"Kürd meselesi ancak İslam kardeşliği ile çözülür"
Saadet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Yıldız, "Kürd meselesinin çözümünün ancak kardeşlik hukukuna uygun hareket edilmesiyle mümkün olabileceğini" söyledi.
Geçtiğimiz günlerde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun "Kürd Meselesinde Adil Çözüm" temasıyla düzenlediği basın açıklamasını değerlendiren Saadet Partisi İstanbul İl Başkan yardımcısı Avukat İbrahim Yıldız "Kürd meselesinin çözümünün ancak kardeşlik hukukuna uygun hareket edilmesiyle mümkün olabileceğini" söyledi.
"Kürd meselesi uzun süredir çözülmeyi bekleyen ancak bir türlü istenen sonucun elde edilemediği bir mesele olarak karşımızda duruyor." diyen Avukat Yıldız, "Türkiye'de öyle veya böyle, konuşulsa da konuşulmasa da ister güvenlik perspektifli, ister kardeşlik, vatandaşlık, ya da yasal yönüyle ele alınsa, yani her ne suretle yaklaşılırsa yaklaşılsın ortada bir mesele var ve çözülmeyi bekliyor.” dedi.
"İnanç merkeze alınmazsa sorun çözülmez"
Kürd meselesinin çözüm yöntemlerinden bir türlü istenilen sonucun elde edilemediğini söyleyen Yıldız “Meseleye gerçek manada kardeşlik vurgusu öne çıkarılarak yaklaşırsak o zaman meseleye çözüm bulunur. Öz kardeşliğimiz nereden kaynaklanıyor? Ne bizim etnik kimliğimizden ne bölgesel, coğrafi yanlarımızdan ne de ideolojik herhangi bir şeyden beslenmiyor. Öz kardeşliğimizin temeli inanç kardeşliğidir. İnanç kardeşliğini baz almadan, ölçü almadan, meseleye hangi yönüyle yaklaşılırsa yaklaşılsın, çözüme asla ulaşılamaz.” diye konuştu.
"Çözüm için samimi olunmalı"
Sorunun varlığı ile ilgili net bir kanaate varıldıktan sonra meseleye gerçek, hakiki kardeşlik bazında yaklaşıldığında çözüm bulunabilir diyen Yıldız “Sorunun temel dinamikleri nedir? Soruna kaynaklık eden olumsuzluklar neler? Bu unsurları topyekûn eskilerin tabiriyle “Efradını cami ağyarını mâni” şeklinde masaya yatırarak, bunun üzerine çözüm önerileri konuşulur. Herkesin bütün iyi yönleriyle, halisane, bu meseleyi çözmek niyetiyle yaklaşması gerekir. Bir kere bu meseleyi uluslararası bir sorun olmaktan çıkarmalıyız.” şeklinde konuştu.
Yıldız, Batı'nın İslam coğrafyasına ırkçılığı empoze ettiğine vurgu yaparak “Batı'nın İslam coğrafyasında, gerçek kardeşliğin hâkim olduğu coğrafyada, ilk hastalıklı virüsü bulaştırdığı iş budur. İşi uluslararası bir sorun haline getirip kendileri müdahil oluyorlar. Müdahil olduğu andan itibaren de işi seyrinden çıkararak çözümsüzlüğe mahkûm ediyorlar.” dedi.
"Meseleyi uluslararası sorun olmaktan çıkarmalıyız"
Meseleyi uluslararası bir sorun olmaktan çıkarıp en azından Batı'nın empoze ettiği şekilde çözüm yoluna gidilmesinin engellenmesi gerektiğini belirten Yıldız “Bu coğrafyada İslam’ın ana unsurları olan gerek İran gerek mevcut halde bölünmüş Irak, Türkiye coğrafyasındaki Arap, Fars, Türk ve Kürt unsurlar, bir araya gelmek suretiyle bu sorunu çözebilirler. Başka herhangi bir kitleyi dâhil etmek sorunları büyütür ve çözümsüzlüğü esas mesele yapar.” şeklinde konuştu.
"Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemelisiniz"
Uzaktaki birtakım unsurlarla, devletlerle bu işi çözmeye kalkışmak bugüne kadar asla çözüm getirmemiştir ve getirmez diyen Yıldız “Arap, Fars ve Türk unsurlarının, bölgede huzuru, barışı sağlamalarının olmazsa olmaz şartı kendi nefisleri için istediklerini gerçek kardeşleri olan Kürdler için de istemelerinden geçer. Bunu topyekûn çözemediğimiz müddetçe ne Arap’ı ne Fars'ı ne Türk’ü ne de Kürd'ü huzur bulur. Bu Huzursuzluk aynen 100 yıldır devam ettiği gibi bundan sonra da devam edecektir.” dedi.
Yıldız açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında her kavmin kendi kaderini tayin etmesinin gündeme gelmesiyle beraber toplumlara virüs bulaştı. Esas kardeşliğin inanç kardeşliği değil de ırk kardeşliği olduğu yönündeki inanç, bizim kardeşlik hukukumuzu zedeledi. Bunun sonunda da Osmanlı'nın üzerinde hâkim olduğu topraklarda, farklı farklı devletler, devletçikler krallıklar, emirlikler oluşturuldu. Bu sorun maalesef o günden bugüne ulus temelli yaklaşımlar sebebiyle ertelenmiştir. Yer yer, dönem dönem baskılandığı, yok sayıldığı, özellikle güvenlik merkezli önlemlerin alındığı dönemde, çözüm üretmekten ziyade gelecek kuşaklara, gelecek nesillere miras bırakılacak kronik bazı arızaların meydana geldiğini görüyoruz.”
"Çözüm süreci iyi niyetli değildi"
“Çözüm sürecinin yanlışlıkları hususunda ta baştan beri Saadet Partisi olarak bir hususu dile getirdik. Böyle bir sorun varsa sorunun bütün taraflarıyla oturulması, konuşulması ve bu şekilde çözüm önerilerinin ortaya konulması gerektiğini dile getirdik." diyen Yıldız, "Salt bir hareketi muhatap almak bu işi baştan sakat hale getirir. İkinci husus, ısrarla süreç bir anlaşma, bir çözüm zemini aranırken aynı zamanda ön şart olarak silahların bırakılması hususunun dile getirilmesi, aradaki güvensizlik nedeniyle süreçte ikircikli tavır takınılmasına neden oldu. Bunun sonucunda da işin tam çözüme kavuşacağı beklenirken aslında bu işin çok da iyi niyetle yapılmadığı görüldü. Meselenin asıl tarafları ile konuşulmadığı ve bunun bir takım politik kazanımlar üzerinden yürütüldüğü ortaya çıkınca da haliyle iş, çözümsüz ve daha büyük acılara sebep olacak bir sürece evrildi.”
Bu konuda Saadet Partisi'nin daha önce de 1994 senesinde Refah Partisi'nin Kürd meselesine yaklaşımı ile gündeme geldiğini ve bununla ilgili raporlar hazırlanıp çözüm önerileri sunduğunu belirten Yıldız, "Daha sonra da peyderpey gerektiği mekanlarda bu iş konuşulmuş ancak hala çözülebilmiş değil." dedi.
"HÜDA PAR muhatap alınmalı"
HÜDA PAR’ın yaptığı çağrıya ilişkin de değerlendirmede bulunan Yıldız “HÜDA PAR bölgede aktif olarak çalışan, yerelde yaşayan, fiili ve fiziki olarak, yoğun bir şekilde bölgede bulunuyor. Böyle olunca da acıyı, ıstırabı, sıkıntıyı en bariz ve en yoğun bir şekilde yaşayan insanlar olarak, olayın esas tarafları olarak bulunması ve muhatap alınması gereken insanlar olduğu için onların bu işe çözüm getirmesi doğal bir yaklaşımdır.” diye konuştu.
Yıldız son olarak “HÜDA PAR’ın yaptığı çağrının tam da karşılık bulması icap ederken malumunuz üzere bir erken seçim ortaya atıldı ve bu ikinci bir kez belki kısa, belki orta vadede yine ertelenecek bir sorun olacak gibi görünüyor. Ama her halükârda bu sorunun çözümü konusunda, sorunun ve sıkıntının tarafları, mağdur olan bütün kitlenin bir araya toplanarak, kardeşçe bu işi çözmeleri gerekiyor. Biz Saadet Partisi olarak baştan beri yaklaşımımız inanç merkezlidir. İnanç temelli çözümün kesin çözüm olacağı kanaatindeyiz. İnşallah Rabbim önümüzdeki süreçlerde bu sorunun bütün boyutlarıyla çözmek üzerine halisane niyetlerle oluşacak temsilcilerle çözüme kavuşturulur. Bu acı, bu sıkıntı gelecek nesillere bırakılmadan çözülebileceğini ümit ediyorum.” ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.