Resulullah'ın mihmandarı Cabir El Ensari
Şanlıurfa ve Harran'ın manevi fatihi sahabe Cabir El Ensari'nin Harran'daki türbesi manevi güzelliği ile adeta zamana meydan okuyor.
ŞANLIURFA – Şanlıurfa’nın Harran ilçesine 20 kilometre uzaklıktaki sahabe Cabir El Ensar (Yardımcı) köyünde bulunan Cabir Bin Abdullah (Cabir El Ensari) türbesi ve camisi manevi yönüyle ilçeye huzur veriyor.
Türkiye’nin değişik illerinden ve Avrupa’dan ziyaretçiler gelse de maalesef burası yeteri kadar tanınmadığı için gelen ziyaretçi sayısının az olduğu söyleniyor. Cami imamı, tüm başvurularına rağmen Vakıflar Müdürlüğünün, Turizm İl Müdürlüğünün yeteri kadar burasıyla ilgilenmediğini belirtiyor. Zaten köyün altyapısının olmaması, sokaklarının çamurlu olması bazı şeyleri anlatmaya yetiyor.. Cami imamı türbenin orijinal taşlarının çalındığını bunları mezarlıkta bulup eski yerine koyduklarını anlatırken bir köylünün hüzünlenerek ağlaması dikkatlerden kaçmadı.
Camii İmamı İbrahim Yaşar beş yıldan beri bu camide imamlık yaptığını Resulullah’ın sancaktarı ve mihmandarına hizmet etmenin kendisine Allah’ın bir lütfü olduğunu belirtti. Caminin muhtemelen Zengiler döneminde yapıldığını ifade eden Yaşar, imam olarak köye atandığında cami ve türbenin harabeyi andırdığını söyledi. Yaşar, köylülerle beraber türbenin kaybolmuş taşlarını bulup yerine yerleştirdiğini ve caminin etrafını ağaçlandırdığını ifade etti.
Türbe için örtü bezi arayıp bulamadıklarını ancak sonradan Makedonya’dan geldiğini ifade eden Yaşar, kendisine örtü için telefon açıldığını bunun için de buraya geldiğini söyleyen esrarengiz bir şahsın örtüyü getirip kendilerine verdiğini belirtti.
1940’lı yıllara da değinen Yaşar “Yaşlı köylülerin anlattıklarına göre camilerin kapatılıp ahıra çevrildiği günlerde köyün komutanı bir gün askerine Cabir El Ensar Camisini kilitlemesini ibadete kapatmasını emrediyor. Asker üç gün üst üste kapıyı kilitlediği halde her geldiğinde kapıyı açık görüyor. Son gelişinde türbeden bir sesin “sen nasıl peygamber’in sahabesinin türbesini kilitlersin?”demesi üzerine asker oradan korkarak uzaklaşıyor ve o günden sonra cami hep açıktır.”dedi.
Urfalıların şehirlerinin manevi fatihinden haberleri yok…
Caminin restoresi için yetkililerin yeteri kadar ilgilenmediğini vurgulayan Yaşar Urfalıların burayı yeteri kadar tanımadığını, Avrupa’dan insanların ziyaret için buraya geldiğini ama Urfa’dan kimsenin burayı ziyarete gelmediğini belirterek yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan ilgi beklediklerini ifade etti.
İsmin Hz Peygamberin sahabesinden alan Cabir El Ensar köyünün sağ tarafında bulunan caminin etrafı mezarlıkla çevrilmiş ve caminin bahçesine ağaçlandırma yapılmış. Beş vakit namaz için açık olan camide Cuma günleri yer kalmayınca insanlar avluda namaz kılmak zorunda kalıyor. Harabeye dönen türbe ve cami son yıllarda restore edilmiş.
Türbe kesme taştan, dikdörtgen planlı olup caminin doğusuna eklenmiştir. Üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Kuzey cephesindeki pencerelere örgü motifli, daireler içerisine yerleştirilmiş palmet ve lotuslardan oluşan bir bordür yerleştirilmiştir. Portal üzerinde de aşağıya doğru sarkık palmet dizileri bulunmaktadır. Ayrıca duvar üzerinde Peygamber Efendimizin Cabir El Ensar Hazretlerine misafir olduğunda yediği ekmeği simgeleyen üç tane büyük, bir tane de küçük daire şeklinde motifler bulunuyor. Bu motiflerin Şanlıurfa’daki taş işçiliği arasında tek örnek olması yönünden de oldukça önemlidir.
Cabir El Ensar’ın Hz Peygamber ile birlikte savaşlara katıldığı, Şam’ın, Harran’ın ve Urfa’nın fetihlerinde bulunduğu belirtiliyor. (Osman Gülebak-Sedat Kuşulay/İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.