Şeyh  Said ve 46 arkadaşlarının idam edilişlerinin 90'ıncı yıl dönümü nedeniyle değerlendirmelerde bulunan İTTİHAD âlimlerimden Molla Abdurrahim Timurtaş ve ilin tanınan şahsiyetlerinden Molla Yakup Arıkarınca, PKK’nin Bölgede Müslüman halka yönelik gerçekleştirdiği saldırı ve katliam girişimlerinin özellikle de Aytaç Baran’ın şehadetinin Kürdistan’da Şeyh Said kıyamının ruhunun sürdüğüne işaret ettiğini ifade ettiler.

Şeyh Said Hazretleri ve 46 arkadaşının Şark İstiklal Mahkemeleri tarafından idam edilişinin 90. yılı nedeniyle İlke Haber Ajansı (İLKHA)’ya değerlendirmelerde bulunan İTTİHAD âlimlerimden Molla Timurtaş ve Molla Arıkarınca, Kürdistan’da zulme karşı başkaldırının Şeyh Said Efendi’nin davasının devam ettiğinin göstergesi olduğuna vurgu yaptı.

 “Mücadelem, Allah ve din içindir”

Şeyh Said Efendinin davasının da Hasan El Benna, Seyyid Kutup ve diğer İslam âlimlerinin davası gibi İslam olduğunun altını çizen Molla Abdurrahim Timurtaş, “Bunların davası ise İslam ve Peygamber efendimiz (sav)’ in davasıdır. O da Allah’ın hükümlerini Müslümanların hayatlarına nakşetme davasıdır. Ne zaman ki İslam’ın mukaddesatlarına bir saldırı söz konusu olmuşsa, o zaman kıyamlar da olmuştur. Şeyh Said Efendinin de kıyamı bunlardandır. Kimileri ırkçılık ve asabiyetle bunu değerlendirmeye çalışsa da Şeyh, bu konuda son noktayı şu sözle ortaya koymuştur. ‘Mücadelem, Allah ve din içindir’” Şeklinde konuştu.

Şeyh Said Efendinin davasını Irkçılıkla itham etmenin temelinde itibarsızlaştırma politikalarının yattığını ifade eden Molla Timurtaş, Şeyh Said efendi ve arkadaşlarının bilinçli Müslümanlar olduğunu ve dini değerlerini her şeyin üzerinde tuttuğunu vurguladı.

“Bu kıyamlar ırkçılıkla açıklanabilir mi?”

İslam düşmanlarının söz konusu kıyamlarda dava adamlarını katlettiğini de sözlerine ekleyen Molla Timurtaş, “Üstat Bediüzzaman Said’-i, Nursi hazretlerine de bakıldığında bu kadar zulüm ve eziyeti çekmesi ırkçılıkla izah edilebilir mi? Ya da Hüseyin Velioğlu’na baktığımızda da aynı şeyleri görmemiz mümkündür. Sırf davası İslam olduğu için onu da şehid ettiler. İsteselerdi onu da Apo gibi alıp, pazarlık konusu yapabilirlerdi. Ama bu tür büyük davalarda, çoğunlukla liderlerin İslam düşmanlarının eline düşmeleri durumunda katlettiklerini görüyoruz. Irki davalarda bazı değerleri pazarlık konusu yapmak daha mümkündür ama İslami davalarda asla.” tespitinde bulundu.

“Şeyh Said’in davası İslam ve Kur’an davasıdır”

Şeyh Said davasının İslam ve Kur’an davası olduğunu vurgulayan, ilin tanınan şahsiyetlerinden Molla Yakup Arıkarınca ise, “Şeyh Said’in davası İslam ve Kur’an davasıdır ki kıyam sebebi de budur. İslam davası için canını, malını ve hatta her şeyini feda etmiş bir dava adamıdır. Bunun milliyetçilikle de bir alakası yoktur. Kesinlikle davası kavmiyetçilik değildir. Eğer bunun aksi olsaydı idam sehpaları kurulduğu zaman Şeyh Said Efendi ‘Benim davam İslam’dır’ demezdi. Eğer davası kavmiyetçilik ya da milliyetçilik olsaydı. “Ben bu kıyamımı din için, Allah için ve namusu Ekber için yapıyorum” demezdi.” şeklinde konuştu.

Şeyh Said Hazretlerinin hayatıyla da İslami Şahsiyetini ispatladığını anlatan Arıkarınca, tarihe bakıldığında Şeyhin sıradan bir insan olmadığının görüleceğini belirterek, “O dönemde bile birden fazla dil biliyor. İslami ilmi çok ileri bir düzeyde. En önemlisi de amil bir âlim olması ve ilmiyle amel etmesi çok önemli bir unsur. Bunların farkında olmalıyız. Şeyh Said Efendiyi de okuyup okutmalıyız” diye konuştu.

“Şeyh Said’in davası Kürdistan’da devam ediyor”

Son yapılan 7 Haziran genel seçimlerinden sonra Diyarbakır’da şehid edilen Yeni İhya-Der Başkanı Şehid Aytaç Baran ve dava arkadaşlarının şehadetinin Kürdistan’da zulme karşı başkaldırı olduğunu belirten Arıkarınca, bu duruşun ve şehadetlerin Şeyh Said Efendi’nin batıla karşı başlattığı hak davasının devam ettiğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. (Murat Dalgın-İLKHA)