Selahaddin YILDIRIM
Mısır’da seçim tiyatrosu
Mısır son üç yıldan beri sancılı ve çalkantılı bir dönemden geçiyor. 25 Ocak 2011’de gerçekleşen devrim sonrasında Mısır tarihinde ilk defa yapılan özgür seçimlerde İhvan’ın adayı Muhammed Mursi cumhurbaşkanı seçildi. Mısır’da İhvan’ın halkın oylarıyla yönetime gelmesinden korkan iç ve dış mihraklar hemen harekete geçtiler. Muhammed Mursi’nin bir yıl süren iktidar döneminde kendisine önemli bir iş yaptırmadılar. Emniyet, ordu ve yargıdaki eski rejim yanlıları ile dış güçler el ele vererek 3 Temmuz 2013’te askeri bir ihtilal ile Mursi’yi devirdiler. Mursi hapse atıldı ve şu ana kadar nerde olduğu bile bilinmiyor. İslam dünyasının en eski, en yaygın ve en mutedil cemaati İhvan, cuntanın emrindeki yargı tarafından yasaklandı, mallarına el kondu ve terör örgütü olarak ilan edildi. Aynı yargının mahkemeleri İhvan’ın genel mürşidi Muhammed Bedii başta olmak üzere sayısı bini aşan kimselerle ilgili idam kararları çıkardı. İdamlardan bazısı cumhuriyet müftüsü tarafından da onaylandı. Devam eden süreçte daha çok kişi için idam kararı çıkarılacağı tahmin ediliyor.
Askeri cuntanın başı Sisi, iktidara zorla el koyduktan bu yana İhvan başta olmak üzere cunta yönetimini kabul etmeyen bütün muhaliflere savaş açtı. Rabia ve Nahda meydanlarında cunta karşıtı gösteri yapan halkın üzerine kurşun ve bombalar yağdırdı. 14 Ağustos 2013 günü gerçekleşen katliamda üç bine yakın insan katledildi. Mısır bir yıldan bu yana kanlı geçirmediği bir gün yaşamadı. Bugüne kadar askeri cunta eliyle katledilenlerin sayısının beş bini aştığı, zindanlarda muhalif tutuklu sayısının ise kırk bini bulduğu ifade ediliyor.
Diktatör, direnen her kesi ya katlediyor ya da hapse atıyor. Her türlü işkence ve kötü muamele yanında Mısır’da yeri bilinmeyen gizli askeri cezaevlerinin olduğu da ileri sürülüyor. Sina bölgesinde Guantanamo benzeri yerlerin olduğu ve kaçırılan insanların bu gibi yerlerde tutulduğu, bunlardan bazılarının mahkemeye çıkarılmadan infaz edildiği söyleniyor.
Askeri cunta, Mısır’ı ekonomik açıdan da iflasın eşiğine getirdi. Cunta, destekçisi Körfez Ülkelerinden gelen yardımlarla ancak memurun maaşını verebiliyor. İşsizlik ve fakirlik en yüksek seviyelere varmış durumda. Her açıdan tıkanma noktasına getirilen ülke, şimdi daha büyük sıkıntılara sebep olacak bir seçim oyununa sahne oluyor.
Cunta lideri Sisi, sonucu önceden belli olan bir seçimle cumhurbaşkanı seçildi. Resmi olmayan sonuçlara göre oyların % 95’ini alan Sisi zaferini ilan etti. Haftanın ilk iki günü yapılan seçimlere katılım çok düşük olunca, oy kullanma işi bir gün daha uzatıldı. Muhalif kaynakların % 12 olarak açıkladığı seçime katılım oranını arttıracak ek önlemler de alındı. Hamasi propaganda ve boş vaatler yanında, seçimi boykot edip sandık başına gitmeyenlere 500 cüneyh (yetmiş dolar) para cezası da getirildi. Nüfusun yarısına yakınının fakir olduğu Mısır’da insanların bu cezayı ödememek için sandığa gitmek zorunda bırakıldıklarında şüphe yoktur. Buna rağmen resmi rakamların seçime katılım oranını % 40’lar seviyesinde ilan etmelerinin inanılır bir tarafı yok elbette.
Seçim tiyatrosunun tek oyuncuyla oynanmayacağını bilen cunta, Nasırcı Hamdin Sabbahi’nin seçime katılmasını da caiz görmüş. Oysa 2012’de yapılan seçimler 13 adayın yarışmasıyla yapılmıştı.
İhvan’ın başını çektiği ‘Darbeyi Ret ve Meşruiyete Destek İçin Ulusal İttifak’ seçimleri boykot ederken, Selefi Nur Partisi Sisi’ye destek verdi. Bu partinin sakallı ve çarşaflı üyeleri, eski rejimin kalıntıları (fülul) ile el ele vererek Sisi’yi koltuğa oturttular. ‘Peygamberin izinde samimi olarak yürüyenler’ olarak bildiğimiz selef-i salihin ile bu zavallıların ne ilgisi olabilir acaba? Sadece bir isim benzerliği galiba. İslam’ı tersinden anlayan, olaylara şaşı bakan, zalimlerin emir kulluğunu gönüllü olarak yapan bu sakat akım, ‘Selefiyye’ değil de ‘Sisiyye’ olarak anılmayı hak ediyor.
Evet, Mısır’da sergilenen bu trajikomik seçim tiyatrosu Nisan ayında Cezayir ve Irak’ta da sergilendi. Üç Haziran’da ise aynı oyun Suriye’de seyircilerin karşısına çıkıyor. Ülkeyi harabeye çeviren Beşşar bir dönem daha iktidarda(!) kalacak.
Seçimler yeni bir şey getirir mi, mevcut sıkıntıları giderir mi acaba? Bu soruya hiç kimse ‘evet’ diye cevap veremiyor. Çünkü bu seçimler aslen gayrı meşru olan bu şahıslar ve rejimlerin devam etmesinin şekli tarafını sağlama amaçlı olarak yapılıyor. Dolayısıyla halka hakaret ve saygısızlıktan ibaret bu seçimlerin mevcut krizleri daha da derinleştirmek dışında bir iş göremeyeceği ortada.
Ğaybı bilen sadece Allah’tır. Ancak, Sisi zor ve hile ile oturduğu yeni koltuğunda fazla oturamayacak. Ya Mübarek gibi halk direnişi ile, ya da kendisi gibi bir askerin darbesiyle gidecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.