Paralel yapının önüne koyduğu projelerle müvekkillerim cezalandırıldı

Paralel yapının önüne koyduğu projelerle müvekkillerim cezalandırıldı

Delilsiz suçlamalarla müebbet hapse mahkum edilen Turgay Bilge ve Mehmet Aksa’nın avukatı Mirhan Özbekli, her duruşmada müvekkillerinin tahliyesini beklerken, FETÖ’nün hâkimlerin önüne bıraktığı dosyalarla müvekkillerinin cezalandırıldığını belirtti.

FETÖ/PDY mensubu polis, savcı ve hâkimlerin eliyle işlenen hukuk cinayetleri gündemdeki yerini korurken, söz konusu dosyaların yeniden görülmesi için mağdur ailelerin girişimlerini ise yetkililer tarafından görmezden gelinmeye devam ediliyor.

Özellikle İslami kesimlerin üzerine acımasız bir şekilde giden FETÖ/PDY, bu amaca giden yolda yargı organlarını kullanıp, birçok kişiye kumpaslar kurarak mağdur etti.

Sadece İslami faaliyetlerde bulundukları için FETÖ/PDY tarafından hedefe konulan kişilerden olan Turgay Bilge ve Mehmet Aksa, gözaltında işkence altında imzalatılan belgeler ile hiçbir delil olmadan müebbet hapse mahkûm edildi.

21 yıldır adalet yolunu gözleyen FETÖ mağduru Turgay Bilge ve Mehmet Aksa’nın avukatı Mirhan Özbekli, davanın gerekçeli kararında imzası bulunan mahkeme başkanı Süleyman İnce, üye hakim Ömer Sevgiliocak ve savcı Mustafa Şahin FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğunu söyledi.

Her duruşmada müvekkillerinin tahliyesini beklediklerini ifade eden Özbekli, mahkemenin delilsiz bir şekilde müebbet hapis cezası vermesi ile şaşırdıklarını belirtti.

Yerel mahkemenin kararının defalarca Yargıtay’dan döndüğünü dile getiren Özbekli, dosyanın Yargıtay’dan dönmemesi için mahkemenin gerekçeli kararı yüzlerce sayfa hazırlayarak Yargıtay’ın onayından geçirdiğini söyledi.

Duruşmalarda ifadesine başvurulan tanıkların, sanıkları tanımaması ve sanıkların üzerlerine atılı bulunan suçlamaları ret etmesinin dikkate alınmadığını ifade eden Özbekli, “Müvekkillerim Turgay Bilge ve Mehmet Aksa 21 yıl önce Diyarbakır kent merkezinde gözaltına alındı. Müvekkillerim uzun bir gözaltı ve işkence yaşadı. Ardından mahkemeye çıkarılan müvekkillerim tutuklandılar. Mahkeme daha karar verilmeden müvekkillerimizin beraatine görüş beyan ediyordu. Mahkemede müvekkillerimin gözaltında yoğun işkencelere maruz kaldıkları hakkında şikâyetçi oldular, bu şikâyetler duruşma tutanaklarına da yansıdı. Fakat hiçbir şekilde bununla ilgili bir soruşturma açılmadı. Müvekkillerime örgüt üyeliğinden hüküm kuruldu, dosya savcısı kararı temyiz etti. Yargıtay usul eksikliklerinden bu dosyayı bozdu. Dosya Yargıtay’dan yerel mahkemeye döndü.” dedi.

“Örgüt üyeliğinden hüküm verilmeyi beklerken 36 yıl hapis cezası verildi”

Dosyanın yerel mahkemeye geldiği döneme dikkat çeken Özbekli, “Bu dönem paralel yapının yargı içerisinde etkin olduğu bir döneme rast geliyordu. Paralel Yapı o dönemde hâkim ve savcıları rahatlıkla yönlendiriyordu. Müvekkillerime yönelik suç isnatları vardı ama hiç birinin delilleri yoktu. Dosyada herhangi bir yaralama ya da öldürme eylemi de yoktu. Bu süreçte biz her duruşmada müvekkillerimizi tahliyelerini bekliyorduk. En kötü ihtimal örgüt üyeliğinden hüküm kurulacağı beklentisi içerisinde iken mahkeme TCK 146/1’den hüküm kurarak 36 yıl hapis cezası verdi. O dönemde biz böyle bir kararın nasıl çıkacağına şaşırdık. Fakat şu andaki son gelişmeleri değerlendirdiğimizde Paralel Yapının önüne koyduğu proje kapsamında müvekkillerimizin cezalandırıldığı yönünde biz de bir kanaat hasıl oldu.” ifadelerini kullandı.

Mahkeme kararına şaşırdıklarını söyleyen Özbekli, yargılamanın son yıllarında dosyayı ‘uzun yargılama’ ve ‘kötü muameleden’ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdüklerini ve AİHM’nin de Türkiye’yi mahkûm ettiğini belirtti.

Özbekli, “Biz bu kararı da yargılama aşamasında tartışma konusu yaptık. AİHM Türkiye aleyhinde verdiği kararların nerdeyse bir Yargıtay kararı gibi bir etkisinin olması gerektiği yönünde bir teamül de var. AİHM, sözleşmesinde bu yönde bir yasal düzenlemesi de mevcut. O dönemde bunların hiç biri dikkate alınmadı. Bu açıdan bu dosya gerçekten bir daha yeniden ele alınabilirse yeniden alınabilme şartları oluşabilirse rahatlıkla ifade edebilirim ki müvekkillerim en kötü ihtimal örgüt üyeliğinden cezalandırılabilir.” şeklinde konuştu.

“Mahkeme heyeti kararlarının Yargıtay’ın kontrolünden kaçırmak niyeti ile gerekçeli kararları uzun yazıyordu”

Davanın gerekçeli kararında imzası bulunan mahkeme başkanı Süleyman İnce, üye hakim Ömer Sevgiliocak ve savcı Mustafa Şahin FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğuna vurgu yapan Özbekli, “Mahkeme heyeti özellikle 2005-2006 yıllarından sonra mahkemenin gerekçeli kararları çok kapsamlı hazırlıyordu. Hatta gerekçeli kararlar bin sayfalığa kadar çıkmaya başladı. Biz o dönemlerde bunu kavrayamamıştık ama şu anda görmekteyiz ki, mahkeme heyeti kararlarının Yargıtay’ın kontrolünden kaçırmak niyeti ile gerekçeli kararları uzun yazıyordu. Mahkeme heyeti, Yargıtay’ın bu kadar kapsamlı bin sayfalık gerekçeli kararı okuyamayacağı, inceleyemeyeceği, araştıramayacağını düşünerek kararlarını onatıyorlardı.” diye konuştu.

“Adalet Bakanlığının bu konuda bir an önce adım atması gerekiyor”

Müvekkilleri için yeniden yargılanma çağrısı yapan Özbekli sözlerine şöyle devam etti: “Eğer gerçekten hukukun uygulanması isteniyorsa, yasaların uygulanması isteniyorsa ve bu konuda iyi bir irade ortaya konulmak isteniyorsa bunun yolu bu kararları yok hükmünde sayılmaktan geçer. Adalet Bakanlığının bu konuda bir an önce adım atması gerekiyor.”

İLKHA



Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.