Şehid Mursi'nin tarihi BM konuşması (Türkçe alt yazılı video)
Mısır'da ilk defa halkın oyuyla başa gelen ve geçtiğimiz gün mahkeme salonunda şehadete erişen Muhammed Mursi, görevi başındayken BM kürsüsünde yaptığı konuşmada başta Filistin olmak üzere İslam coğrafyasının sorunlarına dikkat çekmişti.
Mahkeme salonunda şehid olan Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin, 3 Temmuz 2013'te yaşanan darbeden önce Eylül 2012'de BM kürsüsünde yaptığı tarihi konuşma hafızalardaki yerini koruyor.
Mursi, BM kürsüsünde yaptığı konuşmada dünyaya hak ve adalet dersi vermişti. Konuşmasında siyonist rejimin işgal altındaki Filistin'e değinen Mursi, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin önemine vurgu yapmıştı.
Suriye'de akan kanın durması için dünya ülkelerine çağrıda bulunan Mursi, dünyada adalet ve hak ilkelerinin ancak Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanması ile oluşabileceğinin altını çizmişti.
Batı'da artan İslam düşmanlığına işaret eden Mursi, Müslümanların mukaddesatlarına yapılan saldırıların kabul edilemez olduğunu belirtmiş, buna tenezzül edenlere de "düşmanlık yapacaklarını" kaydetmişti.
Mursi, ayrıca BM Güvenlik Konseyinin daimi üyelikler yüzünden reforma ihtiyaç duyulduğuna işaret etmişti.
İLKHA Arapça ekibi tarafından konuşmasının tamamı Türkçe altyazılı olarak hazırlanan Mursi'nin, BM kürsüsünde gerçekleştirdiği tarihi konuşması şöyle:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Hamd Allah'a, salat ve selam Allah'ın resulü olan Muhammed (sallallahualeyhivesellem)'e olsun. Onu seviyor ve ona tabi oluyoruz. Ona hürmet edene biz de hürmet ederiz. Ona sözlü veya fiili düşmanlık edene biz de düşmanlık ederiz.
Rabbimin salat ve selamı onun üzerine olsun. Allah onu yüce Kur'an'da şöyle vasfetmiştir: "Şüphesiz ki sen yüce bir ahlak üzeresin" (Kalem: 4)
Onun hakkında ayrıca şöyle buyurmuştur: "Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiya: 107)
Allah; ona, aline ve ashabına salat ve selam eylesin. Ve kıyamete dek onun yolunda giden ve terbiyesiyle terbiyelenenlere salat ve selam eylesin.
"Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki bağı çöz ki dediklerimi anlasınlar. (Taha/25-28)" "Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız Oona itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır" (Hucurat:13)
Sayın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Başkanı Vuk Jeremic, Birleşmiş Milletler Genel sekreteri Ban Ki Moon, Saygı değer devlet başkanları, değerli beyler, hanımefendiler ve sayın katılımcılar! Sizleri İslam'ın kalıcı selamıyla selamlıyorum. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi sizlerin üzerine olsun.
Sayın Genel Kurul başkanı, sizi selamlamak beni ziyadesiyle mutlu etmektedir. Sayın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Başkanı, sizi ve dost ülkenizi bu görevi üstlendiğinizden dolayı tebrik ediyorum. Bu yeni görevinizde size başarılar diliyorum. Ayrıca sizden önce bu görevi ifa eden Nasır Ennassr'ı ve kardeş ülke Katar'ı yürüttükleri imtiyazlı yönetimlerinden dolayı tebriklerimi sunmak isterim. Ayrıca Birleşmiş Milletlerin Genel Sekreterini, kurulun rolünü korumak için yürüttüğü çalışmalar ve faaliyetlerini geliştirmesinden dolayı selamlıyorum. Mısır'ın, bu alandaki çabalara desteğinin olduğunu vurgulamak istiyorum.
Sayın Başkan, şüphesiz ki benim burada oluşum ve benim size yaptığım bu konuşma çok anlamlıdır. Çünkü ben, bütün dünyanın tanıklık ettiği barışçıl bir devrimin ardından özgür halk iradesiyle demokratik yollarla seçilmiş Mısır'ın ilk sivil cumhurbaşkanıyım. Bu devrim, Mısır içindeki ve dışındaki tüm evlatlarıyla ve gruplarıyla birlikte gerçek bir meşruiyet oluşturarak Allah'ın fazlıyla Mısır halkının istediği şekilde gerçekleşti.
Bugün her Mısırlı kendine güveniyor ve bu güven onu en üst düzey medeni ve ahlaki bir zemine hazırlıyor. Kuruluş ve kalkınma yolumuzda Mısır halkının yeni Mısır devletini ikame etmek için sarf ettiği gayretiyle birlikte art arda birçok aktif aşama kat ettik. Vatanî, demokratik, kanuni, anayasal ve çağı içine alan bir devlet… Kanunun egemenliği üzerine kurulu bir devlet… Mısır halkının içerisinde yer edinmiş değerleri de göz önünde bulundurarak demokrasi ve insan haklarına saygı gösterme üzerine kurulu bir devlet… Adalet, hak, hürriyet, saygınlık ve toplumsal adalet arayışı içerisinde olan bir devlet…
Bugün önünüzde temsil ettiğim meşruiyeti tesis eden Mısır devrimi, kısacık bir anın veya ayaklanmanın ürünü değildir. Ayrıca bu devrim, mevsimlik bir rüzgârın getirdiği bir şey de değildir. Bu devrim, vatan için izzetli ve saygın bir hayatı isteyen hakiki vatan hareketlerinin uzun mücadelelerinin sonucu geldi. Bu devrim tarihin hikmetini anlatıyor ve kendi maslahatlarını halkların maslahatlarından önce görenlere uyarı çanını çalıyor.
Sayın başkan, Allah'ın izniyle ülkemiz Mısır için gerçekleştirmek istediğimiz yeni Mısır'ın vizyonu, aynı zamanda dünyaya da sunmak istediğimiz; eşitlik ve karşılıklı saygı çerçevesinde uluslararası toplumla işbirliği ve çalışmayı kapsıyor.
Bu çalışmalarımız diğer devletlerin meselelerine müdahil olmamayı kapsıyor. Başta, ifadesinde Mısır'ın da olduğu Birleşmiş Milletlerin anlaşması olmak üzere, uyduğumuzu vurgulayarak belirttiğimiz değerleri ve uluslararası anlaşmaları da kapsıyor. Sürekli çalışma süresince ve ihlaslı çabayla kanuni ve sabit değerlerde ihlale fırsat vermeden sorunları kökünden halletmeye çalışıyoruz.
Sayın Başkan, dünyanın ortak bir şekilde adalet ve saygınlık temeli üzerine oturtmak kaydıyla çözmesi için tüm gücüyle üzerinde çalışması gereken ilk mesele Filistin meselesidir. Uzun yıllardır Filistin halkı tüm haklarını elde etmek ve başkenti Kudüs olan bağımsız devletlerini inşa etmek için çalışıyorlar. Halkın bu devamlı süren cihadına rağmen haklarına ulaşmak ve kendilerini temsil edenlerin uluslararası hukuk kararlarıyla kabul edilmesi sorunlarının çözümü olmasına rağmen maalesef bu uluslararası hukuk ve milletler arası kararlar Filistin halkının istek ve taleplerini bugün yerine getirmekten acizdir. Ve hâlâ alınmış kararlar uygulanmaktan uzaktır. Özgürlük ve onurun semeresi kardeş Filistin'in halkından uzak olmamalıdır. Sözleşmeler üzerinde bunun gerekçelerinin olmasıyla birlikte uluslararası toplumun bir tarafının bağımsızlığa müştak olan bir ümmetin hakkını inkâr etmesine, özgür dünyanın suskunluğunu sürdürmesi ne ayıp bir şeydir. Ayrıca bu Filistin halkının topraklarında ve uluslararası hukuk kararlarının uygulanmasında oylamanın olması hayret verici bir şeydir.
Hak, özgürlük, saygınlık ve insanlık onurunu savunmak ve Filistin'deki kardeşlerime karşı görevim çerçevesinde, uluslararası toplumu adil ve kapsamlı bir barışı gerçekleştirmeye ve Arap topraklarının işgalinin ve ilgili uluslararası kararların uygulanmasının son verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Derhal ve acil bir şekilde işgal, yerleşim ve işgal altındaki Kudüs'ün şaheserini değiştirmeye yönelik çalışmalara son vermek için ciddiyetle hareket etmek, barışı sağlayacak, bağımsız egemen bir Filistin devleti kurmak ve bölgenin tüm halkları için uzun vadeli güvenlik ve istikrar sağlamak zaruridir.
Bölgedeki bütün halklar için düşünülen istikrar ve güvenin gerçekleştiği, egemen bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak bir barışa çağırıyorum. Yine aynı noktadan Birleşmiş Milletlerde, her hangi bir Filistinli hareketin destekçisi olduğumu buradan bildiriyorum. Ayrıca hepinizi buna çağırıyorum.
Arap halklarının devrimlerini desteklediğiniz gibi özgürlüğe kavuşmak ve başkalarının tasarrufuna girmeyecek bağımsız bir Filistin Devletini inşa etmek için çabalayan ve mücadele eden Filistin halkına da destek vermelisiniz.
Bizler grupları ve halkı, özgür iradesiyle bütün haklarına ulaşsın diye Filistin halkından yana çalışmalarımızı sürdürmenin azmi içerisindeyiz.
Sayın Başkan, bu uluslararası mahfilde bütün dünyanın uykusunu bozan, kanın aktığı ve insanlık dramının yaşandığı Suriye meselesini de masaya yatırmamız gerekiyor. Birinci önceliğimiz; akan kanın durdurulmasıdır. Çünkü sevgili Suriye topraklarında gece gündüz akan kanın bu şekilde heder edilmesinden çok daha değerlidir.
Şüphesiz ki her Mısırlı erkek ve kadının kalbinde aziz bir yer edinen kardeş ülke Suriye halkı da saygınlığını ve özgürlüğünü gerçekleştirecek bir gelecek hakkına sahiptir. Geçen Ramazan ayında Mekke-i Mükerreme'de ortaya attığım hareketin özü buydu. Gerçekleştirdiğim münasebetlerde bunun daha kötüye gidilmemesi için vurguladım. Suriye halkının çektiği acılar ve çekişmelerin -Allah korusun- geniş bir alana yayılması ve kötülüğün hem ülke içinde hem de civar ülkelere etki edecek bir iç savaşa dönüşmesine engel olması için bunları söyledim.
Mısır, bilfiil gerçekleştirilen buluşmalarda belirttiğim gerekçelerle ilgilenen diğer 3 devletle sürece dâhil olmuştur. Bu buluşmalarımız birçok ortak noktamızın olduğunu gösterdi. Suriye halkının çektiği eziyetlerin önüne geçmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve gece gündüz halkını öldüren bu rejim bittikten sonra Suriye halkına kendi hür iradeleriyle kendilerini ifade ederek yönetecek bir yönetim fırsatı verme çabası içerisinde olacağız. Bu yönetimi diğer demokratik devletler seviyesine çıkaracağız ki bu devletler Suriye'nin uluslararası, bölge ve ortak Arap çalışma sahasındaki rolünü meşru temeller çerçevesinde ona tekrar kazandırsınlar. Bu girişim, diğer taraflara kapalı değildir, bilakis Suriye'deki krizi çözmek için olumlu katkıda bulunmak isteyen herkese açıktır.
Bu krizden hepimiz sorumluyuz. Bu yaşanan eziyetlerin son bulması için dünyadaki herkesin harekete geçmesi gerek. Çünkü bu asrın çilesidir ve görevimiz çileleri bitirmektir. Şüphesiz ki Mısır, uluslararası, bölgesel ve Arap topluluğu çerçevesinde Suriye toprakları üzerinde oluşan çilenin bitirilmesi için samimi bir çabayla başlattığı çalışmaları devamlı olarak sürdürüyor. Bu, kardeş ülkenin toprak bütünlüğünü koruyacak bir çerçevedir. Suriye halkının tüm taraflarını dinî, ırkî veyahut cemaatsel olarak ayırmaksızın içine alacak ve Suriye'yi, kesinlikle kabul etmediğimiz, yabancı askeri müdahalelerden koruyacak bir çerçeve.
Birleşmiş Milletler ve Arap Devletleri Birliği ortak temsilcisi Sayın El Ahdar El İbrahimi'nin görevine destek vermeyle kendimizi yükümlü görüyoruz. Suriye muhalefetinin saflarının birleştirilmesi ve Arap modülasyonu görevi için kapsayıcı ve birleştirici bir vizyon ortaya koymaya teşvik için gerekli çabaları tamamlamayla kendimizi yükümlü görüyoruz.
Mısır, İslam ümmetinin uluslararası toplumda hakkettiği yeri alması için kardeş ülkeler ile birlikte gereken tüm çalışmaları yapacaktır. Bu ümmet, Arap körfezinden Atlas Okyanusuna kadar uzanan büyük coğrafyanın milli güvenlik vizyonundan kopmayan bir bileşeni temsil ediyor. Aynı zamanda tüm dünya devletleri ile yapıcı işbirliği kapsayan büyük bir alanı da temsil edecektir.
Mısır, Arap devletlerinin İslam ümmetine sunmuş olduğu çok önemli katkıyı zaruri görmekle birlikte bu katkıyı İslam İşbirliği Teşkilatı Ortak Eylem Planı'na taşınması kanaatindedir.
Gelecek ay Mısır'da gerçekleştirilecek İslam Zirvesinde, İslam ülkeleri ve diğer ülkeler arasındaki anlaşmaları daha da güçlendirmek ve medeniyetler arasında diyalog ilkelerinin rolünü etkili hale getirmek için çalışacağız. Yine dinlerin, değerlerin veya insan ahlakının ulvi amaçları ile bağdaşmayan siyasi hedefleri gerçekleştirmek için var olmayan geniş çaplı anlaşmazlıklar çıkaran, her iki tarafın aşırıcılarının doğduğu kaynakları yok etmek için çalışacağız
Sudan'daki kardeşlerimizin bugün her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyaçları vardır. İstikrar ve kalkınmayı hedefleyen ve Güney Sudan ile örnek sağlık ilişkileri kurmaya çalışan bu ülke, Sudan ile birlikte nitelendirildiğine inandığım bu yeni ülke, Arap dünyası ve Afrika uzantısıyla işbirliği merkezi haline gelmelidir. Sudan, barış ve istikrar arayışı için büyük fedakarlıklarda bulundu. Kapsamlı Barış Anlaşmasını hayata geçirmeye gayret etti. Güney Sudan'ın ülkesini tanıyan ilk devlet oldu. Ama açıkça söylüyorum ki bu ülke hak ettiği desteği alamadı. Sudan'ı desteklemek için uluslararası çalışmalara katılma zamanı gelmiş ve Güney Sudan Devleti ile aralarındaki sorunları çözmek için görüş ayrılıklarını yakınlaştırmaya çalışmalıyız.
Kardeş Somali halkının, Hasan Şeyh Mahmud’u Cumhurbaşkanı seçerek zorlu geçiş dönemini geçmesi, birlik ve istikrar yönünde olumlu bir işarettir. Birleşmiş Milletleri, Somali Hükümeti'nin istikrar sağlamak için gösterdiği çabalarını engelleyenlere karşı desteklemeye, devlet kurumlarının yeniden inşa edilmesi ve Somali halkının daha iyi bir gelecek arzularını yerine getirmek için çabalarını sürdürmeye çağırıyorum.
Dünyada adalet ve hak ilkeleri, özellikle de dünyanın merkezi olan Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanması ile birbirine bağımlıdır. Uzun yıllar boyunca, bazıları baskının ve zulmün temelleri üzerinde istikrar sağlamaya çalıştılar. Ne yazık ki bazıları da kötülüklerini bu insanlardan gizledi. Bölge halkları özgürlüklerini yeniden kazandıkça liderleri veya dış güçler, haklarının yenmesine izin vermeyecek ve tolerans göstermeyecektir.
Bölge halkının iradesi artık "Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması" dışındaki herhangi bir devletin burada kalmaması yönündedir. Nükleer tesisler üzerine garanti sisteminin uygulanmaması da kabul edilemez. Özellikle de bu sorumsuz politika ve boş tehditlerin devam etmesi halinde…
Uluslararası toplumun, bu yöndeki engellemeleri veya meşrulaştırmaya yönelik adımları kabul etmesi kendi başına çok tehlikeli bir iş olmakla birlikte, orman kanunlarının yürürlülüğe girmemesi için bunun karşısında durulmalıdır.
Doğal kaynakları ve ticari koridorları da dahil olmak üzere, mevcut durumun bu önemli bölge istikrarına yönelik yarattığı tehdidin farkında olunmalı. Ortadoğu'yu nükleer silahlardan ve tüm kitle imha silahlarından temizlemek için bu yıl sonuna kadar özel bir konferans düzenlenmeli. İlgili tarafların da istisnasız bir şekilde katılmasıyla uluslararası çalışmaların harekete geçirilmesi gerekir.
Açıkça söylüyorum; nükleer silahlardan ve tüm kitle imha silahlardan tamamen kurtulmanın dışında başka bir alternatif yoktur. Ancak, bölgedeki tüm ülkelerin "Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması" çerçevesinde nükleer enerjinin barışçıl bir şekilde kullanılma hakkını, bölge ülkelerine barışçıl programları konusundaki şüphelerini gidermek için gerekli güvencelerin sağlanması gerektiğini de vurguluyoruz.
Bizim bakış açımızda adalet, hak ve saygınlık kavramları, uluslararası ilişkileri düzenleyen çevreleri de kapsayan kavramlardır. Bu ilişkilerin seyrinin en basit biçimde gözden geçirilmesinin Afrika kıtasındaki adaletsizliğin derecesini göstereceği konusunda hiçbir şüphe yoktur.
Afrika’daki gelişme ve büyüme oranlarını artırmak için verilen yatırım sözlerini bu salonda tekrardan saymaya ihtiyaç olduğunu sanmıyorum.
Dünyanın, Afrika'yı vaatlerin ve isteklerin ötesinde çabalarını destekleme sorumluluğu vardır. Ve farklı dönemlerde yağmalanan kaynakları kurtarmak için gerekli yardımı sağlamalıdır. Bunların sonuncusu; bazıları, zalim rejimleri desteklemenin, çıkarlarını güvence altına alacak sahte istikrarı sağlamaya yardımcı olacağına inanırken, bu rejimler yolsuzluk yaparak ülke servetini yurtdışına kaçırdılar.
İstenen hedeflere ulaşılmasının ancak Afrika kıtası insanlarının katılımı ve sorumluluklarını üstlenmeleri ile gerçekleştirilebileceğinin inancındayım. Hepimizin Afrikalıların daha iyi bir gelecek için hazır olduğuna şüphe yoktu.
Bugün, Afrikalılar olarak kıtadaki insanları sürdürülebilir kalkınmaya yönlendirecek, uluslararası sisteme katılımlarını sağlamak ve daha iyi bir gelecek için isteklerini yerine getirmek adına bir dizi iddialı adımlar atmamız gerekiyor.
Mısır, Afrika'daki kardeşleriyle çalışmaya devam ediyor ve başarılı deneyimleri ve tecrübeleri karşılıklı paylaşarak Afrika'daki yaşam standardını yükseltmek için kıtanın içindeki veya dışındaki herhangi bir tarafla işbirliğine hazırdır.
Uluslararası düzenin mevcut durumuna bakarak; meşruiyetini yenilemesi ve güvenilirliğini sürdürebilmesi için aynı prensiplerle reform yapması ve ciddiyetle çalışması gerekir. Bu, çocukları için daha iyi bir gelecek ve yeni bir dünya şekillendirmeye katılmaya çalışan halkların ve milletlerin meşru bir talebidir.
Tüm üye devletlerin demokratik platformu olarak Genel Kurul'un rolünün harekete geçirilmesi ve modern dünyamızın gerçekliğinden farklı bir formülü temsil eden Güvenlik Konseyi'nin düzeltilmesi, gerekli ciddiyetle ele almamız gereken en önemli öncelik olmalıdır.
Bu bağlamda, Birleşmiş Milletlerin kadınların ve gençlerin sorunlarıyla ilgilenmeleri gerektiğini özel bir ilgi göstermeleri gerektiğini vurgulamak isterim. Tahran'daki Bağımsızlar Hareketi Zirvesi'nde, gelecek nesillerin emellerini gerçekleştirmek ve yeteneklerini geliştirmek için eğitim, öğretim, istihdam ve siyasi hayata katılımlarını arttırma konularını ele alacak BM'ye bağlı yeni bir girişim başlatılması önerisinde bulundum.
Çifte standartlar olduğu sürece uluslararası sistemin düzelmeyeceğine inanıyoruz. Başkalarının bizden beklediği gibi… Bizler de kültürel özelliklerimize ve dini otoritemize saygı duyulmasını, anlaşamadığımız konuların zorla dayatılmamasını, belirli konuların siyasallaştırılmamasını ve bu konuları başkalarının işlerine müdahele etmek için kullanılmamasını bekliyoruz.
Dünyanın bazı bölgelerinde Müslümanlar ve göçmenlerin, ayrımcılığa maruz kalmaları ve temel haklarının ihlal edilmesi ve mukadesatlarından yüz çevirmek için yapılan kampanyalar kabul edilemez. Bazı kişilerin İslam dini peygamberi Hazreti Muhammed'e (sallallahualeyhivesellem) yönelik yaptığı hakaretleri reddediyoruz ve kabul edemeyiz. Bunu yapanlara karşı da düşmanlık yaparız. Kimsenin bunu fiili veya kavli olarak yapmasına da müsaade etmeyiz. Bu davranış, toplanmış olduğumuz bu Kurul'un (BM'nin "İslamafobi" diye adlandırdığı) anlaşmalarının en temel ilkelerine dahi aykırıdır.
İşbirliği bağlarımızı inşa etme yolundaki bu gerici fikirlere karşı koyabilmemiz için hepimizin güçlerini birleştirmesi gerekir. Aşırılıkçılık ve ayrımcılık karşısında aynı şekilde başkalarını din veya ırka dayalı nefrete kışkırtma karşısında da birlikte hareket etmeliyiz. Genel Kurul'un yanı sıra Güvenlik Konseyi de uluslararası huzuru ve güvenliği açıkça etkileyen sonuçları olan bu olguyla başa çıkmada birincil sorumluluğa sahiptir.
Müslümanların mukaddesatına zarar vermek için son zamanlarda organize bir şekilde yürütülen taciz edici eylemler kabul edilemez.
Biz, toplandığımız bu uluslararası platformda, dünya güvenliğinin ve istikrarının sarsılmaması için nasıl bir koruyuculuk yapılmasını düşünmeliyiz.
Mısır, bir kimseye karşı nefreti kışkırtmak için kullanılmayan ifade özgürlüğüne saygı duyar; belirli bir dini veya kültürü hedef alan ifade özgürlüğüne değil. İfade özgürlüğü, şiddete ve aşırıcılığa karşı durmaktır. Cehaleti ve başkalarını küçümsemeyi pekiştiren bir şey değildir. Fakat aynı zamanda, bu sefihliklere karşı dururken şiddete başvurmaya da kesinlikle karşıyız.
----Son zamanlarda finansal ve ekonomik sorunların kötüye gitmesi, onları hazırlamada yer almayan halkların kaderlerini etkileyen uluslararası ekonomik karar alma yöntemini gözden geçirmemize itmelidir. Ancak ne yazık ki, teknoloji transferi ve kalkınma için konulan ağır finans şartları ve uluslararası ticarette adaletsiz uygulamaların bir sonucu olarak büyüme, ticaret, çevre ve bunların sosyal koşulları üzerinde olumsuz etkisi olmuştur.
Kalkınma ortakları arasında çıkarların tamamlayıcılığına ve karşılıklı fayda sağlayacak yakın işbirliğine dayanan insan eksenli yeni uluslararası ekonomik bir yönetime ihtiyac vardır.
Ben burada kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, Müslümanıyla gayri Müslimi ile Mısır halkının vizyonunu kısaca sizlere sunmaya çalıştım. Mısır halkının Orta Doğu, Afrika ve dünyanın en önemli meseleleri ile ilgili vizyonu budur.
Birleşmiş Milletlerin uluslararası hukukun ilkelerine uygun olarak diyalog, anlayış ve işbirliği yoluyla çeşitli bölgesel ve küresel sorunları ve zorlukları etkin bir şekilde ele almadaki rolünü üstlenebileceğinden eminim.
Mısır, BM'nin tüm üyeleriyle içtenlikle iletişim kurma çabalarını kusursuz bir şekilde sürdürmüş ve her zaman özgürlük, adalet, saygınlık ve üllkelerimizin istikrarı için uluslararası çalışmaların en ön saflarında yer alacaktır.
Büyük bir iyimserlikle dört gözle bekliyorum ve bu dünyada aradığımız huzuru görüyorum. Adalete dayalı barış... Herkese tam olarak haklarını veren bir barış... İnsan arasında ayrım yapmayan barış… Her ne sebeple olursa olsun, hepimiz işbirliği yapmadıkça, hepimiz eşit olduğumuzun farkına varmadıkça bu barış mümkün olmayacak, pek çok umut ve özlemi paylaşıyoruz.
Size okuduğum barış mesajı, doğruluk ve adalet barışıdır… İstikrar, kalkınma ve karşılıklı faydaların barışıdır… Sevgi ve karşılıklı saygı barışıdır… Ellerimizi samimi bir şekilde hayırlı işler için birbirimize uzatırsak, bunların bize zor olmayacağına inanıyorum.
Allah işitiyor ve görüyor. Benim ve tabi hepimizin, hayır dilediğim bu dünyanın geleceğinde, büyük umutalarımız ve beklentilerimiz var. Hepinize teşekkür ederim. Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu…
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.