"Madde bağımlılığına karşı topyekûn mücadele olmasa bu işin altından kalkamayız"
Gençleri madde kullanımına iten en büyük etkenlerin başında internetin kontrolsüz ve bilinçsizce kullanılmasının geldiğine dikkat çeken uzmanlar, buradaki uygunsuz içeriklerin gençleri öz değerlerinden uzaklaştırdığını belirtiyor.
Yeşilay Cemiyeti Adıyaman Şube Başkanı Hakan Özöncel, gençleri ve çocukları uyuşturucu madde kullanımına iten sebepleri ve onların madde kullanımından uzak tutulması adına yapılması gerekenleri İlke Haber Ajansına (İLKHA) değerlendirdi.
Gençlerin bir ülkenin geleceği olduğunu vurgulayan Özöncel, gençliği olumsuz yönde etkileyen araçların başında bilinçsiz internet kullanımı geldiğini, bununla beraber arkadaş tercihleri ve en önemlisi de maneviyat eksikliğinin olduğunu söyledi.
Özöncel, "Gençlerimizi önemsiyoruz, çünkü Adıyaman genç bir nüfusa sahip ve bu genç nüfusun doğru kanalize edilmesi lazım. Peki, gençlerimizi bu zararlı alışkanlıklara nasıl bulaşıyor; bunlardan birincisi internet, internet bağımlılığını, gençlerimizi büyük ölçüde zararlı alışkanlıklara yönlendiren bir teknoloji canavarı olarak görüyoruz. Bilinçli kullanılmadığı takdirde, ebetteki bilinçli kullanıma sonuna kadar destek veren bir kurumuz.” dedi.
Arkadaş seçimi çok önemli
Madde bağımlısı gençlerin arkadaş çevresinden etkilendiğini bu noktada arkadaş seçiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Özöncel, şöyle konuştu:
“Akran iletişimi, aile içi iletişim, okulda akran iletişimi, yine bu konuda çok önemli. Gençlerimiz kötü alışkanlıklardan uzak tutmamız için yapmamız gerekenler var. Akran iletişimi ve akran eğitimi bu konuda çok önemli. Aile içi iletişim olmadığı zaman çocuk, huzuru ve mutluluğu dışarda üçüncü şahıslarda aradığı zaman, bir boşluğa düşüyor. Bu yardımlar ile de sonu hiç iyi olmayan bataklıklılara doğru sürükleniyor. Onun için birinci derecede eğitim ailede başlıyor. Aile içerisinde ebeveynlerle çocukların iletişimini en üst seviyede tutması gerekiyor. Arkadaş seçiminde çocuklarımıza yardım etmemiz gerekiyor. Planlı bir yaşamda çocuklarımızı kontrol altında tutmamız gerekiyor. Onlarla vakit geçirmemiz gerekiyor, çünkü sevgi paylaşıldıkça çoğalır. Onun için bizim paylaşımcı bir ruha sahip olmamız gerekir. Onlarla istişare etmemiz lazım, yemek sofralarında beraber olmamız lazım. Onlara kültür aktarımını, değerler eğitimini en üst seviyede vermemiz lazım ki, mutlu olan bir çocuk zaten dışarı çıkmaz.”
Madde bağımlılığı sigara ile başlıyor
Madde bağımlısı gençlerde bağımlılığın sigara ile başladığını ve bunun çok küçük yaşlarda olmasının üzücü bir durum olduğunu ifade eden Özöncel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sigara kullanımı şu an 12-13 yaş seviyesinde bulunuyor. Gönül ister ki tamamıyla ortadan kalksın, fakat her planlı çalışma bir süreç gerektiriyor ve bunun için de çalışmalar devam ediyor. Kritik süreç 13 ila 18 yaş arası gençlerimizi ilgilendiriyor. Ortaokuldan liseye geçişteki bu kırılgan dönem özellikle biyolojik değişim ve gelişiminde gençler üzerinde etkisi düşünüldüğünde çocuklarımızı en yakın korumamız gereken dönem, bu konuda çok dikkatli olmamız gerekiyor.”
Manevi boşluk gençleri olumsuz anlamda etkiliyor
Gençlerdeki manevi boşluk ve kültürel değerlerden uzaklık ile aile içi iletişimin kopuk olması gençlerde bu boşluğu dolduracak arayışlara sebep olduğunu ve boşluğun yanlış yerlerde kötü sonuçlar ile neticelendiğini belirten Özöncel, “Tabii inanç sistemi açısından da bunu değerlendirmek lazım, biz milli ve manevi değerlerle binlerce yıl hüküm sürmüş bir ecdadın torunlarıyız. Bu değerler aktarımı aile içerisinde yapılmadığı zaman bir boşluk oluşur. Bu inanç boşluğudur. Geçlerimizin inandığı bir değerin olması lazım. Biz bunlara milli ve manevi değerler diyoruz. Güzel ahlak gibi, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, paylaşma gibi dayanışma gibi özellikle bu duyguların çocuklara verilmesi lazım ki genç yaşa geldiklerinde de bu bilinçle yetişsinler. Çünkü bizi biz yapan değerler bunlar. Paylaşımcı olmadığı zaman çocuk mutluluğu, huzuru, dayanışmayı paylaşmadığı zaman, bireyci yetiştiği zaman çok daha kaba çok daha kırıcı ve çok daha suça yönelik hareketlerde bulunabiliyor. Bu şansı çok iyi kullanmamız gerekir. Yüzyıllar boyunca Avrupa biz, biz Avrupa olmaya çalışmışız. Ta bu haçlı seferlerinden başlıyor. Onlar bizim güzel değerlerimizi alıp kullanmaya başlarken biz onlarda fason hale gelmiş değerler ile dönüşmeye çalışıyoruz.” dedi.
Aile olmanın önemine değinen Özöncel, Batı ile İslam ülkeleri arasında farklılığa değinerek toplumun özüne dönmesi gerektiğini belirterek, “Biz aileyiz, onlar aile olmaya çalışıyor. Biz birey olmaya çalışıyoruz. Bu ters döngüden kurtarmamız lazım toplumumuzu." dedi.
Bağımlılık ile mücadelenin toplumun her bireyinin görevi olduğunu ifade eden Özöncel, “Bağımlılıkla mücadele topyekûn bir mücadeledir. Bizim ülke olarak, tüm ebeveynler olarak, fert olarak bu olaya el atmalıyız. Bir bütün olarak topyekûn bir mücadele olmasa biz bu işin altından çıkamayız. Bunu bir görev olarak addetmemiz lazım kendimize. Şöyle ki, eğer okulda isek okul önleri bu konuda birinci derecede bu zararlı alışkanlıkları yaymak isteyenlerin uğrak yeridir. Çocuklarımız bilinçli olacak, öğretmenlerimiz bu konuda çocuklarımızı bilinçlendirecek, okul idareleri bu konuda bilinçli olacak, aile, en başta aile çocuğuna sahip çıkacak. Esnaf odaları okula yakın yerde bu tür maddelerin satışını önlemek adına, emniyet güçleri, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın görevlileri, STK’lar yani bunu ne kadar genişletebilirsek her il kendi evinin önünü süpürürse bu ülke ve bu dünya tertemiz bir geleceğe kucak açmış olacak.” diye belirtti.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.