Mahmut OLĞUN
Roboski’den Afganistan’a Filistin’den Vietnam’a
سقط رجل من الطاءرة Arap basınında şöyle bir yazı ilişmişti gözüme. Arapça yazıyordu. سقط رجل من الطاءرة Yani adam uçaktan düştü diyordu.
Evet! Adam uçaktan düştü, hem de iki tane adam, daha gencecik, hayatlarının baharında.
Yaşama ve geleceğe dair umutlarla kanatlarına tutunmuşlardı boşluğun, meçhule doğru yol alarak.
Ne acı ve hazin bir tablo, emperyalizmin kanatlarına sığınmak.
Bugün ABD'nin bizim coğrafyadaki varlığı onlar açısından sömürülmeye yatkın oluşumuzdan, bizim açımızdan ise kendi kendimizi yönetme kapasitemizin olmayışından kaynaklanmıyor mu?
Kendini yönetemeyen yönetilir, üretemeyen sömürülür, düşünemeyen düşündürtülür, manipüle edilir, çağa şahitlik etmeyen çağın gücüne sığınır.
Sığınılacak adalet, merhamet yerimiz kalmamışsa, yaşamda kalmak için mazlum zalimin uçaklarının kanatlarına da himayesine de çaresizce sığınır.
İnsanlık için adalet, merhamet örneği olmamız gerekirken, ne yazık ki yeryüzünün adaletsiz, merhametsiz mekanlarını meydana getirerek, korku atmosferi oluşturduk.
Sığınılması, merhamet etmesi gerekirken ne yazık ki ehlimizi başkasına sığındırdık hemd e kendi yapıp ettiklerimiz yüzünden.
İnsanlık erdemsizliklerle kokarsa tuz olacaktık ama kendimizi kokuşturan hale getirdik.
Fakat ezenler ezmekten, ezilenler direnmekten, özgürlüklerinden vazgeçmediler.
Her ne pahasına olursa olsun vazgeçmeye niyetleri yok gibi, bunca acı katliam ve gözyaşına rağmen.
Evet! Uçakların kanadına sığınarak ebediyete doğru uçtular, acılarını yüreklerimize gömerek.
Yürekler bunu kaldıracak güçte değildi.
Hangi Anne yüreği bunu kaldırabilir ki? Gelirken acılar bırakanlar giderken de acılar bırakarak gittiler. Geride kalan ise parçalanan bedenler kopan bacak ve kollar, tıpkı Roboski'de parçalanan bedenler, kaybolan bacaklar ve kollar gibi.
Uçaklar, kollar ve bacaklar...
Acılar ne kadar da birbirine benziyor değil mi? Bilmem hangisini anlatayım? Hepsinin yüreğimizde ayrı bir yeri ayrı bir yarası var. Acı ve gözyaşı hiç eksik olmadı bu topraklarda ve hep yanı başımızda durdu.
Gerek dünya genelinde ve gerekse bölgemizde, hamuru acı ve gözyaşı olan milletleri, hile ve desiseleri ile dize getirme çabası içerisinde olanlar, eninde sonunda hile ve desiseleri ile beraber tarihin çöplüğüne yuvarlanmış ve yuvarlanacaklardır.
Kerbela’da Hüseyin’i, Dersim’de Seyyid Rıza'yı dize getiremeyenlerin yaşatmış olduğu acılar kolay kolay hafızalarımızdan silinmeyecektir.
Acılarımız birdir, aynı coğrafyanın, aynı dünyanın mazlumlarıyız biz. Acılar üzerinde rant devşirip ideolojik saplantılara düşenler var. Bu tür acıları ayrıştıran her kim varsa yazıklar olsun.
Her ne kadar yüreğimizi dağlasanız da, yüreğimiz Hindikuş ve Kerbela diye atacaktır. Bizi Dersim’in, Halepçe’nin, Doğu Türkistan’ın yanı başında bulacaksınız.
Çünkü biz her yer ve mekanda evladı Kerbelayız.
Ve gün gelecek Roboski’den Afganistan’a, Filistin’den Vietnam’a uzanan acılara, akan gözyaşlarına yenileceksiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.