Mültecilere karşı alınan ve takınılan tavırlar endişeye neden oluyor
EL-HAK Platformu, savaştan ve kaostan kurtulmak için Türkiye'ye sığınan mültecilere karşı alınan ve takınılan tavırların endişeye neden olduğuna dikkat çekti.
Elazığ Hak Adalet ve Kardeşlik (EL-HAK) Platformu, temmuz ayı içerisinde yaşanan gelişmeleri düzenledikleri basın açıklamasıyla değerlendirdi.
Basın açıklamasını Dönem sözcüsü Mehmet Zülfü Öztürk okudu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin cami ve sahabe düşmanlığına değinen Öztürk, belediyenin son günlerde aldığı bazı kararların,, Müslüman halkın inancını kutsallarını açıkça hedef aldığını gösterdiğini belirtti.
Öztürk, "Göreve gelir gelmez imar planında değişikliğe giderek, camilerin içinde bulunduğu yapıları park alanına çevirerek, yapımı devam eden camileri kaçak duruma düşürmüştür. Yetmeyip Diyarbakır’ın büyük fatihi sahabe Iyaz b. Ğanem’in ismini taşıyan caddenin ismini kaldırıp yerine PKK’li Dr. İlhan Diken’in adını vermesi, ne kadar sinsi bir şekilde İslam düşmanlığı yaptığını göstermektedir. Kurulduğu günden bugüne kadar, tek derdi İslam’a düşmanlık olan bu örgütün siyasi kanadı, her platformda İslam düşmanlığını ortaya koyup Kürd halkını dininden inancından koparmak için her türlü mel’aneti yapmaktadır. Bizler EL HAK Platformu olarak Diyarbakır’da yaşayan tüm Müslümanları bu alçakça ve sinsice yapılan İslam düşmanlığına karşı tepki vermeye ve kutsallarına sahip çıkmaya davet ediyor ve bu İslam düşmanı zihniyeti lanetliyoruz." dedi.
"Saldırganlar değil, darp edilen misafirler gözaltına alınarak sınır dışı edilmiştir."
Trabzon’da yaşanan ırkçı saldırıyı da değerlendiren Öztürk, şu ifadeleri kullandı: "Geçtiğimiz günlerde Trabzon’un Çaykara ilçesi Uzungöl mevkiinde, Irak Kürdistanı’ndan gelen aralarında kadın ve çocukların da olduğu turist kafilesi, bölge yönetimin armasının yer aldığı Kürdistan yazılı atkılarıyla hatıra fotoğrafı çektirirken saldırıya uğramış ve saldırı sonucunda saldırganlar değil darp edilen misafirler gözaltına alınarak sınır dışı edilmiştir. Öncelikle hem bu ırkçı saldırıyı hem de gözaltı ve sınır dışı edilme vakalarını şiddetle kınıyoruz. Yapılması gereken ilk iş, bu ırkçı saldırının siyasi irade ve mülki amirlerce mahkûm edilmesi idi. Ancak bunun yerine; gözaltı ve sınır dışı etme gibi, saldırıdan daha vahim bir tavır tercih edilmiştir. Kaldı ki IKBY; başta Bağdat merkezi yönetimi ve Türkiye olmak üzere tüm dünya tarafından tanınan, statüsü, ismi, bayrağı belli legal bir yönetimdir. Türkiye’nin en önemli dış pazarlarından bir tanesidir."
"Mültecilere yönelik oluşturulan tavrı, dili ve uygulamaları endişeyle takip ediyoruz."
"Savaştan ve kaostan kurtulmak için ülkemize sığınan mültecilere karşı alınan ve takınılan tavırlar endişeye neden olmaktadır." diyen Öztürk "Son zamanlarda ülkemize sığınan mültecilere yönelik oluşturulan tavrı, dili ve uygulamaları endişeyle takip ediyoruz. Son yerel seçimlerde ki başarısızlığın faturasının mültecilere kesilip, hızla çeşitli kararlar alınırken hak ihlallerine sebebiyet verilmemelidir. Mülteci meselesi ciddi bir potansiyel, politikasızlık sebebiyle maalesef soruna dönüştürüldü. Sırf hükümeti yıpratma adına kimi çevrelerin her hususu çarpıtmaları ve oluşturulan olumsuz algının kamu erki tarafından yönetilememesinden dolayı oluşan eleştirilerin faturasının mültecilere kesilmesini doğru bulmuyoruz." diye belirtti.
"Sınırlar, Batı’nın mühendis aklının bir ürünüdür"
Öztürk, "Hassas bir süreçten geçtiğimizin farkındayız. Fakat her ne sebeple olursa olsun yapılacak düzenlemeler ve alınacak kararlar insan onur ve haklarına uygun olmalıdır. Önceki gün bu konuyu gündeme getirmek için İstanbul Saraçhane'de bir araya gelen İslami STK’lar ırkçı bir grubun saldırısına maruz kaldı. Bu türden grupların amaçlarının ne olduğu ortada olmak ile birlikte, toplumumuzu sağduyulu olmaya ve geçmişimizi hatırlamaya davet ediyoruz. Aynı durumu geçmişte Türkiye’den Almanya’ya gidenlerin yaşadığını, aynı ırkçı saldırılara maruz kaldığını hatırlayalım. Nasıl ki o zamanlarda yapılanların ırkçılık ve faşistlik olarak nitelendirilmesini doğru bulduysak, bugün de yaşadıklarımızın bu durumdan aşağı kalır bir yanının olmadığını ifade etmek isteriz. Unutmayalım ki, Allah bu tür durumları aramızda döndürüp dolaştırıyor. Sınırların Batı’nın mühendis aklının bir ürünü olduğunu, toplumları birbirinden ayırmanın ve yabancılaştırmanın bir lokomotifi olduğunu hatırlamak lazım. Bizi birbirimize düşürmeye çalışan bu türden gruplara ve provokasyonlarına karşı olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz." ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.