Özkan YAMAN
Sabır Allah'tan bir nimettir, nimet ise şükür ister
Kocasının sürekli kendisini aşağıladığını dile getiren okuyucumuz şöyle soruyor:
“Babam çevrede çok sayılan ağa biriydi. Çok seçkin bir ailenin kızıydım. Eh ne olduysa evlendik ve şimdi otuz sene geçti. Altı çocuğumuz var. Çocuklar da büyüdüler, ikisi evlendi, dördü de büyüdü. Kocam beni sürekli hizmetçi gibi görür, hep hakaret eder, çocukların yanında beni öyle horlar, öyle aşağılar ki, çoğu geceler saatlerce ağlarım. Hatta zaman zaman, geçen yıl rahmetli olan annemin evine gideyim bir daha gelmeyeyim diye içimden geçirmişimdir. Bana vurmaz ama söylediği laflarla vurmaktan beter eder, elli yaşını geçti ama huyu değişmedi. Lafı çok ağır olunca birkaç gün küsüyorum, susuyorum, sesimi etmiyorum, ama sonra ne oluyorsa yine konuşuyoruz işte. Babalarının bana söylediklerine bazen çocuklar da kızıyorlar ama yüzüne karşı bir şey diyemiyorlar. Evli olan büyük kızım, anne gel birkaç ay bizde kal ki, babam senin kıymetini bilsin diyor, ben de kızım öyle şey mi olur diyorum, sonra yine canımı sıkıyor, acaba kızımı dinleyip biraz uzaklaşsam mı diyorum. Ne dersiniz?”
Otuz yıllık evlilik dile kolay uzun bir zaman. Bu kadar uzun bir beraberlik takdir edersiniz ki lütf-u ilahidir. Bunun büyük bir nimet olduğu evvela hatırlanmalı ve haliyle de şükür gerektirdiği unutulmamalı.
İşin esasına bakarsak; ‘ben yaptım, sustum, sabrettim, katlandım, affettim vs” gibi başarıyı, kârı, kazancı, istenen neticeye ulaşmayı, kurtulmayı ve erişmeyi anlatmak için kurduğumuz cümlelerde fiiller bize ait değil. Hepsi ancak Allah'ın yardımıdır, ihsanıdır, ikramıdır başka bir şey değil.
“Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir.”(Nisa 79)
Bunu bilmek şükür için olmazsa olmazdır. Sabrın da kendisi acı meyvesi tatlıdır. Meyve ise aniden, bir anda olgunlaşmaz, haftalar, aylar geçmelidir ki, yenebilsin. Siz ayları değil on yılları geride bırakmışsınız, şimdi öyle tatlı bir meyve var ki yuvanızda, geçmişteki tüm acılarınızı unutturabilir.
Cennet de öyle değil midir. Bakın şu hadis-i şerife: Enes bin Malik (ra) şöyle dedi: “Rasulullah (sav): ‘…Cennet ehlinden olup da dünyada en çetin ve meşakkatli hayat süren kişi getirilir ve cennete bir daldırılışla daldırılır. Sonra da ona; ‘Ey Âdemoğlu! Sen hiçbir zorluk ve sıkıntı gördün mü, sana herhangi bir üzüntü ve keder uğradı mı?' diye sorulur. O da: ‘Hayır, vallahi ya Rab! Bana asla sıkıntı uğramadı ve ben asla şiddet görmedim der' buyurdu.” (Müslim 2807/55, İbni Mace 4321)
Kocanızın sözlerine karşı tepki gösterebilirdiniz, siz de ona en ağırından laflar edebilirdiniz, hatta yer yer şeytanın kulağınıza fısıldadığı gibi annenizin evine gider bir daha da dönmezdiniz ama dediğimiz gibi Allah'ın inayetiyle hiçbirini yapmadınız. O halde bundan sonrası için de, yine başınıza bu durum geldiğinde sabrı, tahammülü, dayanma gücünü, genişliği Allah'tan isteyeceksiniz. La havle vela kuvvete illa billah diyerek, Allah'ın vereceği güç ve kuvvete dayanacaksınız.
Kızınızın yanında kısa süreli tabi ki kalabilirsiniz ama bunu kocanızın tavrına bir ceza olarak değil, evladınızı ziyaret olarak düşünmelisiniz ve mümkünse eşinizle birlikte gitmelisiniz. Üstelik orada da kocanız o şekilde size hakaret edecek diye korkmanıza gerek yok.
Saygın bir aileden geliyor olmanız, sizde saygı beklentisini daha üst düzeylere çıkarmış ki, bu gayet normaldir. Kadın kocasına itaat edecek, hürmette kusur etmeyecek. Lakin, erkek de hanımına saygıyı ihmal etmeyecek. Ona hitap ederken, onu dinlerken, ondan bahsederken, onu değerli hissettirecek, haysiyetini, itibarını, izzet-i nefsini ve insaniyetini incitmeyecek.
Dolayısıyla bu konuda erkeğin bir gerekçesi, izahı, cevabı filan mazur görülemez. Çünkü kadının kocasına itaati, kesinlikle erkeğin kadından üstünlüğü anlamına gelmiyor, üstünlük erkeklikle, kocalıkla, babalıkla, mal ile makam ile yaş, soy ve bilgiyle filan değildir, üstünlük ancak takva iledir. Takvalı olan da zaten Allah'ın kullarına, emanetlerine saygılı olandır.
Elhasıl okuyucumuza tavsiye edeceğimiz, gördüğü nimete şükür, öğrendiği haliyle sabırdır.
Dua bekleriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.