Emin GÜNEŞ
Mesele asaleti kanda arayanlar ile dinde arayanların meselesidir
Bize soruyorlar, “Anlamadık, Kürtlerin bu Filistin sevdası nereden doğuyor? Gazze’ye saldırı oluyor herkesten önce meydanları dolduranlar Kürtler. Mısırda darbe oluyor Kürdistan’ın bütün şehirleri ayakta, Ruslar Afganistan’a giriyor yine Kürtler meydanlarda, hâsılı kelâm dünyanın neresinde hangi coğrafyasında hangi ırktan olursa olsun Müslümanlara yönelik bir zorbalık olduğunda ilk meydanlara dökülenler Kürtler”. Anlamazsınız, bu sizin aklınızın erdiği bir mesele değil.
Boşuna yormayın kendinizi. Bu biraz da ASALET meselesidir. Zira siz Selahaddini Kürdiyi de anlamamışsınız. Muhtemelen o dönemde yaşasaydınız Selahaadin’i de sevmeyecektiniz. “Bir Kürt olarak Selahaddin’e ne oluyor ki Kürt gençlerini Ömer bin Hattab’ın emaneti için feda ediyor” diyecektiniz. O zaman da şimdi beraber olduğunuz Haçlılar gibi onun karşısındaki Haçlılarla işbirliği yapardınız. Zira Selahaddin’in Kudüs’ün Fethi hazırlıkları sırasında önce sizin gibi düşünen Kürtlerin işini bitirdiğini biliyoruz. Mesele asaleti kanda arayanlar ile dinde arayanların meselesidir. Mesela biz aynı kandan olmalarına rağmen İnönü ile Şeyh Said’in karşı karşıya gelmesine “anlamadık” diyor muyuz? Dersim ve Zilan katliamlarını, Cemile Çeto’nun faaliyetlerini çok iyi biliyor ve anlıyoruz. Bazen bir Kürt, konu din olunca bir “dönme” ile ya da bir “sabataist” ile işbirliği yapıp İskilipli Atıf Hoca ile Şeyh Said arasına tefrika koymayıp ikisine de aynı muameleyi yapar. Zira bu İslam âlimlerinin hakikaten davası aynıydı. Bunlar arasında fark yoktu ki onlar da fark koysunlar. Bu yüzden biz sizi çok iyi anlıyoruz. Amed’deki mesele iftar çadırı meselesi değildir. Saldırıyı iftar çadırına yapılmış gibi göstermeye gayretinde olanlara Hopa’ya bakın diyoruz. Hopa’da saldırıya uğrayan “İftar Tırı” mıdır? Yoksa arkasındaki anlayış ve inanç mıdır? Esas mesele zalimden ya da mazlumdan yana olma meselesidir. Mesela Rojova’ya 25 Tır yardım gönderen ve göndermeye devam edecek olan İHH’ya yapılan saldırıyı neden kınamadınız, diyor muyuz? Öyle bir beklentimiz yok ki.
Evet bize “Neden Rojava’nın yardımına koşmuyorsunuz” diyenlere çok açık ve net diyoruz ki, bu coğrafyada bir “el” Müslümanları kendi aralarında savaştırarak ve iki tarafa da kendi silahlarını satarak adeta bölgeyi insansızlaştırarak talan etmeye çalışıyor. Bu el, sıkılacak bir el değildir. Birileri bu eli sıkmakla kalmıyor adeta öpüp başına koyuyor. Biz ise var gücümüz ile o eli kırmaya çalışıyoruz. İşte o kırılası elin çıkardığı yangına biz ateşle ve körükle değil su ile müdahale suretiyle insanımıza yardım etmek istiyoruz. Bize göre yapılması gereken tarafların birleşerek öncelikle bu zalimin elini kırmasıdır. Çok basit bir örnekle açıklayacak olursak bir köyde iki aşiretin kavgasında taraflara yardım edenler bir süre sonra iki aşiretin de zayıflamasına zamanla yerlerini terk etmek zorunda kalmasına ve toprakların yardım yapanlara ya da üçüncü kişilere bırakmalarına sebebiyet verirler. Unutmayalım ki, Rojova’da savaşan iki tarafın da yanında Diyarbakırlı gençler var. Nasıl “barış süreci” olumlu kabul ve takdir ediliyorsa Rojava’da neden böyle bir süreç için çalışılmasın. sonuçta beğenmesek de IŞID’ın içerisindeki Diyarbakırlı genç de bizim çocuğumuz değil mi? Biz alıştık artık, Gavurların yeni taktiği bizzat değil bilvasıta Müslümanları yok etmektir. Yeni yöntem Müslümanı Müslümana kırdırma yöntemidir. Maalesef oldukça başarılı olarak da yürütülmektedir. Ama biz bu fitne ateşine düşmeyeceğiz. Kuklayı değil kuklacıyı vurmaya çalışacağız. İslami Cihaddan Abdullah adlı bir kardeşim bundan 22 yıl önce bize şunları söylemişti.
Siz ülkenizde farklı siyasi görüşlerle mücadele edeceğinize israil ve ABD’yi hedef alın. Birileri kendilerini bu hedeflere kalkan yapacaktır. O zaman avam da sizi anlamakta zorlanmayacaktır. Evet, Diyarbakırlı kardeşlerimin tepkileri açıkça ABD Adana konsolosuna yapılmıştır. Ancak birileri kendilerini O’na kalkan etmiştir. ABD’ye taşeronluk eden bir medya gurubunun haberleri verişine bakınca sanki kalplerinden vurulmuşçasına rahatsız oldukları görülmektedir. Hükümetle anlaşmazlığa düşülmeseydi bu taşeron örgütün o tepkiyi koyan Müslümanlara yönelik nasıl acımasız operasyonlar yapacağını düşünmek bile istemiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.