MOSSAD İran’ı tuzağa mı düşürmüş?
Kitap, bir ajanın portresi ile başlıyor. Adı Meir Dagan… 2000’li yıllardaki MOSSAD’ın başkanlığına getiren bu kişi anladığım kadarıyla İran devletinin yakından tanıdığı birisi! Çünkü anlatılanlara göre, İran hala nükleer silaha sahip olamadıysa bu kişinin
İsrail’in düşman ilan ettiği ya da düşmanlarına yönelik sert tutumunu anlamak istiyorsanız Michael Bar-Zohar ve Nissim Mishal’in yazdığı MOSSAD kitabını (Koton Kitap) okumalısınız.
Kitap, İsrail eski Devlet Başkanı Şimon Peres’in şu cümlesiyle başlıyor: “Bu kitapta, İsrail’in bilinmesi gerektiği halde bilinmeyen, tanınmış fiziksel kudreti kadar zorlu gizli gücü anlatılmaktadır…”
Yani kitap İsrail bilinmesini arzuladığı operasyonları aktarıyor. Belki ki düşmanlarına mesaj veriyor. Gizli operasyon gücünden korkulması hedefleniyor.
Kitap, bir ajanın portresi ile başlıyor. Adı Meir Dagan… 2000’li yıllardaki MOSSAD’ın başkanlığına getiren bu kişi anladığım kadarıyla İran devletinin yakından tanıdığı birisi! Çünkü anlatılanlara göre, İran hala nükleer silaha sahip olamadıysa bu kişinin yönettiği operasyonlarının katkısı çok büyük. Son on yılda İran’da düşen uçaklar, öldürülen profesörler, nükleer santrallerde meydana gelen patlamaların (tek tek yer ve zaman bilgisi kitap ta var) adresi İsrail. (En azından ima ediliyor.) Çünkü ona göre İran’a askeri müdahale en son gerçekleştirilmesi gereken önlem. Öncelikle nükleer silah üretme kapasiteleri sabotajlarla, suikastlarla geciktirilmeli. Aktarılanlara göre İran yıllar boyunca gizlediği nükleer faaliyetleri yine Ajanlar tarafından tespit edilerek dünyaya aktarılıyor. Özellikle MOSSAD elde ettiği bilgileri İran’ın illegal muhalif örgütlerine sızdırıyor onlar da dünyaya açıklıyor.
Bir başka yöntem ise çok ilgimi çekti: İran ambargo ve baskı nedeniyle legal olarak bulamadığı malzemeleri illegal yollardan bulmak zorunda kalınca, İsrail onların ihtiyacı olan malzemeleri satacak onlarca paravan şirket kuruyor dünya üzerinde. İran ise İsrail ile ticaret yaptığının farkında olmadan bu şirketlerin eline düşüyor. 2010 ve 2011 yılında İran’ın nükleer tesislerinde peş peşe meydana gelen patlamalar bu şirketlerin sattığı (elbette bu sonucu doğurması için özellikle bozulan) kalitesiz ürünlerden kaynaklanmış.
***
Pakistanlıların geliştirdiği bir yöntem varmış. Uranyum cevherinde, yüzde 1 oranında nükleer bomba için gerekli Uranyum 235 maddesi ve yüzde 99 oranında da hiçbir işe yaramayan Uranyum 238 maddesi bulunurmuş. Pakistan’ın bulduğu yöntem ile doğal uranyum gaza çevriliyor ve bir santrifüj aletine gönderiliyor. Bu alet dakikada 100 bin gibi akıl almaz bir dönüş hızıyla iki maddeyi birbirinden ayırıyor ve ilgili madde tekrar katılaştırılarak nükleer bomba yapımında kullanılan madde elde ediliyor. İşte bu paravan şirketler santrifüj için yedek parça gönderiyor. Törenle yapılan birkaç deneme sırasında ise infilak ediyor… Çünkü kullanılan malzemeler özellikle New Mexico’da kurulan tesislerde bu sonucu üretsin diye tekrar elde geçirilerek İran’a satılıyormuş.
Bizzat Dagan’ın stratejisiyle İran’ın nükleer bombaya ulaşma yılı 2005 yılından 2015 yılına işte bu tip sabotajlarla sarkmış…
***
Bir başka olay. Kitap bu öyküyle başlıyor zaten. 1971 yılında bir grup Filistinli fırtınalı bir havada Gazze kıyısına kendini zor atıyor. Arkasından ise İsrail hücum botu. Günlerce denizde kaldıkları ve Lübnan’dan geldikleri anlaşılan Filistinliler, karaya çıkan İsrail askerlerinin ateşine rağmen halkın desteği ile izlerini kaybettiriyor. Sonra Filistin Halk Cephesi’nin bölge liderleriyle bir evde bir araya geliyorlar. O eve giren hiç kimse sağ çıkamıyor. Çünkü Filistinli sandıkları militanlar İsrailli ajanı çıkıyor. O operasyonu bizzat planlayan ise İran’ın nükleer planlarına sekte vuran eylemleri planlayan Dagan’dan başkası değildir….
Nazi suçlularının nasıl yakalandığı ve ajanların kullandıkları yöntemlerin de bir roman tadında anlatıldığı kitabı okumanızı tavsiye ederim.(Yavuz Semerci-Gazeteport)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.