Bismihi Teâla                                                                                                                             

Yıllardır “Peygamber Sevdalıları Vakfı”nın Türkiye genelinde toplumun değer yargılarıyla birebir örtüşen çok hayırlı etkinlikleri gündeme getirdiğini sanırım toplumun azımsanmayacak kısmı müşahede etmektedir. “Mevlut etkinlikleri”, “siyer sınavları”, “Sahabeyi Kiramların” yaşamlarına ilişkin etkinlikler vs.

Dolayısıyla o kutlu elçiye salavatlar bile büyük ehemmiyet taşırken “Asrı Saadete” nazarları çevirmek eminim ki pas tutan kalpleri yumuşatmaya vesile olabilir. Hatta pek çok kimsenin hidayet bulmasına yol açabilir. Zira o kutlu elçi “Ey Ali, birinin senin vasıtanla hidayet bulması dünya ve içindekilerinden daha hayırlıdır.” Sözü hepimiz için çalışma şiarı olmalıdır. Eminim, bu vakfın çalışmaları da bu minvalde. Hem de içeriği zengin olan bu etkinlikler çocuktan, gence; kadından erkeğe toplumun her katmanına hitap edecek türden… Toplumun ortak değeri olan bu olgu-Siyeri Nebi- desteklenmesi gerekirken maalesef rahatsız olanlar var. Açık deyişle bürokrasi erkinde sorun teşkil eden birimler vardır. Gerek merkezden, gerek yerelden bu tür etkinliklerin yapılmasından rahatsız olanlar var…

Hele özellikle siyer sınavlarının tanıtımının yapılması, kayıtlarının alınması, yarışma kitaplarının dağıtılması noktasında pek çok engeller çıkartılmakta. Yakın çevremde vakfın il koordinatörlüğünü yapan arkadaşla hasbihâl ettiğimde söyledikleri hakikatten üzücü türden… İşin en üzücü yanı bu tür sınavı engelleme amaçlı çirkefliklerin benzer şekilde her yıl yapılmasıdır!..

Düşünün vakfın yöneticileri 17 Şubat 2019 tarihinde siyer yarışması sınavını yapacağına ilişkin, 2018 yılının kasım ayında bakanlığa müracaat ediyor, yanıt sınavın icra edilmesine bir hafta kala veriliyor… Diğer deyişle sınavın icrasından 3 ay önce yazışma işlemlerine başlanıyor, yanıt sınavın yapılacağı tarihten 10 gün önce veriliyor. Bu ne laubalilik… Bu ne keyfilik… Merkezde durum bu… Merkezde hal bu iken yerelin bundan farkı olur mu?..

Bazı illerde il koordinatörleri sınavın yapılacağı tarihten en az 2 ay öncesinde valiliğe müracaat ediyor, mülki amirler cevap vermekten imtina ediyor… Geçiştiriyor… Oyalıyor… Varlık sebepleri halka hizmet etmek olan bürokrasinin bu tutumu içler acısı.

Manevi etkinliklere tavrı bu şekil olan sözüm ona bürokrasinin, bakın başka uygulamalara ne kadar dakik ve hızlı olduğuna ilişkin bir örnek:

“Fit21 By Ece Vahapoğlu” işletmecisi 4 Şubat 2019’da “Çocuk yogası” etkinliklerini tüm resmi ve özel okullarda icra etme gayesiyle bakanlığa müracaat ediyor. Aradan bir, iki hafta geçmemişken bu yazıya hemen yanıt geliyor. Çocuk yogası etkinlikleri konulu yazı ivedilikle Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne… Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne.. Hatta Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne…“Din öğretimi Genel Müdürlüğü’ne de yollandığına göre… Artık daha gerisini saymaya gerek var mı?! Bu ne hız, bu ne iştiyak!!!

Şimdi haklı olarak soralım:

Bir: Milli Eğitim bürokratları birkaç günde jet hızıyla, “Fit21 By Ece Vahapoğlu” Firmasının çocuk yogası etkinliğini okullarda uygulatma fikrini nerden alıyor?..

İki: Bu oligarşik yapı Uzakdoğu ülkelerinin ibadetlerini “yoga ritüeli” ismi altında körpecik dimağlara enjekte etmeyi, özellikle devlet okullarında uygulama cesaretini nereden alıyor?..

Üç: Güya konsantrasyon artırma, arkadaşlığa teşvik, sosyalleşmeyi sağlama, paylaşmayı artırma gibi edinimleri gerçekleştirmek için kala kala bu firmaya mı ihtiyaç var?..

Dört: Yetkililer bir yandan gençliği manevi ideallerle geliştirmek isterken… Bu anlayışta özverili, gönüllü, ihlasla çalışan “Peygamber Sevdalıları Vakfı” gibi hassasiyet sahibi STK’ların çalışmaların önüne geçen bürokrasi, “toplumsal cinsiyet eşitliği” , “çocuk yogası” gibi aktiviteleri hızlandırmakla ne yapmaya çalışıyor?..   Sonuç olarak toplumu sapkın ritüellerle, akıl almaz uygulamalarla dejenere etmeye çalışan zihniyetlerin tehlikesiyle karşı karşıyayız. Yeni Türkiye oluşumuna karşın, eski Türkiye uygulaması tetikteyse, çözüm ne?..

Kalın sağlıcakla…