Mescid-i Aksa ‘besmele’ hükmündedir
Tüm Müslümanların hep birlikte Mescid-i Aksa’nın kurtarılmasına yönelik bir çaba içerisine girmesi gerektiğini belirten Mavi Marmara aktivistleri, Mescid-i Aksa’nın, işgal altındaki tüm İslam beldelerinin özgürleştirilmesi noktasında besmele hükmünde oldu
Kudüs’ü özgürleştirme mücadelesinde değişik İslami camiaların birlikte hareket ederek Filistinli Müslümanlara yardım götürürken 9 şehit verdiği Mavi Marmara gemisinde bulunan İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila ve Mavi Marmara gazisi Eyyüp Yaşar, Dünya Kudüs Günü ile ilgili İlke Haber Ajansı mikrofonlarına konuştu.
Mescidi Aksa diğer yerlerin kurtarılması için bir besmele hükmündedir
Kudüs’ün Müslümanların ilk kıblesi olması hesabıyla İslam ümmeti için önemli bir yere sahip olduğunu belirten Atila, “Kudüs ve Mescid-i Aksa aslında Müslümanların namusudur. Uzun süredir Siyonistlerin işgali altında olan Mescid-i Aksa değişik sebeplerle altı oyularak yıkılmaya çalışılıyor. Bu konuda Müslümanların özel bir çaba sarf etmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer Mescid-i Aksa özgürleşirse onun ardından birçok yerin özgürleşmesinin önü açılacaktır.” dedi.
Mescid-i Aksa’yı bir besmele hükmünde gördüğünü ifade eden Atila, “Nasıl ki ilk kıblemiz olma noktasında besmele mahiyetinde idi ise bugün de diğer sorunlarımızın çözülmesi için Mescid-i Aksa’nın bir besmele hükmünde olduğunu düşünüyorum. O’nun özgürleşmesi İslam âleminin özgürleşmesi için bir başlangıç olacaktır.” şeklinde konuştu.
“Kudüs’ü sürekli gündemimizde tutmalıyız”
Müslümanların ellerindeki tüm imkânları seferber ederek Mescid-i Aksa’nın kurtarılmasına yönelik bir çaba içerisine girmesi gerektiğine dikkat çeken Atila, “Maalesef Müslümanlar olarak Mescid-i Aksa’ya karşı tam olarak vazifemizi yapmış diyemeyiz. Evet, bazı dönemlerde bazı Müslümanlar tarafından belli gayretler gösterilmiştir. Ama bu hassasiyet sadece belli bir döneme has olmamalı yılın 365 gününde olmalıdır. Eğer bir Müslümanın gündeminde Kudüs yoksa o Müslümanın gündeminin eksik olduğuna inanıyorum. Selahaddin-i Eyyübi gibi Kudüs’ün derdiyle dertlenirsek aşkla mücadelemizi devam ettirirsek işte o zaman özgürlüğü düşünebiliriz.” diye konuştu.
Siyonistlerin Mescid-i Aksa ile ilgili bir Filistinliden duyduğu bir olayı anlatan Atila şöyle dedi: “Bir Filistinli bana bir olay anlattı. Ben de sizin aracılığınızla bu buradan duyurmak istiyorum. Diyor ki: ‘Siyonistler şu anda bize bu mescit zaten gereksiz bir mescittir. Hem İslam âleminden kaç kişi buraya gelip namaz kılıyor ki? Bu mescid Filistinliler için fazladır. O yüzden biz buranın bir bölümünü başka amaçla kullanacağız’ diyorlarmış. Bundan dolayı Müslümanlar ilk kıblemiz olan bu yere seferler düzenlemelidir. Çünkü oradaki kardeşlerimiz İslam âleminin gidip orayı ziyaret etmesini çok istiyorlar. Müslümanların oraya gitmesi onları motive ediyor.”
Mavi Marmara, Kudüs mücadelesinde adeta bir milat oldu
Mavi Marmara olayının Kudüs mücadelesinde adeta bir milat olduğunu belirten Atila, “Mavi Marmara iyi niyetle atılmış küçük bir adım iken Allah (cc) bu adımı büyütüp bereketlendirdi. Mavi Marmara olayının çağımızda Kudüs mücadelesi yolunda bir dönüm noktası olarak görüyorum. Mescid-i Aksa gündeme geldiği zaman Mavi Marmara öncesi ve sonrası deniliyor. Mavi Marmara bu konuda adeta bir milat oldu. Ama bu yeterli midir tabi ki değildir yeni Mavi Marmaraların yola çıkması lazımdır.” diye konuştu.
Allah’ın Kudüs mücadelesinde Mavi Marmara’nın küçük adımını bereketlendirmesini sembolik de olsa değişik İslami camiaların bir araya gelerek ortak hareket etmesine bağlayan Atila, tüm İslami camiaların bir araya gelerek buna benzer organizasyonlar yapmasıyla ancak Mescid-i Aksa’nın kurtulabileceğini söyledi.
Mescid-i Aksa davasına sahip çıkmanın her Müslümanın üzerinde bir gereklilik olduğunu belirten Mavi Marmara gazisi Eyyüp Yaşar da, yıllardır Siyonistlerin işgali altında özgürleştirilmeyi bekleyen Mescid-i Aksa’nın tekrar özgürlüğüne kavuşması için tüm Müslümanların harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Mavi Marmara’da yaşadıklarını anlatan Yaşar şöyle konuştu: “Mavi Marmara, değişik inançların, değişik camiaların bir araya gelerek aynı dava için mücadelesi açısından önemlidir. Yaşadıklarıma gelince, bizler gemide Kudüs’e doğru yol alırken birden hiçbir uyarı yapılmadan işgalci Siyonistlerin saldırısına maruz kaldık. Helikopterlerle gemiye inmeye çalıştılar. Helikopterler gemiye yaklaştığında eşyalarımız havaya uçuşuyordu. Sonra bazı arkadaşlarımız vuruldu. Bizi de gözaltına aldılar. Gözaltında bize insanca muamele etmiyorlardı. Ben gözaltında iken bir asker silahının dipçiğiyle daha önce de sorunlu olan sağ ayağıma vurdu. Vurmanın etkisiyle zaten sorunlu olan ayağım tekrar kırıldı. O halde belli bir süre hapsedildik. Sonradan bizi Türkiye’ye teslim ettiler.” dedi. (Osman Gülebak - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.