Abdullah ASLAN
Milyon dolarlar harcanan şu içki`ye dokunan yanıyor
Bu hafta, İstanbul Kutlu Doğum Programı için yoğun bir çaba ve gayretin olduğu müşahede edildi. İnşaallah şanına ve adına uygun bir program sergilen(di)ecek ve Diyar-ı Amed’te teneffüs edilen o atmosferin bir benzeri de İslambul’da teneffüs edil(di)ecektir.
Ben bu programla ilgili hassasiyetimi üst düzeyde tutarken şimdi de geçen hafta gündem olan çok daha farklı bir konuya değinmek istiyorum: İçki yasağı. Çünkü önümüzdeki bahar ve yaz aylarında yine her tarafta sarhoş manzaraları olacak ve insanlar bütün bunların sıkıntısını çekerken sarhoşlar ellerinden tutularak karakola değil evlerine götürülecek…
Malum olduğu üzere Afyonkarahisar Valiliği’nin içkiye dair aldığı sınırlayıcı karar yine kimi laik ve sözüm ona demokratların tepki ateşine tutuldu. Bu kararın “demokratik toplum ve laik cumhuriyet”in ruhuna aykırı olduğu dillendirildi.
Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu: ``Afyonkarahisar`da eğlenilebilecek çok az yerlerden biri de Hıdırlık Tepesi`dir. Burası kutsal bir mekân... Yeşillik, ormanlık, halkın dinlendiği, eğlendiği bir yer. Ancak, akşam saatlerinde araçlarıyla buraya gelen yüzlerce genç, araç içinde veya dışında alkol tüketiyor. Yol kenarlarında, yolların kesiştiği yerde arabalar duruyor ve alkol tüketiliyor. Alkollü şekilde araç kullanıyorlar. Bu nedenle birçok kavgalar oluyor. Halk bu nedenle parklara gidemiyor. Nerede boş bir bina varsa orası alkol tüketenlerin, serserilerin mekânı oluyor. Hatta `tinercilerin mekânı oluyor` diye sık sık şikâyetler geliyor. Alkol nedeniyle birçok ölümlü trafik kazası yaşanıyor. Afyonkarahisar`da işlenen cinayet sayısı, bölgedeki diğer illere göre 2-3 kat fazla. Bunların da büyük bir bölümü alkolden kaynaklanıyor `` şeklinde kendini savunmak durumunda kalmakla beraber uygulanacak yasaktan kısmen de olsa geri adım attı.
Tepkiler o kadar sağanak gibi geldi ki vali ne yapsın; ben aslında orayı, burayı söylememiştim;ben piknik yerlerini ayrı tutmuştum, oranın üzerini çizmiştim; yanlış oldu vs. demek durumunda hissetti kendisini. Çünkü basına haber düşer düşmez; açıldı televizyonların kapıları rakı-şarap savunucularına ve her biri çağdaş, laik Türkiye Cumhuriyeti’nden girdiler, bireysel özgürlük ve insan haklarından çıktılar. Hiç kimse parkta-piknikte alkol nedeniyle rahatsız edilen, şiddete maruz kalan ailelerin bireysel haklarından, seyahat ve dinlenme özgürlüğünden söz etmedi. Yine hiç biri alkoliklerin, yollarda sebep oldukları katliamlardan ve onların sorumluluğundan dem vurmadı. Zaten her nedense konu şu kötülüklerin anası içki oldu mu, onun yaptığı tahribatı gören olmuyor. Adeta “dokunan yanıyor”
İşin başka bir tarafı da alkol melanetine akıtılan paralar... Türkiye yaptığı ihracatın yanında bir de Fransa, İngiltere ve ABD gibi ülkelere milyon dolarlar vererek viski, votka vs. ithal ediyor. Bakın, Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı, 2012 raporlarınagöre, Türkiye’ye ithal edilen alkollü içkilerin başında viski gelmektedir. 2010 yılında 21,4 milyon dolar olarak gerçekleşen ithalat, 2011 yılında % 157 oranında artarak 55,1 milyon dolar düzeyine yükselmiştir. En fazla ithalat 42,2 milyon dolarla İngiltere’den yapılmakta, bu ülkeyi 11,8 milyon dolarla ABD izlemektedir. 2011 yılında viskiden sonra 13,2 milyon dolarla en çok votka ithalatı yapılmış olup; en fazla votka ithalatı sırasıyla 5,9 milyon dolarla İsveç’ten, 2 milyon dolar ile İngiltere’den ve 987bin dolarla Fransa’dan yapılmıştır. Votka’dan sonra 2011 yılı ithalatı fazla olan diğer alkollü içki ise şaraptır. 7 milyon dolarlık toplam ithalat, en fazla; sırasıyla, 3 milyon dolarla Fransa, 2 milyon dolarla İtalya ve 790 bin dolarla Şili’den gerçekleştirilmiştir. Dindar bir gençlik ve dindar bir neslin göstergesi olarak bu verilerin hızlı bir şekilde düşmesi icap etmiyor mu?
Bu verileri gördükten sonra sektördeki baronların gücü de böylece ortaya çıkmış oluyor. Bu iş, tamamen obur dünyanın organizasyonu altındadır. Durmadan çalışıyorlar. Daha geçenlerde, güya alkollü biradan imtina edenlere özel çıkardıkları “alkolsüz bira”dan da alkol çıktı. Kimbilir bu aldatmaca ve oyunla kaç Müslüman çocuğunu daha, alkole müptela edip kendi müşteri kervanına katmış oldular. Onun için diyorum ki, gariban vali tek başına bunun altından kalkacak değildir. Buna hükümetin biraz daha müdahil olması gerekir. En az sigaranın üzerine gidildiği kadar gidilmelidir. Kanun ve yasalarla bu kötülüğün önüne geçmek lazımdır. Tabi bununla beraber iyi bir bilinçlendirme ve dindar gençlik projesine de ihtiyaç vardır ki, vampirlerin alkol üzerinden beslendikleri bu hortumlar da kesilebilsin. Aile ve bireyler böylece gönül rahatlığı içinde seyahat edebilsinler.
Selam ve dua ile.
Doğruhaber Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.