Mustafa KARAKAŞ
Ramazan'a yazık ettik
Ömrümde bu ramazan gibi bereketsiz, bu ramazan gibi maneviyatı eksik bir ramazan görmedim.
24 Haziran seçimleri maneviyatımızı bombalıyor.
Eskiden televizyonlarda imsak saatleri tartışılırdı. Artık gına gelmişti ama o tartışmayı bile özledim.
Nihat Hatipoğlu Hoca'ya sorulan ve bazen mizah konusu olan bazen de saç baş yolduran soruları özleyeceğimi nereden bilebilirdim ki!
İşimiz gereği süreci takip etmek zorundayız.
Hakaretler, salvolar, küçümsemeler, “bunun dindarlığı sahte” söylemleri bıktırdı.
Gel artık ey haziran gel ve bizi kavuştur ayın 24'üne de bu çile bitsin!
***
İlk kez oy kullandığımda havada 28 Şubat karanlığından izler vardı. İnsanlar ürkek, başörtüsü yasak, Demirel'in “camiler açık değil mi kardeşim” sözünün çiklet gibi ağızlarda çiğnendiği ama o açık camilerde Kur'an dersi verenlerin tutuklandığı yıllardı.
Batı Çalışma Grubu Fetih Yurdunu -sözde- teftiş etmiş, -suç unsuru- seccadelerimiz göze çarpmaması için müdüriyet görevlileri tarafından izbe yerlere kaldırılmıştı.
Ben ilk kez oy kullandığımda “başörtüsü direnişi” artık son demlerini yaşıyordu. -Bırakın öğrencileri- İstanbul Üniversitesindeki temizlikçi teyzenin bile başını açabilecek kadar alçak ve de haysiyetsiz bir güruhun firavunluk yılları sürüyordu.
Milletin sakallarını kesmek zorunda kaldığı o yılları şimdi daha iyi anlıyorum…
Kaldığımız öğrenci yurdunun müdürü sakalını kesmek zorunda kalmıştı. Düşünebiliyor musunuz yurdu kapatmaya bahane edilmesin diye seccadeler bile toplanıyordu...
Öyle bir cunta dönemiydi işte!
Normalde sakallı olmadığım halde o yıllarda inadına sakal uzatmıştım. Öyle ya gençtik… Müdürün sakal kesmesi ile kimi zaman dalga geçmiş, kimi zaman yaşadığımız bu yenilginin bir sebebinin de işte bu sakal kesenler olduğunu kendi aramızda konuşur da konuşurduk…
Hatta arkadaşın biri müdürün odasına gitmiş ve “hocam yeni imajınız hayırlı olsun” demişti de müdür o arkadaşı odadan kovmuştu. Oysa ben şimdi müdürümüzün sakallarını keserken ne kadar incindiğini daha iyi anlıyorum. Ona yeni imajınız hayırlı olsun deyişindeki her harfin bir kurşun olduğunu…
Evet, ilk kez oy kullandığımda işte bu süreç vardı ülkede ve hınçla basmıştım mührü... Milli Görüşçü değildim ama Erbakan Hoca başbakanlık merdivenlerinden inerken o iniş içime işlemişti. Merhum Erbakan Hoca terlerken benim yüreğim yangın yeri olmuştu.
Milli Görüşçü değildim ama Erbakan Hoca'yı niçin vurduklarını biliyordum. 21 yaşındaydım, gençtim ama kör değildim.
Şimdi 40 yaşındayım ve 24 Haziranda da 1999'daki mantıkla oy kullanacağım. Zaten hep bu mantıkla oy kullandım.
Yukarıda yazdım ya bu seçimler bize Ramazan tadı yaşatmıyor. Bakın işte bu yazıya da öyle ya da böyle bir kenarından sızmadı mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.