"PKK Kürt halkına yönelik saldırılarını sürdürüyor"
HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, yaptığı haftalık gündem değerlendirmede, iç ve dış gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çözüm sürecinin devletin ve PKK'nin icraatlarına rağmen devam ettiğini belirten Yavuz, devlete yön
ANKARA - HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, iç ve dış gelişmeleri değerlendirdi. Yavuz, çözüm sürecinden Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretine, işsizlik sorunundan Habur'da yen sınır kapısı açılmasına, Irak'tan Afganistan'a birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Devlete yönelik saldırılarını durduran PKK halka yönelik saldırılarını sürdürüyor
Çözüm sürecinin kamuoyunun baskısıyla devam ettiğini belirten Yavuz, devlet görevlilerine yönelik silahlı saldırılarını durduran PKK'nin Kürtlere karşı tahammülsüz ve saldırgan tavrını devam ettirdiğine dikkat çekti.
Bir yıla yakın bir zamandır, çatışmasızlık zemininde yürütülen sürecin, gerek devlet ve gerekse PKK'nin açıklama ve icraatlarına rağmen devam ettiği ifade edilen açıklamada, "Devlet, Kürt halkının temel insani haklarının tanınması konusunda atılması gereken adımları PKK'nin silah bırakması şartına bağlama tutumundan vazgeçecek gibi görünmemektedir. PKK ise her ne kadar devlet görevlilerine yönelik silahlı saldırılarını durdurmuş ise de, kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere karşı tahammülsüz ve saldırgan tavrını devam ettirmektedir. Devletin, Kürtlerin haklarının tanınması için bırakılmasını şart koştuğu silahı PKK, sürecin devamı için elinde bir koz olarak kullanmaktadır. Sürecin bu şekilde uzun süre devam etmeyeceği açıktır. Kamuoyu baskısı ile süreci devam ettirmeye adeta mecbur kalmış aktörler arasında yaşanan tıkanmanın mutlaka aşılması gerekir. Üçüncü kişi veya kurumların devreye girmesi şeklinde bile olsa süreç devam ettirilmelidir.
Genel af kanın akmaması için ağır bir bedel değildir
Silah bırakma karşılığında PKK liderinin bırakılması da dahil genel bir af çıkarılması, kanın bir daha akmaması adına devletçe ödenecek ağır bir bedel değildir. Geçtiğimiz hafta içinde Mardin'in Nusaybin ilçesinde askerlere yönelik saldırı PKK'nin devletle olan çatışmasızlığını bozmayı amaç edinen bir girişimdir. Şırnak'ın Cizre ilçesinde, içinde çoluk çocuğun bulunduğu parti üyemizin evine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı ise, PKK'nin dindar Kürtlere karşı takındığı tahammülsüzlüğünü ortaya koyan, halkın barış ve huzuruna kasteden bir gözü dönmüşlüktür. Özellikle dindar insanlara yönelik saldırıların faillerinin ortaya çıkarılmaması, şer odakların maşası olan failleri cesaretlendirmektedir. Bunun yanı sıra PKK ve BDP'nin bu türden saldırılara karşı net bir tavır ortaya koymayıp tepkisiz kalması, saldırıları olumladığı veya en azından oluşacak menfi bir ortamdan memnuniyet duyacağı görüntüsü vermektedir. BDP ve PKK, bu konuda samimi olmalı, bu saldırıları kınamalı ve tasvip etmediğini deklare etmelidir.
Barzani'nin ziyareti olumludur
Irak Kürdistan Federal Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Başbakan Erdoğan ile birlikte Diyarbakır'a gerçekleştirmiş olduğu ziyareti olumlu bir adım olarak gördüklerini ve desteklediklerini ifade eden Yavuz, Kürt meselesinin çözümü için katkı vermeye hazır olduğunu bildiren Barzani'nin bu tavrını da takdir ettiklerini söyledi.
Barzani'nin ziyaretinin, Kürt Halkının hak arayışının Türklere, Farslara ve Araplara düşmanlık üzerine bina edilmiş bir mücadele olmadığını ve olamayacağını göstermesi bakımından önem arz ettiğini belirten Yavuz, "Ayrıca bu ziyaret, Kürt halkının barışa ne kadar susamış olduğunu bir kez daha ortaya çıkarması bakımından anlamlı ve değerlidir. Yerleşik statükonun paradigmalarını en üst ağızdan ciddi anlamda sorgular hale getiren bu tarihi buluşmanın, parti çıkarları ya da seçim hesaplarına kurban edilmeden, ruhuna ve mesajına uygun adımların geciktirilmeden bir an önce atılması gerektiğini özellikle belirtmek istiyoruz." diye konuştu.
İşsizlik ve hırsızlık arttı
İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye genelinde işsiz sayısının 2013 yılı Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 361 bin kişi artarak 2 milyon 806 bin kişiye yükseldiğini hatırlatan Yavuz, İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre ise hırsızlık olayları son dört yılda yüzde 63 arttığına dikkat çekti. Yavuz, "Toplum yapısını bozan en önemli faktörlerden biri de kuşkusuz fakirliktir. Gelir ne kadar yüksek olursa olsun, dağılımda adaletsizlik yaşanıyorsa toplumsal çözülmenin yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. İşsizlik oranlarının artması, üretim ve işçi-işveren ilişkilerinde yaşanan dengesizliklerle doğrudan ilişkilidir. Sermaye sahiplerinin ölçüsüzce emek aleyhine korunup kollanması, devlet için emekten çok sermayenin velinimet sayılması, bu türden dengesizliklere yol açmaktadır. Parti programımızda belirttiğimiz gibi, "Çalışanların çalışma süresi ve şartları iyileştirilmeli, buna aykırı davranışlara yaptırımlar getirilmeli, bu konuda denetimler arttırılmalıdır. İşverenlerin, sermayenin gücünü kullanarak emekçiye zulmetmelerine; emekçilerin de meşru bir neden yokken topluluk gücünü kullanarak sermayeye zarar vermesine engel olunmalıdır." dedi.
Haburda 5 yeni sınır kapısının açılması olumludur
Hükümet tarafından Habur Sınır Kapısına ek olarak 5 yeni sınır kapısı daha açılacağı açıklandığını dile getiren Yavuz, ticari faaliyetlerin aksamadan yürütülmesi kapsamında yeni kapıların açılmansın olumlu olduğunu ifade etti.
Yavuz sözlerini şöyle sürdürdü: "Kürt halkını parçalama esası üzerinden bölge ülkelerine yüzyıla yakın bir süredir dikte edilen sınırların, Kürt halkı lehine her türlü ilişkiye imkan tanıyacak bir şekilde yeniden tanzim edilmesinin zamanının geldiğine hatta geçtiğine inanıyoruz. Avrupa ile Türkiye arasındaki sınırların kaldırılması için yarım asır tüm politik, kültürel ve ekonomik varlığını ortaya koyan bir ülke için, ortak bir inanca ve kadere sahip halkları mayınlarla, son tahlilde de yeni duvarlarla birbirinden tamamen koparmaya çalışmak, utanç verici olsa gerektir. Gayrimeşru ve suni sınırı ihlal ettiği gerekçesiyle geçtiğimiz hafta katledilen üç insanın ve önceki süreçlerde yaşamını yitiren binlerce insanın hayatının bu sınırlardan daha değerli olduğunu hatırlatmayı insani ve İslami bir vazife addediyoruz."
Köy bombalaması ve AİHM kararı
Terörle mücadele adı altında sivil ve masum halka hukuk ve insanlık dışı uygulamalara imza atıldığını belirten Yavuz, "Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nin 1994 yılında Şırnak`ta 38 kişinin ölümüyle sonuçlanan askeri hava operasyonuyla ilgili verdiği kararın ardından Adalet Bakanlığı olayın yeniden soruşturulacağını açıkladı. Terörle mücadele adı altında sivil ve masum halka karşı sayısız hukuk ve insanlık dışı uygulamalara imza atıldığı, bugün artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Halkına bombalar yağdıran diktatör rejimleri lanetlediğimiz bu asırda, geçmişte türlü gerekçelerle halkına uçaklarla bomba yağdırmış bir ülkenin, hakkaniyete uygun bir soruşturma yapmak için Avrupa mahkemelerinin kararlarını beklemesini sağlıklı bir yaklaşım olarak değerlendirmiyoruz. Hükümet yetkililerinin her vesile ile sıklıkla dile getirdikleri "AB istiyor diye değil, vatandaşımız hak ediyor diye adımlar atıyoruz" şeklindeki sözlerin gerçeklerle pek uyuşmadığı, soruşturmanın AİHM kararından sonra yeniden gözden geçirilmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu süreç, AİHM'de Türkiye'nin yüksek miktarda tazminatla karşı karşıya kalması gündeme geldiği için, vatandaşının terör ve terörle mücadeleden dolayı uğradığı zararlarının karşılanması yoluna girilmesine benzer bir süreçtir. Devlet, "dünya ne der?" diye değil, insanımız "hak eder" diye samimi bir yaklaşım sergilemelidir." şeklinde konuştu.
Afganistan-Pakistan barışına darbe
Pakistan`da Taliban liderinin ABD saldırısı sonucu katledilmesi üzerine hem Taliban hem de Pakistan yönetiminin müzakereleri askıya aldığını dile getiren İslam dünyasındaki son gelişmeleri şöyle değerlendirdi: "Uzun süredir Pakistan ve Afganistan arasında iki ülke arasındaki sorunların giderilmesi için müzakereler yürütülmekteydi. İşgalci ABD güçlerinin son saldırısı da başlı başına bir zulüm olmakla birlikte, iki ülke arasındaki görüşmelerin askıya alınmasına sebep olması bakımından da sabotaj olarak değerlendirilmeli, ABD'nin işgal güçlerinin varlığı devam ettikçe, ne Afganistan'ın ne de bölge ülkelerinin barış ve huzur ortamını yakalamasının mümkün olmayacağı bilinmelidir.
Somali'de sel felaketi
Somali`nin Puntland bölgesinde meydana gelen selde, 100`den fazla kişi yaşamını yitirdi. Kıtlık ve sefaletle boğuşan Somali halkına başsağlığı diliyoruz. Ayrıca yaraların sarılması için gerek yerel gerekse de uluslararası ölçekte yardım seferberliğinin başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Bu vesile ile iç çekişmelerin girdabında boğulmaya yüz tutmuş İslam ülkelerini, aralarındaki kısır tartışma ve rekabetleri bir kenara koyarak asli vazifesi olan bu tür meselelere kafa yormaya davet ediyoruz.
Filistin'deki son durum
Mavi Marmara katliamı sonrası hükümetin girişimleri sonucu Siyonistler özür dilemek zorunda kalmıştı. Üzülerek belirtelim ki bu husus Filistin ve Kuds-ü Şerif'in dünya ve özelde de Türkiye kamuoyunun gündeminden düşürülmesine engel olamadı. Filistin'deki dram Mısır'da emperyalist uşağı darbecilerin yönetimi devralmasından bu yana artarak devam etmektedir. Son olarak 13 Filistinlinin keyfi bir şekilde tutuklanması, Filistinli bir çocuğun siyonist bir askerin ölümüne sebep olması üzerine bir Filistin köyünün siyonist güçlerce basılması, bizleri derinden yaralamıştır. Ayrıca Gazze'nin güneyindeki tek atık su pompalama istasyonunun gerekli yakıt sağlanamadığı için çalıştırılamaması nedeniyle onlarca evin kanalizasyon suları altında kalması, yaşanan mağduriyetlere bir yenisini daha eklemiştir. Tüm bu olup bitenlere rağmen Filistinli kardeşlerimizin en ufak bir yılgınlık göstermemesi ve Siyonistlerin Gazze`ye düzenlediği saldırının yıl dönümünde "Özgürlük yürüyüşü" adı altında askeri geçit töreni düzenlemesi her türlü takdirin üzerindedir. Siyonistlerin işgali sürdükçe Filistin'in ve Gazze'nin direnişi de elbette devam edecektir. Bu direnişe olan desteği maddi ve manevi katkılarla canlı tutmak, her Müslümanın olduğu kadar inancı ne olursa olsun ehli vicdan her insanın da görevi olmalıdır.
Irak'ta yine katliam
Şii-Sünni çatışmasının her gün yeni bir boyut kazandığı, çarşı pazarların ardından camilerin bile hedef seçildiği menfur saldırılara, bu kez de Kerbela şehitlerinin anıldığı tören alanları eklendi. Düzenlenen bu saldırılarda kırka yakın insan hayatını kaybetti. ABD İşgali sonrasında mezhep fitnesi ile ortaya çıkan vahşet tablolarına her gün bir yenisinin eklendiği Irak'ta, kadın çocuk, yaşlı demeden kendi mezheplerinden olmayan masumların kanını akıtanlara izan, merhamet ve istikamet vermesini Rabbimizden diliyor, bütün mü'min kardeşlerimizi İslam aleminin bağrına mezhep fitnesi ile hançer saplamaya çalışan küresel şeytani odakların tuzaklarını ihlas ve uhuvvet şuuruyla boşa çıkarmaya davet ediyoruz." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.