Özelikle Doğu ve Güneydoğu’da son zamanlarda yaşanan olaylar gazetecilerin alanını iyice daralttı. Kimi zaman tehdit edilen, kimi zaman darp edilen, kimi zaman saldırılara uğrayan gazeteciler, zor bir dönemi daha yaşıyor. Tüm sıkıntılara rağmen toplumun gören gözü, işiten kulağı olan gazetecilerin kamuoyunu bildirmek için gecesini gündüzüne katarak mesleğini adeta namlunun ucunda icra etmeye çalışmaya devam ediyorlar. 

“Habercilik alanı daraltılmamalı”

Mardin Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı A. Kadir Üründü, gazeteciliğin en zor yapıldığı yerlerden biri olan bölgede habercilik alanının daraldığına dikkat çekerek, “Bu alanın genişletilmesi hem kamunun hem de toplumun görevidir.”  dedi.

“Olumsuz gelişmeler gazetecileri çok yordu”

Gazeteciler olarak zor bir dönemi daha yaşadıklarını belirten Üründü, benzer dönemi 90’lı yıllarda yaşadıklarını hatırlattı. Bu süreçte gazetecilerin hem insani hem de mesleki anlamda büyük zorluklar yaşadığına vurgu yapan Üründü, dökülen kan ve gözyaşının gazetecileri hem ruhsal hem bedensel hem de mesleki açıdan çok yorduğunu söyledi.

“Gazeteciler ilkeli olmalıdır”

Toplumun gören gözü, işiten kulağı olan gazetecilerin kamuoyunu bildirmek için gecesini gündüzüne katarak mesleğini icra etmeye çalıştıklarını sözlerine ekleyen Üründü, gazetecilerin de tarafsız ve ilkeli olmaları gerektiğini söyledi.

“Kan ve gözyaşı haberleri vermek istemiyoruz”

Gazetecilerin hiçbir zaman kan, gözyaşı ve şiddet haberleri vermek istemediklerini kaydeden Üründü, son yaşanan olayların ardından birçok meslektaşının mesleğini bırakma noktasına geldiğini, bunun da kendilerini üzdüğünü aktardı.

“Gazetecilere yardımcı olunmalı”

Üründü, “Bölgede gazetecilik yapmak hakikaten çok zorlaştı. Zaman zaman tehdit ediliyoruz, darp ediliyoruz ve bazen de çeşitli saldırılara maruz kalabiliyoruz.  Sahada koşturan, koşuşturan muhabir ve gazeteciler toplumun gerçek haber almasını sağlayan insanlardır. Bunların habercilik alanlarını daraltmak yerine onlara yardımcı olunması hem kamunun hem de toplumun görevidir.” dedi. (M. Salih Keskin – İLKHA)