Fatih AKMAN
Sevgi tabiyeti, tabiyet marifeti gerektirir
Kelam-ı Kerim’in şahitliğiyle iman eden, imandan sonra iyilik eden, iyiliği emreden, kötülüğü meneden, insanlığın hayrına çalışan, kafirlere şedit, mü’minlere merhametli olan ve razı olunanların ashab-ı kiramın evsafından olduğunu görmüştük. Arzu ederseniz şimdi Efendimiz aleyhissalatu vesselam’ın ashab-ı kiramla ilgili bazı özel ve genel hadis-i şeriflerine bakalım.
Aleyhissalatu vesselam Efendimiz buyuruyorlar:
“İnsanların en hayırlısı asrımdaki Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler [Tabiin] dir. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler [Tebe-i tabiin] dir. Artık bunlardan sonra yalan yayılır. Bunların [Eshabımın yolunda olmayanların] sözlerine ve işlerine inanmayınız!” (Buhari)
“Ashabımı seven, beni sevdiği için sever. Beni sevmeyen de onları sevmez. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü Teâlâ’yı incitmiş olur. Bunun da cezası gecikmeden verilir.” (Buhari)
“…Ensarı seveni Allah da sever, onlara buğzedene Allah da buğzeder.” (Buhari)
“Eshabım, cin ve insanların hepsinden daha üstündür.” (Bezzar)
Genel ifadelerle ashab-ı kiramdan bahseden hadis-i şeriflerden sonra “ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisini takip ederseniz yolunuzu şaşırmazsınız” hadis-i şerifine atfen hassaten ashabın bazılarına has ifadelerden her birinin bir mevzuda yıldız pozisyonunda olduğunun bir daha altını çizen hadis-i şeriflerin sayısı da fazladır.
Mesela, Hz. Enes ve Hz. Cabir’den rivayetle farklı hadis-i şeriflerde, merhamette ve sıdkta Hz. Ebu Bekir, Allah’ın emirlerine hassasiyetle uymada Hz. Ömer, hayâda Hz. Osman, isabetli hüküm vermede Hz. Ali, helal ve haram hususunda uzman Hz. Muaz bin Cebel, feraiz ilminde Hz. Zeyd ibni Sabit, Kelam-ı Kerim’in tilavetinde Ubey ibn-i Ka’b, eminlikte Hz. Ebu Ubeyde bin Cerrah, doğru sözlülükte ve verada Hz. Ebu Zer, yeryüzünde yürüyen şehit pozisyonunda Hz. Talha ibn-i Ubeydullah, Aleyhissalatu vesselam’ın havarisi olarak Hz. Zübeyr İbn-i Avvam’ın birer yıldız olduklarının ayrı ayrı ifade edilmesi gibi… Tirmizi, Menakıb (3793, 3794).
Dikkatinizi celbettiyse kelam-ı kerimin şahitliğinin yanında hadis-i şeriflerin de şahitliğiyle ashab-ı kiram özel ve genel hususiyetleriyle insanların en nadideleri olduklarını bir kez daha idrak ettik.
Dolayısıyla Allah-u Teâlâ’nın sevgisi, Aleyhissalatu vesselam’ın sevgisindedir. Aleyhissalatu vesselam’ın sevgisi de ashab-ı kiramın sevgisindedir. Öyle ki ashab-ı kiram Aleyhissalatu vesselam için sevilir. Aleyhissalatu vesselam da Allah azimuşşan için sevilir. Tabi sevmek de tabiiyeti gerektirdiğinden Allah’ın emirlerine uymada ve menettiklerinden kaçınmada Aleyhissalatu vesselam’ın ve gökteki yıldızların mesabesindeki ashab-ı kiramın izinden gitmek gerekir. Aleyhissalatu vesselam’ın ve ashab-ı kiramın izinden gitmek için Aleyhissalatu vesselam’ı tanıdığımız kadar ashabı kiramı da tanımamız gerekir. Unutmayalım ki tedricen inen vahyin pratiğini ilk etapta vahyin ilk muhatapları olan Aleyhissalatu vesselam’ın siretinde olduğu gibi ashab-ı kiram’ın da hayat tablolarında rahatlıkla görebiliriz. Bu münasebetle Rabbim izin verirse, bundan sonra ashab-ı kirama dair hayat tabloları üzerinden bu birlikteliğimize devam edeceğiz.
Rabbimin, bizleri de fitnenin, boşboğazlığın, açgözlülüğün, dünyaya tamahın, dünya meşgalesinin, isteklerin, heva ve hevesin, kinin, nefretin, düşmanlığın, taassubun, kibrin tavan yaptığı bu zamanda vahyin mektebine demir atan, Aleyhisssalatu vesselam’ın ve ashab-ı kiramın pratiğiyle istikamet üzere hayatını sürdüren kullardan eylemesi temennisiyle, vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.