Mühendisler Geoteknik Sempozyumu’nda buluştu
İnşaat Mühendisleri Odasının öncülüğünde düzenlenen 6. Geoteknik Sempozyumunda deprem konusu ele alındı.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi’nin Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) yerleşkesinde iki gün sürecek 6. Geoteknik Sempozyumu başladı.
ÇÜ Mithat Özsan Amfisi’nde gerçekleşen sempozyumun açılış konuşmasını yapan İMO Adana Şube Başkanı Nazım Biçer, geoteknik mühendisliğinin, inşaat mühendisliğinin bir uzmanlık alanı olduğunu vurguladı.
Her zeminde, her şart altında güvenli, sağlıklı, yaşanabilir yapı üretiminin gerçekleştirilmesinin yolunun üst yapı uzmanı ile geoteknik uzmanının birlikte yapı tasarımı yapmasından geçeceğini kaydeden Biçer, “Geoteknik mühendisliğinin gelişmesi, depremle ilişkisi ve yapı üretim süreçlerindeki modellemeler, sempozyumun ana teması olacaktır.” dedi.
Geotekniğin önemini anlatan Biçer, inşaat mühendisliği mesleğinin daha çok depremle ilintili konularda gündeme geldiğini, mesleki bilgi birikiminin öneminin doğal afet dönemlerinde daha çok hatırlandığını söyledi. Biçer, “Bir doğa hareketi olan depremin, doğal afete dönüşmesine yol açan bir başka gerçeklik daha bulunmaktadır. Bu gerçeklik aynı zamanda geoteknik üzerine tartışılmasını ve önemle durulmasını zorunlu kılmaktadır. Aynı depremde, bir yapının ayakta kalması ile aynı yerde bir başkasının yerle bir olmasının nedeni aynı soruna işaret etmektedir. Bu gerçeklik, ekonomik ve güvenli yapılaşmanın temeli olarak gördüğümüz geoteknik deprem mühendisliği üzerine tartışılmasını ve önemle durulmasını zorunlu kılmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“İnşaat alanıyla birlikte tarım topraklarına da ihtiyaç var”
Çukurova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Fenercioğlu ise “Geotekniğin yerin altı ile üstüne kondurulacak yük arasında en doğru, en güvenilir ve en uzun süreli ilişkiyi bilimin, mühendisliğin ve teknolojinin gerektirdiği şartlarda yerine getirmektir.” dedi.
Nüfus arttıkça toprakların işgalinin de arttığına dikkat çeken Fenercioğlu, “Zemin çok önemli, altını üstüyle uyumlu hale getirmemiz zaruri ancak, insanları mutlu yaşatabilmemiz için gıdaya ihtiyaç var, gıdanın da üretildiği yegane yer topraktır. Metropol lüks yapıları gerektirebilir ancak binaları sağlam zemine oturturken insanların sadece doyurulması değil beslenmesini sağlayacak yeterli gıda üretme potansiyeli, Adana, Çukurova ve Türkiye’de sürekliliği sağlayacak yerel yönetim kararları alınabilmelidir.” diye konuştu.
“Deprem değil yapı öldürür”
İnşaat mühendisliğinin asli amacının güvenli bir yaşam oluşturmaktan geçtiğini, mesleğin uzmanlık alanı olan geotekniğin bu amacın gerçekleşmesini sağlayan bilim dallarından biri ve mesleğin vazgeçilmezi olduğunu ifade eden TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Nevzat Ersan ise şöyle konuştu:
“Geoteknik gerek kuramsal gerekse de uygulama düzeyinde son yıllarda oldukça gelişme kat etmiştir. Bu topraklarda, Antakya’dan Van’a, yüzlerce deprem meydana gelmiş, 100 bini aşkın insan hayatını kaybetmiştir. Bir doğa olayı olan depremin, doğal afete dönüşmesi, bir başka ifadeyle can ve mal kaybına yol açması inşaat mühendisliğinin devreye girmesine neden olmuş, ‘deprem değil yapı öldürür’ gerçeği inşaat mühendislerini yeni arayışlara, yeni tartışmalara sevk etmiştir. Zemin-yapı ilişkisi güvenli yapı üretiminin sağlanmasında taşıdığı öneme uygun olarak, meslek gündemimizin ilk sıralarında kendisine yer açmıştır. Zemin, tasarım ve uygulama bütünlüğünün sağlanması sorunun çözüm yolu olarak kabul görmüş ve bu doğrultudaki girişimler hız kazanmıştır”
Geoteknik Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı ve Çukurova Üniversitesi Geoteknik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Laman da “Geoteknik, inşaat mühendisliğinin temel yapımında kullanılmak üzere zeminin davranış özelliklerini inceleyen alt uzmanlık alanıdır. Geoteknik, geoteknik mühendisleri tarafından uygulanır. Geoteknik, doğal afetlerin olası zararlarının tahmin edilerek zararlarına karşı önlem alma ve zemin, kaya ve yeraltı sularının tahliyesi için çözümler üretir.” dedi.
“Yönetmelik olmaması büyük sorun”
Geoteknik biliminde kesin bir yönetmeliğin olmamasından yakınan Laman, “Keyfi uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Bazı resmi kurumlarda yapılan zemin etütleri kentin genelini kapsamıyor ya da Türkiye’nin farklı yerlerindeki belediyeler farklı uygulamalarla karşımıza çıkıyor. Türkiye, binalar depreme dayanıklı olmadığı için kentsel dönüşüm aracılığıyla neredeyse birçok yerde yıkım gerçekleştiriyor. Geoteknik biliminde en önemli sorun, zemin etüt yönetmeliğinin olmamasıdır. Tamamen insaflara, vicdanlara kalmış uygulamalarla sorunlar çözülmez, artar. Adana, merkezi yönetimler tarafından bu anlamda hep ihmal edilen bir şehir.” şeklinde konuştu.
Sempozyum yarın da sürecek
Geoteknik mühendislerinin, öğretim elemanlarının, araştırmacıların ve sektördeki uygulayıcıların bir araya geldiği 6. Geoteknik Sempozyumu’nda 21 oturum, 11 çağrılı konuşmacı, 121 bildiri sunumu ile konuyla ilgili güncel bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor. Geoteknik mühendisliğinin sorunları ve çözüm yöntemlerinin tartışıldığı sempozyum yarın da devam edecek. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.