Abdullah ASLAN
Samimiyet testi
Sözde devam eden Çözüm Süreci'nin akamete uğramasından sonra silahlı güçlerin karşılıklı silah kullanmaları devam ediyor. Bu arada bütün herkesin endişesi, yıllardır mağdur edilen Kürt halkının mağduriyetlerinin katlanması ve süreklilik arzedecek çatışma ortamında halkın huzurunun tamamen yok olmasıdır.
Saldırılarına devam eden örgütün, diğer Kürt oluşumlara da tehditler savurduğu, gelen haberler arasında. Emniyet istihbarat raporlarına göre örgüt, temmuz ayı içerisinde yaptığı değerlendirmede dindar gazetecileri de hedefine almış durumda.
Hedef alındıkları haberler, dindar gazetecileri söz konusu örgüt cihetiyle endişelendirmiyor, ancak örgütün bu kararı almasını sağlayanlar, başka güçler eliyle bu alçakça eylemlere başvurabilirler ihtimali elbette ki endişe kaynağı olabiliyor.
Çünkü pimi çekilmiş bomba gibi hedefi belli olmayan bir örgütün şu an bütün karanlık güçlerin ekmeklerine yağ sürdüğü görülen bir gerçek. Şu an kim hangi eylemi yapıyorsa, rahatlıkla sözü edilen PKK adıyla perdeleyebilir veya gerçek failler perdelenebiliyor.
Malum olduğu üzere, birçok olayın akabinde önce, ‘Biz yaptık' diye eylemi üstlenen örgüt, bir müddet sonra ‘bizim merkez karar almadı, yerel güçler kendi inisiyatiflerini kullandı' diyerekten olayları merkez olarak üstelenmekten kaçındı, kaçınabildi. Örgüt, icabında belli bir süre sonra ‘kontra veya devlet yaptı' diyebilecek kadar da dağınık ve kontrolü kendi elinde olmayan bir oluşum haline geldi.
Kürt halkı için sözüm ona ısrarla çatışma ortamını arzulayan örgüt, Kürtlere zarar eylemler yapmaya devam ediyor. Kerkük boru hattına saldıran “PKK'nin yerel birimleri” 250 milyon dolarlık bir zarara imza attılar. Kaynaklardan alınan bilgilere göre, bu zararın yüzde 99'u da Barzani'nin başını çektiği Kürt yönetimin payına düştü.
Kürtlerin haklarını savunanların, yeryüzünde yarım yamalak da olsa kurulan bir Kürt yönetimine verdiği zarar, Kürt yönetiminin bir aylık belki bütün maaş ve diğer giderlerine bedel olacak büyüklükte. Sadece bir olayın faturası böyle. Ya neredeyse bir aydır doğru dürüst istiftah yapmayan Kürt esnafın zararı… Onu varın siz düşünün…
Karşılıklı saldırıların ne kadar süreceği henüz belirsiz, ancak günlerdir Kandil'e yapılan saldırılarla Kandil bir şehir olsaydı şimdi yerle bir olmuştu, diye düşünüyor insan. Açıkçası burada da muamma bir durum var. Onlar dışarda Kandil'i bombalarken PKK şehir içinde her gün saldırılar düzenleyerek asker-polis-korucu öldürüyor.
Bu böyle devam ederse eğer, ‘Hükümet PKK'yi vuruyor' algısından çok, ‘Hükümet PKK'ye karşı zafiyet içerisinde' algısı oluşacak ve milliyetçi oyların iktidardan kayması düşüncesi giderek güçlenecek gibi.
Hükümetin ilk günkü stratejik aklıyla bugünkü aklı arasında zerre miktar bir değişiklik yaşandığına inanmayanlardanım. Hükümet hala Kürt sorununda tek muhatap olarak PKK'yi görüyor. Hükümet şu an, PKK'nin ‘oturalım kararını sağlama' vuruşlarını yapıyor… Onun için de bu vuruşlar sahada etkili olamıyor. Bir de ‘muhataplar değişebilir' diyen hükümetin listesinde bir değişikliğin olmaması bütün bu söylediklerime delil olarak gösterilebilir. Yapılan göstermelik STK görüşmeleri de, muhataplar konusundaki o anlaşılmaz aklı perdelemiyor. Asıl maslahat sahipleriyle görüşmeden ve o kibri kendinizden indirmeden sorunu çözemezsiniz, bunu bilin.
Hükümet ısrarla Kürt sorununda muhatapların sol Marksistlerden oluşmasına inandı ve seçtikleri liberal akil adamların da, sorunu çözecek stratejik akıldan yoksun oldukları son aldıkları kararla bir kez daha anlaşıldı. Film çevirmiyorsunuz ya… Burada yılların birikimiyle ve algısıyla oluşmuş bir sorunu konuşuyorsunuz… Bunu, sorundan zerre miktar etkilenmeyenlerle çözeceğinize inanıyorsanız yanılıyorsunuz…
Bütün bu olup bitenlerle birileri hala samimiyet testinde… Önce samimi olalım… Önce anlamaya çalışalım, sonra anlaşılmayı bekleyelim… Kürt halkını anlamadan onlardan anlaşılmayı beklemek insafsızlık olur… Geçen yazımızda da belirttiğimiz gibi, kendi içinizi de bir yoklasanız… Bugüne kadar bu stratejiyle bir yere varılamadı… Bu aklı verenlerin, sizce de samimiyetlerinin sorgulanması gerekmez mi? Şu ana kadar olup bitenler için gördüklerimi söylüyorum: SAMİMİ DEĞİLSİNİZ…
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.