu kendisine nispet etmiştir.
4- Ruhu’l Kudüs’ten maksat Cebrail (as)’dır. Bu aynı zamanda alimlerin üzerinde icma ettikleri manadır. Cebrail, İbranicede “cebr” kul ve “iyl” Allah, kelimelerinden oluşan ve “Allah’ın kulu” manasına gelen bir kelimedir.[12] Bir başka görüşe göre de Cebrail kelimesi, Allah’ın gücü anlamındaki Ceberutullah tamlamasından alınmıştır. Tekvir süresinde kendisinden, “arşın sahibi” nezdinde çok itibarlı ve melekler yanında da kendisine itaat edilen şerefli bir elçi diye söz edilen Cebrail (as), Kur’an’da birçok ayet-i kerimede çeşitli isim ve sıfatlarla zikredilmiş, övülmüştür. Allah indindeki şerefinden dolayı da Ruhu’l Kudüs olarak isimlendirilmiştir. Nitekim Nahl Suresi 102 .ayeti de Ruhu’l Kudüs’ten maksadın Cebrail olduğunu bizlere beyan ediyor:
قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذينَ اٰمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِمينَ
“İman edenlere sebat kazandırsın, Müslümanlara rehber ve müjde olsun diye rabbin tarafından bir gerçek olmak üzere Kur’an’ı Ruhulkudüs’ün indirdiğini söyle” Ruhu’l Kudüs’ten maksadın Cebrail (as) olduğunu hadislerden de öğreniyoruz. Nitekim bir defasında Hz. Peygamber (as) Hassân b. Sâbit’e, “Kureyş’i hicvet, Rûhulkudüs seninledir”, bir başka zaman da, “Ve Cebrâil seninledir” demiştir. Bu söz üzerine Hassân b. Sâbit şiirinde, “Allah’ın elçisi Cibrîl bizdedir, Rûhulkudüs’ün eşi, benzeri yoktur” diyerek Cibrîl ve Rûhulkudüs ile aynı kişinin kastedildiğini göstermiştir.[13] Kur’an’da bir terkip olarak Ruhu’l Kudüs Cebrâil anlamında kullanıldığı gibi, bu terkibin bir parçası olan “Ruh” kelimesi de Cebrail anlamında kullanılmıştır. Ruh kelimesi, Kur’ân’da gerek tek başına gerekse izafet halinde toplam yirmi bir yerde geçmektedir. Bunlardan dört tanesi izafetsiz[14], beş tanesi de[15] izafetli olarak Cebrâil anlamında kullanılmıştır.
Kur’an’da kendisine ilahi emirleri tahrif etmeden Hz. Peygambere ulaştırdığı için Cebrâil’e “Ruhu’l-Emîn” denmiştir. Yine Kur’an, O’nun için, “O orada sayılan, güvenilen (bir elçi)dir” demesinin yanında kerem, risalet, kuvvet, itibar, sözü tutulan, üstün yaradılışlı olma gibi özelliklere de sahip olduğunu söyler. Bu özelliklerin hepsi Kur’ân’ın şerefini, azametini, yüksekliğini belirttiği gibi Allah’ın insana verdiği değeri de göstermektedir. Aynı zamanda Cebrail’in risaleti ve vahyi Hz. Peygamber’e taşıyıp ulaştırması hasebiyle, son derece üstün sıfatlara haiz bir melek olduğunu da göstermektedir.[16]
Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek, Allah’a emanet olun, dualarınızı bekliyorum.
[1] Bakara 87,253; maide 110; Nahl, 102
[2] Taha 12
[3] Maide 21
[4] Bakara 30
[5] Cuma 1
[6] Müfredat, el-İsfahani, ruh maddesi
[7] Lisanul Arab, Ruh maddesi
[8] İsra 85
[9] Elmalılı Tefsiri, Hakkı Yazır
[10] TDV 35. Cilt, sayfa 216
[11] Şura 52
[12] İbn Kesir, Tefsîru’lKur’âni’l-azîm
[13] Buhari, Müslim, Nesei
[14] Meryem 17; Mearic 4; Nebe 38; Kadir 4
[15] Bakara 87, 253; Maide 110, Nahl 102, Şuara 193.
[16] Seyyid Kutup, Fizilalil Kuran, 16 cilt, sayfa 56
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.