“Medreseler için büyük bedeller ödendi”

“Medreseler için büyük bedeller ödendi”

Cumhuriyet döneminde alimlerin, medrese kültürünü yaşatmak için büyük bedeller ödediğini söyleyen Doç. Dr. Abdullah Ünalan, o dönemde çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanununun, amacının İslam’ı tamamen Müslümanların hayatlarından söküp atmak olduğunu belirtti

Siirt’te 100.0 frekansında İslami çerçevede yayın yapan Botan FM’e konuk olan Siirt üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Abdullah Ünalan, medreselerin ve ilahiyat fakülteleri öğretim görevlilerinin toplumdan kopuk olduğunu söyledi. Toplumdaki yozlaşmanın arttığına dikkat çeken Ünalan, âlimlere büyük iş düştüğünü belirtti.

Sunuculuğunu İbrahim Göztok’un yaptığı Hafta Analiz programında İlahiyat fakülteleri ile medreselerin benzer, farklılıkları ve fonksiyonları masaya yatırıldı.

“Tevhid-i Tedrisat’ın amacı İslam’ı tamamen Müslümanların hayatlarından söküp atmaktı”

Programa konuk olan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Abdullah Ünalan, Cumhuriyet döneminden günümüze kadar medreselerin tarihi seyrini anlattı. Cumhuriyet döneminde âlimlerin büyük bedeller ödediğini söyleyen Ünalan,  “Cumhuriyet döneminde sonrada âlimlerimiz medrese kültürünü yaşatmak için mağaralarda hatta ahırlarda saklanarak ders verdiler. Bunun için de çok büyük bedeller ödediler. Medreseler kapandı, ilim adamlarına verilen değerler ortada kalktı. Değer kalmayınca da insanlar ilme yönelmediler. Öyle bir duruma geldi ki medreseler yok olma derecesine geldi. Cumhuriyet döneminde çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanununun amacı İslam’ı tamamen Müslümanların hayatlarından söküp atmaktı.” dedi.

İnsan fıtratının boşluğu kabul etmediğini belirten Ünalan,  “O boşluğu doldurmak için âlimlerimiz büyük fedakârlıklar yaparak yine İslami eğitime devam ettiler. Diğer tarafta ise bundan faydalanmayan insanlar başka akımlara kapıldılar. Komünizme, sosyalizme yöneldiler.” şeklinde konuştu.

Ünalan, “Devlet, toplumda var olan boşluğu fark edince; ‘Bu şekilde olmaz, var olan boşluğu devlet eliyle doldurmamız lazım’ diyerek kendi istedikleri bir din oluşturmaya çalıştılar. Devlet baktı ki medreseler bu boşluğu doldurursa kendilerine göre tehlikeli bir nesil oluşacak, Kur’an ve sünneti göre bir nesil yetişecek! Bunun önünü kesmek için istedikleri dini öğretmek için, amaçlarına uygun imam hatip ve ilahiyat fakülteleri açtılar.  Amaçları yüzeysel, İslam’ın ruhundan yoksun, itikadı bozuk Müslüman bir nesil yetiştirmekti.” dedi.

Toplumun ahlaki yozlaşmaya karşı büyük endişeler taşıdığını belirten Ünalan, “Ebeveynler artık çocuklarını kontrol edemiyorlar. Saygı, sevgi hürmeti aramızdan kaldırdılar. Her ebeveyn çocuklarının ahlaklı edepli bir birey olarak yetişmesini istiyor. Ahlaksızlık başını alıp gidiyor. Toplumun her kesimi bundan rahatsız olmaya başladı.” ifadelerini kullandı.

“Medreselerimiz toplumdan kopuk”

İlahiyat ve medrese hocalarının toplumdan kopuk olduğunu söyleyen Ünalan, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Üniversiteler toplumdan kopuktur. İlahiyat fakültelerinde yetişen âlimler, yılların birikimi olan ilimlerini topluma yansıtmıyor. Maalesef bugün medreselerimiz de toplumdan kopuktur. Asr-ı Saadet’e baktığımızda, Peygamberimiz toplumla iç içeydi. Bu, toplumla iç içe misyonunu medrese hocaları da yerine getirmeleri gerekir. Toplumun imanı şuan tehlikededir. Bugün ahlak, aile yapısı sosyal birlik ve beraberliğimiz tehlikede. Bunları kim anlatacak bu topluma? Resulullah’ın varisleri. Onlar da medrese hocaları ve âlimlerdir.”  (Muhammed Dayan- İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.