Kürt Konferansı’nın sonuçları
Irak, İran, Suriye ve Türkiye Kürtlerinin katılımıyla düzenlenen konferansın ikinci gününde gazeteci, siyasetçi, akademisyen ve STK temsilcilerinden oluşan 24 kişi ile bir çalıştay gerçekleştirildi
Irak, İran, Suriye ve Türkiye Kürtlerinin katılımıyla gerçekleştirilen konferansın ilk gününde "Kürtlerin Kürt Sorunu, Barış ve Çözüm Modellerine Yönelik Bakışları", "Türkiye'de Demokratikleşme ve Barış Süreci: Yeni Bir Vizyona Doğru" ve " Suriye ve İran'ın Değişim Sürecinde Kürtler" başlıklarından oluşan oturumlarda sunumlar yapıldı. Dünya Bülteni'nde Levent Baştürk tarafından kaleme alınan bir yazıda ilk günü oldukça kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmıştı. İkinci gün ise yine aynı ülkelerden gelen ve gazeteci, siyasetçi, akademisyen ve STK temsilcilerinden oluşan 24 kişi ile bir çalıştay gerçekleştirildi. Biz bu yazıda iki günün genelini nazar-ı itibara alarak ve daha çok ikinci güne vurgu yaparak gözlemlerimizi sunacağız.
KÜRT SORUNU, YENİ ORTADOĞU VE FIRSATLAR
- Kürtlerin temel sorunları olarak inkar politikaları ve onun beraberinde getirdiği baskı ve şiddet uygulamaları, dil sorunu, kimlik sorunu, eşit vatandaşlık sorunu ve merkezileşme sebebiyle kendi kendilerini yönetememeleri üzerinde duruldu.
- Kürt sorununun tanımlanmasında, Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde tanımlanma sorunu yaşandığına vurgu yapıldı. Kürtlerin haklarının reddeden ve sorunu sadece güvenliğe indirgeyen bir anlayışın ürettiği önlemlerle sorunun çözülmeyeceği ifade edildi.
Ulus-devlet problematiği
- Kürtlerin Birinci Dünya Savaşı sonrasında bir modernizm projesinin parçası olarak sömürgecilik ve dekolonizasyon süreçlerinde 4 ulusal sınırla ayrıldığına değinildi ve Kürt gerçeğinin yeni bir paradigma içinde ele alınması gerektiği üzerinde duruldu.
- Bugün Kürtlerin çözüm değil sorun üreten bu sınırların kabul etmediği vurgulanarak sınırlar arası rahat geçiş hakkı talep edildi. Bu çerçevede fikir ifade edenler arasında yer alan çalıştay konuşmacılarından Prof. Mithat Sancar, bu sınırların dışardan alınmış ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Sancar yaşadığımız dönemin Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi dönemi olduğu üzerinde durdu ve "Rojava'daki çatışmaya Suriye'nin iç savaşı olarak değil, Ortadoğu'nun şekillenme savaşı olarak bakılmalı" dedi. Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesinin Kürtler üzerinden olacağını vurgulayan Sancar siyasi, askeri ve başka açılardan Kürtlerin hesaba katılmaları zaruretine değindi. Sancar Kürtlerin olabilecek en geniş birliktelikleri savunmaları gerektiğini savundu. Kürtlerin bağımsız bir devletten öte bulundukları ülkelerde söz sahibi olmalarının bir entegrasyonu sağlayacağını dile getiren Sancar, bunun Kürtlerin kendilerini yönetmek hakkından vazgeçmeleri anlamına gelmediğini belirtti. Ulus devlet fenomeninin Ortadoğu'ya yabancı olduğunu ve hatta bunun Ortadoğu'nun genetiğini bozduğunu ifade eden konuşmacı, mevcut şartlarda Kürtlerin geliştirecekleri modelle yeni bir örneğin öncülüğünü yapabilme fırsatlarının olduğunu dile getirdi.
Kürt ulus-devleti talepleri ve federasyon/bölgesel entegrasyon önerileri
- Milli sınırlar ve milliyetçilik gibi modernite bileşenleri sık sık eleştiri konusu olsa da, çözüm önerileri kısmında genel olarak ifade edilenler bir karşı milliyetçi çerçeve içinde tanımlandı. Konuşmacıların bir kısmınca dile getirilen bütün Kürtleri kapsayan bir Kürt ulus devletinin kurulmasına ya da Kürtlük bilincinin ve milliyetçiliğinin gelişmesi gerektiği söylemleri Kürtlerin bir kısmının henüz 19. Yüzyılın ulus-devlet paradigmasının dışında kendi geleceklerine ilişkin kapsamlı bir vizyon ortaya koyamadıklarının da göstergesi oldu. Dünyanın bölgesel yapılanmalara doğru şekillendiği bir dönemde, ulus-devlet tecrübesinin bölgede yaşattığı ızdırap ve sıkıntılar ortadayken neden ulus-devlet temelli bir arayışta ısrar olduğunun bir cevabı yoktu. Ulus-devlet kurmanın inkar edilemez bir hak olduğu üzerine inşa edilen bir görüş yer yer ağır basıyordu.
- Ayrı bir devletin kurulması önerisi yapanlara karşın, bulundukları sınırları bozmadan, yaşadıkları ülkedeki halklarla demokratik devlet içinde eşit vatandaşlık ilkesine dayalı çözüm önerisi sunanlar ağırlık kazandı. Özellikle konferansın ikinci gününde Ortadoğu'nun geleceğinde Kürtlerin rol oynayacağı entegrasyon süreci ve Kürtlerin tüm haklarının verilmesi gerektiği vurgulandı. Avukat Sebih Ataç da bu yönde fikir ifade edenler arasında yer aldı. Çalıştaya Süleymaniye'den katılan Dr. Ümid Fettah da Kürtlerin Ortadoğu'da diğer halkları göz önüne almayan bir çözüm üzerinde tartışmalarının yanlışlığından söz etti.
- Yaşadıkları ülkelerde federasyon kazanımı ve sonrasında kendi aralarında konfederasyon hedefi de ağırlıklı olarak dile getirildi.
- Federasyon önerisinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi model olarak gösterilse de bu öneri bazı katılımcılar tarafından IKBY'deki sorunlara dikkat çekilerek reddedildi. Bu durum, hem hükümet kurma aşamasındaki IKBY'deki KDP'ye muhalif partilerin çıkışı olarak değerlendirilebilir, hem de KYB'nin PKK-BDP-PYD ekseni ile çatışma durumundan kaynaklandığı söylenebilir.
Kürtler ve Ortadoğu'da değişim süreci
- Konuşmaların geneli, yukarıda aktardığımız Mithat Sancar örneğinde de gördüğümüz gibi, Arap Baharı da dahil olmak üzere Ortadoğu'da son dönemdeki gelişmelerin Kürtler olmadan bir bölge düzeninin yeniden şekillenemeyeceği ve Kürtlerin en önemli aktörlerden biri olarak ortaya çıktıkları üzerine vurgu yaptı. Bu durum, konuşmacılarca tarihin ilk kez kendilerine verdiği fırsat olarak sık sık işlendi.
ÇÖZÜM SÜRECİ VE DEMOKRATİKLEŞME PAKETİNE BAKIŞ
- Kuzey Irak'tan KDP, Goran, KYP ve Yekgirtu İslami Partisi'nden katılan temsilcilerin Kürt sorunu, Ortadoğu'nun şekillenmesinde Kürtlerin rolü, Türkiye'deki demokratikleşme paketi ve Çözüm Süreci'ne bakışlarında ortak ya da benzer yorumlar yaptığı dikkat çekti.
- Irak'tan gelen her bir parti temsilcisi ve konuşmacıların çoğunluğu Çözüm Süreci'ne verdikleri desteği kaydederek, bardağın tam dolu olmadığını vurguladı. Türkiye Hükümeti'nin bu konuda daha fazla adım atması gerektiğini, bu sürecin tüm Kürtleri ve Ortadoğu'yu etkileyecek bir süreç olduğunu belirtti. Çalıştay konuşmacıları arasında yer alan Süleymaniye Üniversitesi'nden Dr. Ümid Fettah genel olarak Türkiye'deki Çözüm Süreci ve demokratikleşme paketine karşı umutlu bir beklenti içinde olduklarına değindi.
- Bu arada Çözüm Süreci'ne ilişkin değerlendirmelerde devamlı üstünde durulan husus Türkiye'nin meseleye taktik amaçlı değil stratejik yaklaşması gerektiği hususu oldu. İkinci gün konuşmacılarından KBY'den katılan ulusal güvenlik uzmanı Dr. Necdet Akrawi de buna vurgu yaptı ve süreç içinde atılan adımların taktiksel olması durumunda olumlu bir sonuca evirilemeyeceğini ifade etti ve stratejik bir yaklaşımın daha olumlu sonuçlar getireceğini söyledi.
KONFERANSA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRMELER
- Konferans, akademik bir toplantı olmanın ötesinde Kürtlerin bir araya gelip şikayetlerini ilettiği bir platform haline geldi. Konuşmacıların çoğunluğunca Kürtlerin tarih boyunca nasıl baskı altında oldukları ve günümüzde yaşadıkları teferruatlı olarak gündeme getirildi. Bu özellikle İran ve Suriye'den gelenler arasında rastlanır bir tutum olarak gözlemlendi. Irak'tan gelen konuşmacılar daha fazla çözüm ağırlıklı konuşma eğilimi gösterdiler. Moderatörler bu duruma sık sık müdahale ederek konuya ilişkin görüşlere ve çözüm önerilerine odaklanılmasını istese de katılımcıların genelinde konferans konularına riayet etmeme eğilimi ağır bastı.
- Konferansın Ankara'da düzenlenmesi BDP temsilcileri tarafından eleştirildi. Organizasyonun Erbil-Ankara eksenli algılandığı, PKK-BDP ve PYD tarafından olumsuz karşılandığı oturum aralarında ifade edildi.
- PKK'dan temsilcilerin davet edilmemesi özellikle KYB temsilcisi tarafından vurgulanarak bu konferansın Erbil'de düzenlenecek Ulusal Kürt Konferansı'nın muadili kabul edilemeyeceği belirtildi.
- Kürtlerin bir araya gelme çabaları, var olma mücadelelerine bağlanarak bu birlik çabalarının devam edeceği vurgulandı.
- Bu konuyla bağlantılı olarak davet edilmelerine karşın PYD temsilcilerinin konferansa katılamamış olmaları ya da katılımlarının engellenmiş olmasından dolayı organizasyonun yanı sıra hükümete yönelik eleştiriler gündeme geldi. Özellikle BDP temsilcisi tarafından dile getirilen bu eleştiride PYD'ye giriş izni verilmemesi, PYD lideri Salih Müslim'in Avrupa'ya gidişinin engellenmesine referans verilerek eleştirildi.
- Konferans genel olarak akademik perspektiften uzak seyretti. Çözüm modelleri başlığı taşımasına karşın konferansın genelinde bir model ortaya konamadı.
- Kürtlerin ortaya koyduğu ortak söylem, tarihsel olarak ezilmişlik ve yaşadıkları acılar oldu. Kendi aralarındaki ayrılığa ve ortak bir vizyona sahip olmamalarına bazı konuşmacılar tarafından da dikkat çekildi. Hatta bir ara KDP'yi temsilen gelen bir konuşmacı, Kürtler içindeki bir oluşumun kendi eğilimini bütün Kürtlerin görüşü olarak dayatma içinde olduğunu açık referansta bulunmadan ifade etti. Burada referansın PKK'ya olduğunu anlamak mümkündü. Nitekim KDP temsilcisinin bu açıklaması BDP ve DTK temsilcilerince eleştirildi.
- Yer yer Türkiye'ye yönelik eleştiriler Irak KDP'sine yapılan eleştirilerle beraber yöneltildi. İlk gün konuşmacıların yanı sıra dinleyicilerden de bu tip eleştiriler duyuldu. İkinci günün çalıştay konuşmacılarından Suriyeli gazeteci Berzan İso bir yandan Türkiye'nin ördüğü beton duvarların diğer tarafta IKBY ile yaşanan sınır sorunlarının Kürtleri birbirinde ayırdığını iddia etti.
- Konferans boyunca Türkiye Kürtleri, Irak Kürtleri gibi ifadeler kullanılmadı bunun yerine Kuzey, Doğu, Güney ve Batı Kürdistan tanımlamaları kullanıldı.
- Bu konferansın devamı niteliğinde olacak yeni buluşmanın Erbil'de yapılması ve bu konferansa katılamayanlarla orada bir araya gelinmesi gerektiği şeklinde bir algı oluştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.